Bana sorarsanız, üç-beş günden fazla kalırsam bunalım geçirebileceğim şehirlerden biri de hiç şüphesiz Viyana’dır… Shönbrunn Sarayı, Hundertwasser’in eserleri, Imperial Torte, Opera Binası, Mozart, tarihî Kaiserlich Königliche Universität (İmparatorluk Kraliyet Üniversitesi) derken daralmaya başlarım.
Bu kadar az çelişkiye alışık değiliz biz…
İlk 10’un hemen arkasına Zürih, Frankfurt ve Cenevre yerleşmişler.
Helsinki, Amsterdam ve Hamburg ilk 20’ye girmeyi başarırken Berlin ve Lüksemburg 21. ve 23. sırada yer almışlar.
Paris’in bile ancak 26. sırada yer alabildiği endeksin değerlendirmesi beş kategoride yapılıyormuş. Kim tarafından?
Bu işlerin ne kadar bağımsız (!) ve bilimsel (!) yapıldığı bir hayli su götürür. Ancak yine de bu listede üst sıralarda yer almak bir kent ve ülke markası için milyarlarca liralık tanıtım kampanyalarıyla elde edilmesi kolay olmayan bir algı hedefidir!
The Economist Intelligence Unit’in bu endeksi hazırlarken baktığı beş kategori şunlar:
İstikrar (%25 etkili)
Sağlık Hizmetleri (%20 etkili)
Kültür ve Çevre (%25 etkili)
Eğitim (%10 etkili)
Altyapı (%20 etkili)
Gözlerimiz tabii ki İstanbul’u, İzmir’i, Ankara’yı aradı. Ancak internetteki özet endekste yoktular. Tamamını 649 dolar fiyatla satıyorlar…
Neticede, bizim şehirlerimizin paylaşılan yaşanabilir ilk 40 şehir arasında olmadığını biliyoruz.
İlgililerin bu endeksi tüm ‘tarafgirlik’ tehditlerine rağmen ciddiyetle inceleyeceklerine inanıyoruz.