|
Bayramda ev sohbetleri

Bazı yazarlar kendi fikirlerini yazarken kuşlar, balıkçılar söyledi gibi metaforik anlatımlar kullanırlar. Baştan söyleyim bu yazı öyle bir yazı değil. Bugün bayramın gündemini gerçek ev sohbetlerinden alıntılarla aktarmayı deneyeceğim.

Sohbetlerde kıyısından köşesinden de olsa konular siyasete dayanıyor ancak herbir konu hepimizin hayatını yakından ilgilendiriyor. Sohbetler övgü ile başlıyor, eleştiri ile devam ediyor. Ak Parti hükümeti ve Tayyip Erdoğan"ı çok desteklediklerini, Erdoğan"ın liderliğinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu söyleyenler eleştirilerini dış politikadan başlatıyorlar.

N"olacak bu işin sonu?

Ev sohbetleri deyip küçümsemeyin. Ziyaret ettiklerimiz arasında bölge tarihi hakkında google misali insanlar var… Suriye meselesinde hata yapılıyor konusuna mutlaka giriliyor. Sohbet Suriye"nin tarihinden başlıyor. Bu coğrafyada Osmanlı dönemi dışında uzun süreyle bir devlet kurulamadığını detayları ile dinliyoruz. Bu alt bilgi "böyle bir coğrafyada Esad"ın gitmesi halinde, demokratik bir devlet kurulacağının garantisi var mı?" sorusu ile noktalanıyor.

"Bölünme halinde ortaya çıkabilecek küçük guruplar Türkiye açısından hangi riskleri barındırıyor? Türkiye Suriye nedeni ile İran ve Rusya"yı karşısına aldığında hangi riskleri göze aldığının farkında mı? Rusya"da Putin ülkeyi Çar gibi yönetiyor. Rusya ile toplam ticaret hacmimimiz 2012 Ağustos sonu itibarıyla 21 milyar dolar. Bunun 17 milyar doları ithalat ve ağırıklı olarak enerji ve gaz ithalatı. Suriye olayındaki tutumumuz bu hesabın neresinde duruyor? İran ile ticaret yapanlar artık durum tatsızlaştı diyorlar, Irak"ta yapılan işlerde Türk şirketlerini aradan çıkarmak isteyenler arttı. Suriye politikası tüm bunları etkileyecek hale geldi..."

Tüm bunlar örnekleri ile anlatılıyor ve niye böyle olduğu sorusu hararetli tartışmalara neden oluyor?

İHL MEZUNU ANA BABALAR ÇOCUKLARINI NEREYE GÖNDERİYOR?

Çocukların 5 yaşında okula gitmesi ve İmam Hatip Liseleri konusu Top 10 bayram sohbetleri arasında. İHL mezunu bir baba soruyor; "Acaba Türkiye"de bir araştırma yapılsa İHL mezunu anne babaların kaçta kaçı çocuklarını İHL"lere gönderiyor çıkardı?" Ve devam ediyor; "İHL mezunları ne doğru düzgün Arapça konuşabilir, ne tefsir, ne de hadis ilmine vakıftır. Haftada bir tefsir, hadis, fıkıh dersi görererek yeterlilik elde edilemez. Eğer gerçekten İslami kültür ve ilimlere vakıf insanlar yetiştirmek isteniyorsa –ki buna ihtiyaç var- neden Arapça ve dini eğitim veren kolejler açılmıyor? Robert Koleji gibi Arapça eğitim veren kolejler açılması için çaba sarf etmek yerine neden tüm ülkenin çocuklarını etkileycek bir uygulamaya geçiliyor?".

28 Şubat öncesinde İHL"lere yönelik irtica yuvası olduğu tezini doğrulatacak ısmarlama bir çok araştırma ve haber yaptırılırdı. 28 Şubat"ın İHL"leri kesen keskin yüzü bizi bu okulları cansiparane savunmaya itti. Bugün ise bu reaksiyoner tavrın ötesinde bu okulların sayısının değil, kalitesinin artırılmasını isteyenler her şeyin yeniden bugüne göre formatlanması gerektiği konusunda hemfikiler.

Kuruluşundan itibaren dindarlar ile yolunu ayıran Türkiye Cumhuriyeti"nin bir dindar kesimle barışma projesi olarak 1960"ların Türkiye"si içinde İHL"ler çok işlevseldi. Özal Türkiyesi için de öyle. Ancak bugün için aynı formatın korunması mı, yoksa isminden başlayarak yeniden formatlanması mı gerekir? Konuşmalar İHL"lere karşı olmanın ötesinde, içerik yetersizlikleri konularında uzayıp gidiyor…

Bu sohbetleri yapanların dindar kesim olduğunu altını çizeyim.

….

Sohbetler bazen fıkralarla süsleniyor:

İmamın biri bir köye atanmış, bakmış kıtlık var. Köylüye "gel beraber yağmur duasına çıkalım" demiş. Köylü itibar etmemiş. Sonra imam tarlaya doğru yürümeye başlayınca gökyüzü hafif bulutlanmış, bir iki adım daha atınca çiselemeye başlamış. Köylü şaşkınlık içinde… "Daha duaya başlamadık" derken imamın peşine hepsi birlikte takılmışlar. Nitekim dua ile yağmur başlamış. Tarladan dönerken halk imamı omuzlarına almış. İmam yukarıdan bindiği köylünün omuzuna dokunarak sormuş: "Kar da yağdırayım mı?"

….

Tabii ki sohbetler bazen de ayetlerle süsleniyor. Karun örneği bunlardan birisi… Karun, Allah"ın lütfu ile hazinelere sahip oluyor. Bir kavim gelip kendisinden bir talepte bulunuyor. Karun reddediyor. Kavmi ona "Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez" deyince O"nun cevabı da şu oluyor: "Bu (hazineler) bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir. (Kasas Suresi, 78)". Hazineleri sahip olmayı kendi bilgisinin sebep olduğunu zanneden Karun"un sonu ayetlerin devamında anlatılıyor.

Bu tavrın tam zıddı ise yine Kur"an"da Hz. Süleyman"ın sözlerinde ortaya çıkıyor. Hz.Süleyman göz açıp kapayıncaya kadar Yemen"den Kudüs"e getirttiği Belkıs"ın tahtını görünce "Bu Rabbim"in fazlındandır, O''na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). (Neml Suresi, 40)". İki cevabın kıyası ve yorumu ile sohbet devam ediyor.

Bayramın ilk iki gününde sohbetlerden derlediklerim bunlar. Bayram vesilesi ile bizi muhasebeye davet eden tüm dostlara selam olsun.

Hayırlı bayramlar.

NOT:

Son günlerde siyasi literatürde "susma orucu" tanımı sıkça kullanılmaya başlandı. Ancak kimi "söz orucu", kimi de "konuşmama orucu"diyor. Bu kavramın ıstılahlarda geçen orjinal adı "susma orucu"dur…

11 yıl önce
Bayramda ev sohbetleri
Hah şöyle, CHP kendine geldi!...
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...