|
Ahlakı şekillendiren öteki
Bizim kuşağın din algısı önceki kuşaklara göre farklıydı. Kültür ve geleneklerin dinin içinden sıyrıldığı bir anlayışı benimsedik. Biraz da 12 Eylül sonrası ortamın da etkisiyle din algımızı kendimize yabancılaştırarak geliştirdik. Çocuklarımızı da bu algıyla büyüttük. Eleştiri, muhalefet kendimize dair şeyleri küçümseme, sadece batıcı aydınların değil bizim aramızda da güçlü bir eğilim olarak yükseldi. “
Tersyüz edilmiş ırkçılık”,
bizim olanı reddetme, dindarlık algımızı ve iklimimizi etkiledi. Belki de bu nedenle bugün çocuklarımız 'milli kimlik'ten söz ettiğimizde bizi şaşkınlıkla karşılıyorlar. 12 Eylül iklimi, darbeler, başörtüsü ve dini yaşama ilişkin yasaklar, önyargılarla devlete olan bakışımızı hep muhalif kanatta tuttu. Onlar da bizim yanımızda büyüdü.


Diğer taraftan din bizim için bireysel olanın ötesinde toplumsal ve siyasal olanı da kapsıyordu. Hayallerimiz, hedeflerimiz ve hayatımız böyle şekillendi. Öteki kimliğimizi yer yer de marjinalliği içselleştirerek bugünlere geldik. Hayat tarzı tartışmaları bizim dönemimizin en popüler tartışmasıydı. Aynı zamanda da hayat tarzı farklı olan insanlarla en fazla bir arada bulunulan dönem oldu.



Bugün kendilerini öteki olarak tanımlayanlar değişirken, aynı 'bir arada'lıkları bulmak da mümkün değil. Geçmişin ötekileri uzun süredir iktidarda. Öteki olma duygusunu hissedenler yer değiştirdi. Bu koşullar altında “hayat tarzı” tartışmalarında durduğumuz yeri yeniden dikkatle gözden geçirmeliyiz. Hadis-i şerifte olduğu gibi “kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkasına yapmama” ilkesini güçlendirerek.



En önemlisi de kendimize bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor.



İşe gençleri eleştirmeden önce kendimizi eleştirmekle başlamakta fayda var. Bizim tarihimizde her şeyi eleştirmekle her şeyi kabullenmek arasındaki mesafe çok da uzun değil.



Tüm bu tartışmaların yanı sıra, Gannushi'nin çıkışıyla birlikte dindarlığın tekamülünde bireysel alanı ve tercihi ön plana almak gibi birçok konuyu yeniden kendimizi revize ederek konuşmalıyız.



HAYIRSEVERLİK ve ÖTEKİ


“Bazı insanlar var ki kendileri ölse bile hafızalarda kalır, efsaneleşir… Bunlardan birisi de Kayserili vakıf insanı Nevin Akyurt. Nevin Akyurt efsanesi yabancılar, özellikle de yoksullar ve zenginler arasındaki üst sınıflar tarafından doğal kabul edilen ve tiksintiyle belirlenen sınırların ihlaline dayanıyor. Vakıfçıların gözünde Nevin Akyurt'un en müstesna özelliği, kendisiyle aralarında büyük bir sosyal mesafe bulunan insanlara ancak yakın ilişkilerde mümkün olabilecek bir ihtimam ve samimiyetle temas etmesi. Yani gösteriş için değil, gerçek bir hayırseverlik örneği.”



Yukarıdaki satırlar bir akademisyen olan Hilal Alkan Zeybek'in “Yoksulluğa Dokunmak, Ötekiyle Karşılaşmada Bedenin Ahlaki Dönüşümü” isimli lisansüstü çalışmasından aldım. Bu tezi okurken bir kez daha Nevin Hanımı rahmetle anmanın ötesinde ahlakın oluşum süreçleri üzerine ıskaladığımız yerleri görme imkanı da doğdu. Biz dindarlık iddiası olanlar meseleyi nereden yanlış tutuyoruz? Öteki olan ilişkiyi nerede kuramıyoruz? Kısaca değerlerden hem bu kadar çok söz edip hem de bu kadar hızla nasıl uzaklaşıyoruz? Hilal Alkan'ın Nevin Akyurt örneği üzerinden ahlakın şekillenme süreçlerini anlattığı tezin sonuç bölümündeki yorumunu da önemli buldum. “

Ahlaki şekillenme kişinin kendisini benliğini konumlandıran bir şey, ahlaki dönüşümün çekirdeğini ötekiyle karşılaşma şekillendirir, bu sosyal alanda kişisel ilişkilerin ve bağlantıların kurulduğu anda ve yerde vuku bulmaktadır. Ahlakı arayacağımız yer kişinin içi, niyeti ya da değerleri değil eylemleri, alışkanlıkları, hisleri ve bunu dönüştüren mekanizmalardır. Yani ötekiyle karşılaşma anlarıdır.”


Kısaca bunu ne kadar çoğaltırsak ahlakı da o kadar sağlamlaştırırız.



Din ahlak eşitlenmesi bağlamında baktığımızda ötekiyle ilişki dindarlığı hem şekillendiren hem de güçlendiren en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. Ötekiyle aramıza ne kadar çok duvar örersek o kadar çok eksik kalırız.


#Ahlak
#Din algısı
#Hilal Alkan Zeybek
8 years ago
Ahlakı şekillendiren öteki
Taşı kum eden
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir