|
Aile"yi kadına ihale eden muhafazakârlar/ AVM babaları

"Toplumda hiçbir şeyin tek başına değişmediğinin farkında olmak için sosyal bilimci olmaya gerek yok. Bu dünya zaten alem"ül-kevn ve"l-fesad"dır. Yani her şey oluş ve bozuluş halindedir. Değişim kâinatın özünde mevcut. Ama değişenler içinde değişmeyen değerleri, ilkeleri korumak istiyorsak eğer, öncelikle olmakta olanı tasvir etmek zorundayız."

Nazife Şişman"ın Zaman Gazetesi/Yorum sayfasındaki (17.02.2013) yazısı muhafazakârların aileye bakışı ve argümanları üzerine ciddi bir eleştiri getiriyor. Ne yazık ki bu konularda sağduyulu analizler yerine sansasyonel lafları konuşmayı tercih ediyoruz. Belki de bu nedenle muhafazakârların aile tasvirlerindeki eksiklere işaret eden bu yazı yeterince tartışılmadı. Arka planında geniş bir bilgi birikimi ile kaleme alınmış ciddi bir yazının elbette gevşek gevşek konuşulup gülünen ya da alayla karşılanan kadın-aile geyiklerine malzeme olmasını beklemiyorum. Ancak ille de "aile" diyenlerin ciddiyetine uygun bir tartışmayı da açmasını bekliyor idim…

Nazife Şişman diyor ki; muhafazakârlar, aile hakkında çok konuşmalarına rağmen ailenin çağdaş sorunları üzerine kafa yormuyorlar. Klişe bir biçimde aileyi koruyacak olan kadınlardır diyerek başka hiç bir parametreyi dikkate almıyorlar.

"Erkeklerin aileyle bağlılık ve sorumluluk ilişkilerindeki değişimi; kentli seküler kültürün kadınların ve erkeklerin, aileye ve çocuğa bakışı üzerindeki etkilerini; yeni cinsellik kültürünün ahlakı aşındıran boyutunu; sosyo-ekonomik, kültürel pek çok etkeni dikkate almaksızın aile konuşuluyor. Aile sadece kadınlar ve çocuklardan müteşekkil bir yapıymış gibi. Ailede ve kültürün aktarımında, erkeğin rolü neredeyse hiç yok gibi kabul ediliyor. Çocuk bir proje gibi adeta ve projenin başarısından büyük oranda anne sorumlu kılınıyor. Beklentileri ve talepleri sürekli artan bir "çocuk yetiştirme" yükü ile karşı karşıya kalan kadınların az çocuk tercihini "rahatına düşkünlük", "kendini gerçekleştirme hevesi" gibi yargılayıcı ifadelerle geçiştirmek, sorunun ciddiyetini görmekten alıkoyuyor. Çocuğun her açıdan anne üzerine abanışını, evin mimarisini, teknolojik çevrenin de etkisiyle artan hiperaktiviteyi, işinden başka sorumluluk üstlenmeyen ve sadece pazar günleri AVM babası olan erkekleri dikkate almadan böyle kolaycı bir yaklaşımla, değil sorunu çözmek, anlamak hatta ondan da öncesinde tasvir etmek bile mümkün olmaz."

Kısaca muhafazakârlar değil çözüm bulmak, daha aile fotoğrafını doğru tasvir etme aşamasında bile değiller diyor N.Şişman. "Kadınlar evlerine geri dönseler, bütün problemler çözülür" gibi klişe öneri bugün artık anlamlı bir öneri değil. Kâbe"nin üzerine abanan kuleleri görmesi gereken ama bir türlü görmeyen gözlerimiz, evlerimizi yuva olmaktan uzaklaştıran yapılanmayı da görmelidir" derken dönülecek "ev"lerin mahiyetini de sorgulatıyor. Muhafazakarlar nostaljik atıflarla konuyu kadına ihale ederek zihin konforlarını pekiştiriyorlar. Asıl cesaret isteyen ise gerçekler üzerinden bir strateji oluşturmak. Buna cesareti ya da niyeti olan var mı bilmiyorum.

AZİZ VALENTİNE İSLAMCILARI SELAMLIYOR MU?

"St.Valentine Woos Turkish Islamists" Lübnan"da yayınlanan Al-Monitor isimli sitede Mustafa Akyol imzası ile yayınlanan bu yazı çok dikkatimi çekti. İngilizce kaleme alınan yazıda Mustafa Akyol, Saint Valentine gününe ilişkin Türkiye resmini, batıcı medyanın İslamcılara karşı önyargılı yorumlarını aktarıyor. Bu günü kutlayanlar/karşı çıkanları ve medyanın tutumunu aktarırken bir üçüncü yoldan daha söz ediyor. "Modern batı kültürüyle uyuşan ama aynı zamanda İslama duyarlı, kabul edilebilir bir çerçeve koyan üçüncü bir yol daha var. Sevgililer günü kutlamaları, ülke çapında birçok İslamcının oy verdiği AKP tarafından düzenlendi. Ak Parti Gençlik Kolları Ankara''da Çankaya"nın merkezinde stand açtı. Çiftlere ücretsiz gül dağıttı, fotoğraf hizmeti verdi. "Hadi birlikte bir sevgi toplumu kuralım" pankartı açıldı, müzik çalındı. İstanbul"da Pendik ve Bayrampaşa belediyeleri sevgililer günü organize etti. "Her gün birbirimizi daha çok seviyoruz" pankartı açıldı. Eşleriyle poz veren birçok kadın hatta bazı çocuklar başörtü takıyorlardı. Bu etkinlikler muhafazakâr belediyeleri yansıtıyordu. Çerkezköy''de de kadın kolları 50 yıldan fazla evli olanları yılın yaşlanmayan sevgilileri ilan ettiler, beş yıldızlı bir otelde yemeğe götürdüler. Birçok belediyede "Hayat boyu çiftler" seçildi. Batı"da Saint Valentine gününde yalnızca flört eden genç çiftler akla gelirken, aksine Ak Parti"nin vurgusu evli ve birbirine sadık çiftler "aile" üzerine oldu ki aşk bir amaçtan ziyade uzun sürecek birliktelik için bir temel oluşturmaktı. Başbakan Erdoğan"ın aile vurgusu hatırlanırsa bu tablo Türkiye"nin seküler batıcılarından ve eski İslamcılarından biraz farklı. Bu aynı zamanda bir uyarlama ve batılı sembollerin, normların yeniden tanımlanması. Daha önce Türk sosyolog Nilüfer Göle"nin de tartıştığı gibi, Türkiye Batı ve İslam kültürü olarak kesin bir şekilde ikiye ayrılmış değil, daha çok bu ikisinin karışımı(amalgam) gibi."

İki yazıyı bir arada okuyunca "bu ne perhiz ne lahana turşusu" diyor insan. Böyle şeyler yazınca bana "Hanım hanım! Sen bu partinin kurucususun" diyen çok oluyor. Tam da bu sebeple bunları yazıyor ve tartışılması gerektiğine inanıyorum.

11 yıl önce
Aile"yi kadına ihale eden muhafazakârlar/ AVM babaları
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset