Fenerbahçe, henüz Ağustos ayı bitmeden sezonun kader maçlarından birine çıkmak zorunda kaldı. Sezonun geri kalanında alınan sonuçlar sarı-lacivertlilerin üstünde ciddi bir baskı oluşturmuş durumda. Futbolda oyun anlamında olmasa da sonuç için şans önemli bir faktördür ve şans sezonun şu zamanına kadar Fenerbahçe'nin yanında değildi. Bireysel hatalar ve detay şanssızlığı sarı-lacivertlilerin aldığı skorlara ve dolayısıyla oluşan ortama olumsuz etki etti.
Fenerbahçe, Gençlerbirliği karşısında geçtiğimiz maçlarda olduğu gibi hep denedi, takımın lokomotifleriyle üstünlük aradı. Rakip de ligin zayıf kadrolarından Gençlerbirliği olduğu için oyun üstünlüğü sarı-lacivertliler'deydi. Bazı bölgelerdeki kalite eksikliği oyunun sonuca dönüşeceği yerlerde yetersizliğe sebep oldu. Öne geçen sarı-lacivertliler, yine bir futbol şansszılığıyla golü yedi. Hava topundan böyle bir penaltının var olması çok alışılagelmiş bri durum değil. Sonra Rantie'nin gördüğü kırmızı kart da Fenerbahçe adına bir şans oldu. Zaten futbol adına pek bir tehdit ortaya koyamayan ev sahibi ekip, daha da çaresiz kaldı. Sonraki dakikalar Fenerbahçe'nin golünün beklendiği anlar oldu ve o gol bir şekilde geldi. Futbol böyle, sebepler sonuçları maç içinde çoğunlukla doğuruyor.
Bu sonuç Fenerbahçe için lige ve hatta sezona yeniden başlangıç oldu. Fenerbahçe sezonun bu noktasında kötü bir takım değil. Şanssızlık ve becerisizlik gibi sıkıntılar yaşandı ama bu takım düze çıktığında ve eksikleri tamamlandığında ciddi bir şampiyonluk adayıdır.
Bu arada yabancı sayısı konusuna değinmek lazım. Şöyle bir gerçek var ki, mesleğe saygı, saha içi gayret gibi konularda yabancılar malesef ama malesef yerli oyuncularımızdan, istisnalar dışında, çok daha önde. Tüm takımlarda benzer bir durum var ama Skrtel, Isla, Valbuena ve Soldado'nun vücut dili Fenerbahçeli yerlilerden çok daha istekli, çok daha motive. Yerlilerimizin meslek olarak en azından bu mental rekabetin içine girmesi lazım.
