|
Aferin Türkiye’ye!
“Türkiye, Rus uçağını düşürdü peki şimdi ne olacak” diye soranlara “Hiçbir şey olmayacak. Rusların 12 uçakları var 6'sı uçamıyor. Putin beni endişelendirmiyor, O'nun elinde doper var, bizde royal renk” diye cevap veren South Caroline senatörü Lindsay Graham aynı zamanda Cumhuriyetçi Parti Amerikan Başkan aday adayı. Uçak meselesini “Türkiye Rusya'ya yumruk attı. Aferin Türkiye'ye” şeklinde yorumlayan senatör, hukukçu ancak havacılık alanında uzman olarak biliniyor. Bir askeri şahin olarak tanımlanıyor. Obama'yı Suriye politikası nedeniyle eleştiriyor. “Yapılacak -en doğru- iş, uçuşa kapalı bir bölge oluşturmaktı. Meselenin acıklı tarafı da şu: üç yıl önce Obama'nın savunma takımının tamamı, Senatör McCain, Senatör Graham ve diğerleri, Esad yerinden oynamışken, Suriye ordusu henüz dağılmamışken, think-tanklar ve düşünürler bizim tarafımızdayken, uçuşa kapalı bölge önermişlerdi. Demokratlar, önerinin aleyhine oy verdiler. Oysa, Başkan Obama, bu yoldan gitseydi, Suriye meselesi hal edilmiş olurdu. Yaralar onarılmaya başlanırdı. Ruslar orada olmazlardı. Esad orada olmazdı. Kendi halkı tarafından atılmış olurdu. İşlerin bu hale gelmiş olması acıklı. Ve Obama stratejisini değiştirmediği sürece böyle olmaya devam edecek.“

Amerika'da konuya ilişkin fikir çeşitliliğine bir örnek olarak vermek istedim.

PUTİN

Rusya, Putin başta olmak üzere, uçak krizine tepki üzerine tepki veriyor. Oysa yaklaşık bir ay önce benzer olmasa da yakın bir olay karşısında Putin “Olur böyle şeyler, biz dost ülkeyiz” deyip geçmişti. Doğrusu vize iptalinden, gıdaya, turizme birçok sektörü kapsayan orantısız tepkiler ister istemez arka plandaki psikolojik sebepleri de akla getiriyor. G20 zirvesinde Türkiye'nin performansı, Erdoğan'ın ve Obama'nın ön planda olmasına ilişkin duygu durumu, Obama ve Putin arasındaki yarım saatlik görüşmenin içindekiler elbette bilebileceğimiz şeyler değil. Ancak meseleyi anlamak için bir arka plan bilgisine de ihtiyacımız var. Rusya üzerine 7 yıl çalışarak 3 kitap yazan ve “Aydınlanma Değil Merhamet” isimli kitabıyla Rusların en büyük edebiyat ödülü olan M. Slokhov ödülünü alan Alev Alatlı'nın, “muzaffer Roma imparatoru” suretinde dökülmüş Putin heykeli üzerinden kaleme aldığı yazıdan notları paylaşmak istiyorum. (www.alevalatli.com)

Putin Rusya'nın gördüğü en zeki devlet adamlarından birisi olarak tanımlanıyor. 1990'lı yıllarda Rusya'da yaşananları bilmeden yaptıklarını anlamak mümkün değil. 1990'da dünyanın neredeyse üçte birine hükmeden, uzaya insan gönderen devasa bir devlet çökmüştü. Halk açlıktan kırılıyordu. Enflasyon % 1350 olmuştu. Bu koşullarda Rus halkı demokrasiyi getireceğini vaat eden Yeltsin'i seçti. Rusya liberal ekonomiye şok uygulamalarla açıldı. Yeltsin 1999'da bir özür mesajıyla istifa ederken yerine daha önce siyaset sahnesinde hiç adı geçmeyen Putin'i bıraktı. 1975'te dış istihbarat ajanı olarak KGB'ye katılan Putin 1985'te Doğu Alman Gizli Polis teşkilatı STASİ'de çalışmıştı. Rusya'ya (1990) döndüğünde Leningrad Üniversitesi rektör yardımcısı, daha sonra da Leningrad Belediyesi'nde mali işlerle görevli belediye başkan yardımcısı olarak görev yaptı, liberal ekonomiye geçiş ve küresel sermayenin geliş sürecinin içinde yer aldı. “Başkanlık Denetleme” bölümünde görev yaparken federal ve bölgesel yöneticilerle birebir muhatap oldu.1998'de KGB'nin devamı olan FSB'nin başkan yardımcısı oldu, Cumhurbaşkanının yakın çevresindeki yolsuzluk iddialarını araştırmaya koyuldu. 1999'da Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri oldu, aynı yılın Ağustos'unda, Başbakan olarak atandı. Yeltsin, Putin'i “varisi” olarak ilân etti.

İlk seçimi 2000'de %53 ile, 2004'te %71, 2007'de %74 ile kazanan Putin, Rus halkı için 90'lı yılların kabuslarını yok eden isimdi. İktidarında ekonomideki kötü gidişat durmuş, yoksulluk çizgisinin altında yaşayanların sayısı azalmış, hatta yeniden büyüme işaretleri görülmeye başlamıştı.

Alatlı'ya göre Başkan Putin'in başarısının ardındaki bir diğer sebep; Rus halkının Sovyet geçmişine duyduğu “itibar” özlemidir. Putin halka; Rusların nicedir kaybettiklerini hissettikleri “itibar”larını geri iade edebilecek tek adam olduğu duygusunu vermektedir. Rus ordusunun kırmızı bayrağının dalgalanmasına, Stalinci marşların çalınmasına izin vermiş, patrikleri davet etmiş, müthiş bir kilise yaptırmış, diğer taraftan da Soljenitsin'in elini öpmüştür. Ortodoksluktaki tanrısal figürleri canlandırmış, 'çar'ın kutsal “kral babamız” rolünü üstlenmiştir. Halkın değer verdiği tüm sembolleri diriltmek yoluna giden Putin'in “karizma”sının Rus halkının büyük çoğunluğuna “güven” telkin ettiği bir gerçektir…

Tepkiler uçak olayının Rusya tarafından böyle bir psikoloji içinde “karizmanın çizilmesi” olarak algılandığını gösteriyor. Bu meseleyle sınırlı kalmamak kaydıyla iç siyaset gibi dış siyasette de itidalli bir algı yönetimi ihtiyacını gösteriyor.
#Türkiye
#Rus uçağı
#Yeltsin
#alev alatlı
8 yıl önce
Aferin Türkiye’ye!
BAE’li Muhammed b. Zaid! Ortadoğu’daki terör trafiğini yöneten adam! * Türkiye’ye bir terör saldırısı olursa seni sorumlu tutacağız! * CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi: Sizi Sisi ile, terör baronu Emir’le, Suudilerle, Hafter’le aynı cepheye yerleştiren kim?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?