|
Benim dinci arkadaşlarım!

Ne "başörtülü doktor ve iltihaplı testis" asparagasına, ne de "başörtülülere bakmayan doktorlar" haberlerine itibar ederim. Bu haberler gerçek olsa bile, kişisel arızalı tutumlar olarak görülmesi yerine genellemelere dönüşmesini çok sığ bulurum, farklı kesimlerden arkadaş yelpazesine sahip olan birisi olarak.

Aralarında çok sayıda doktorun da bulunan dinci arkadaşlarım ile yeni hayatımın sıkıcı ve yalnız geçen iki yılından sonra tanıştım. Evim Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yolu üzerindeydi. Tıp fakültesinin zor dersleri arasında bizim ev onlar için sığınak olmuştu. Çeşidi bol sofra kurma yeteneğiminde bu talep artışında katkısı oldu, bu sayede dinci kızları yakından tanıma imkânı buldum.

Pek çok engelle karşılaştılar ama sonunda doktor oldular. Her branşta ihtisas yapıtlar, her türlü bedeli ödemeye razı olup başların açmayanları çok bilirim ama öyle "erkek hastaya bakmam" diyenini hiç tanımadım. Çok başarılı hekimler oldular ama hep mütevazi koşularda çalışmayı tercih ettiler, erkek hastaları ise çok bol oldu.

Aşık oldukları kişilerle evlendiler. Evlikleri de gelinlikleri de evleri de hep sıra dışı oldu. Biraz asi, biraz idealist, biraz muhalif ama hep inançlı oldular.

Eşleri ile ilişkileri de hep muhalifti. Ben yeni hayatımın içinde sahih olup olmadığını bilemeden eşe itaat hadislerine tıpatıp amel modunda iken beni yoldan onlar çıkardı.

Sahih hadis kriterlerini de itaat mantığının analizini birlikte yaptık. Beni hep onlar ayarttı.

Bu arada ilk çocuklar oldu. Her meslekten üniversiteli dinci arkadaşlarım "çocuklara alternatif eğitim " diye tutturdular. Benim-nesi varmış milli eğitimin ezberci tekniklerinin gibi -itirazlarım işe yaramadı. Statükocu olmayacaklar, sorgulayıcı olacaklar falan… Çaresiz seçenekler araştırıldı. Canım en çok Montessori metodundan yandığı için o kalmış aklımda. Canımı çıkarttılar Montessori metoduna uygun eğitim materyalleri bulacağız diye, hatırladıkça afakanlar basıyor üzerime.

Bu arada imkan bulan çalışıyor, sadece iş ile kalınmıyor ki dernekler, hayır çalışmaları bitmiyor. Dünyanın derdi bizim evlerimizde, çocuklarda bu keşmekeşin içinde büyüyorlar. Afrika''da susuz kalan kuyulardan, mültecilere, sokakta çalışan çocuklara, özürlülere sorun bitmiyor, bizimkiler hepsi ile ilgili. Kadın meselesi ile de ilgileniliyor, öyle geleneksel sağcı bir yaklaşımla aile, kadın bakışını savundukların zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Üstelik tam tersi eleştiriliyorlar; eş ve anne kimliği ile yetinmedikleri için. Çocuklar daha küçük, "anne yine mi sempozyuma gittin yeter artık" diye bizi henüz azarlayamıyorlar. Aile saadeti tanımı ve bunun öncelik haline gelmesi hepimiz tarafından küçümseniyor…

Kültür-sanat çalışmaları da ihmal edilmiyor, çocuklar, sergi, konser, toplantı küçük yaşta hayatlarının içinde bıkmış vaziyetteler, daha ilkokul ikinci sınıftayken kızım soruyor" anne siz biraz tuhafsınız, sınıftaki bütün anneler sadece çocukları ile ilgileniyor,Ya siz?"

Çocuklarla ilgileniliyor elbette, hani salt annelik söylemine karşı çıkılsa da. Çocuklar bireyden topluma eğitim anlayışı içinde en temel ilgi odağı. Anneliği en çok savunanı ise film festivallerinin ön sıra izleyicisi. Çocuklar sanat, spor yapacak falan, ben itirazda yine "ya boşverin, kim götürüp getirecek." Sadece sanat kursları falan yetmiyor ki ilgi alanlarına göre konserler, fotoğraf çekme turları vb. "yok daha küçükler büyünce yaparlar" desem de dinci arkadaşlarıma söz dinletemiyorum. Onların sayesinde büyük oğlan gitar, kız da keman çalmayı öğrendi. Bir de beni onların konserlerine gitmeye zorlamasalar.

Arkadaşın bu ya ararsın çocuklar çıkar telefona "Annem Endonezya''ya deprem için gitti," ya da " Kongo''ya sınır tanımayan doktorlarla, 40gün kalacak" bari Müslümanlara mı yardım ediyor diye sorsan "yooo Hıristiyan bir ailenin yanında kalıyormuş" cevabını alırsın… Bazen ben bile pes diyorum onlara.

Bir bakarsın sendika kurarlar (aralarında tek kadın onlardan birisidir ), bir bakarsın vakıf , bir bakarsın evlilikler sorgulanmış, bir bakarsın devlet…

Sıkıcı ve tutucu insanlardan sıkılınca kendimi onların yanına atarım. Her zaman muhalif damarları güçlüdür, siyasette en ağır eleştirileri onlardan duyarım. İtiraf edeyim ki beni yoldan tutucu olamayan dindar arkadaşlarım çıkardı. Onlar her şeyi sorgulamaktan kaçmazlar dinlerini de kendilerini de toplumu da. Ama kalplerine tabii olmaktan da hiç vazgeçmezler.

il y a 17 ans
Benim dinci arkadaşlarım!
DEM Parti ile DEM Partililer… CHP’nin asıl zihniyetine dikkat!
Attan inmeyesüz!
Bazı Fransızlar neden Erdoğan’a oy verir?
Müslüman mahallesinde salyangoz…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…