|
Dikkat çekmeyenler

Çok dikkat çekmedi, üç Iraklı kadının idamının ertelenmesi meselesi. Eğer bir telefon ile adil yargılanmaları talep edilmeseydi 3 Iraklı kadın direnişe destek verdikleri gerekçesiyle 3 mart da idam edilmiş olacaklardı. Tüm dünyada insan haklarını savunan sivil örgütler, uluslararası kuruluşlar bu idamları durdurmaya çalıştılar. Ancak bu girişimleri bir sonuca ulaşamadı. İdamdan iki gün önce konunda haberdar olan Türkiye Başbakanı Irak Başbakanı Maliki''yi aradı, adil yargılamanın sağlanamamış olması nedeniyle idamların tehirini ve daha adil yargılanmalarını sağlayacak koşuların teminini rica etti. Maliki bu ricayı kabul etti, üç kadının idamı tehir edildi…

İngiliz gemici kadın Faye Turney''in serbest bırakılması için İran Dışişleri Bakanını Muttaki''yi arayan yine Türkiye Cumhuriyeti Başbakanıydı. Her ne kadar İran öce serbest bırakma sözü vermiş sonra sözünden dönmüşse de bu iki girişimi çok önemli buluyorum.

Dikkat çekmeyenler arasında yine başbakanın töre cinayetleri için yazdığı genelgede vardı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan töre cinayetleri konusun dile getiriyor bu konuda bir genelge yazıyordu. Şimdiye kadar töre cinayetlerini görmemiş duymamış gibi yapmayı tercih eden devlet kurumlarını bu konuda alarma geçirmesi de dikkat çekmeyenler arasında önemli bir gelişmeydi.

Türkiye''deki kadın örgütlerini dikkatini çeken konular ile dikkatini çekmeyenler arasında ki fark aslında iddia edildiği gibi meseleye sadece kadın açısından bakmadıklarını da ortaya koyuyor. Hepimizin aynı fikirde olması gerekmiyor. Ama hepimizi birleştiren bir hat da olmalı, insan olmamızdan kaynaklanan, mağdurun, zayıfın, ezilmişin yanında duran,hukuku ve adaleti savunun bir hat olmalı. Ben bu hattın derdindeyim. Benim gibi olanların haklarını korumanın değil. Benim gibi olanların haklarını korumak önceliğinde olanlar ile ise hiçbir ortak tarafımız yok. Ne kadın olmak ne de başka bir gerekçeyle. Yukarıdaki girişimlere kendileri gibi olanlar tarafından yapılmadığı için hiçbir kadın örgütünün önemsediğini zannetmiyorum.

Bu arada İngiliz kadın denizciye başörtüsü taktırılmasına doğrusu çok tepki duydum. Nedir bu başörtüsünü fetiş haline getiren anlayış, neye dayanıyor? Bir Hıristiyan esire bile başörtüsü taktırmakta ki ısrarı anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Dini bir emir böyle uygulamalarla ile hem manasını yetiriyor hem de traji-komik bir görünüme bürünüyor. Zorunlu başörtüsüne İranlılar da tepki gösteriyor. Bunlardan birisi de devrimin liderlerinden Ayetullah Talegani''nin kızı Azam Talegani. Talegani''nin sözleri İslam anlayışının sorgulanması açısından çok dikkat çekici:“İran''da şöyle bir anlayış var. İslam toplumu, kadınların tesettürlü olduğu bir toplumdur.” Bu bakış açısına göre sanki İslami bir toplumda devletin parasını zimmetine geçirmek, rüşvet yemek, halkın hukukuna riayet edilmemesi, vatandaşlık haklarının çiğnenmesi, cinayetler işlenmesi, benzeri hiçbir konu, kadınların nasıl giyindiği kadar önemli ve hassas değil.

….....

Yine çok dikkat çekmedi, İngiltere 1807 de kolonilerinde köle ticaretini kaldırılmasının yıl dönümü için yapılan, Westminster Manastırı''ndaki tören''deki siyahi Agbetu''nun protestosu. Kraliçe''nin ve Tony Blair''in de katıldığı töreni Agbetu “ utanmalısınız bu bize hakarettir,” sözleriyle protesto ediyordu. Kraliçe''den özür dilemsini isteyen Agbetu''yu korumalar dışarı çıkardı.

Benzer bir olayı da Hollanda Dış İşleri Bakanı Bot Endonezya gezisinde yaşanmıştı. 1945- 1949 arasında yaşanan Endonezya''nın bağımsızlık savaşını Hollanda çok kanlı bir şekilde bastırmıştı. Hollanda dış işleri bakanı Bot bu dönemde insanların çok acı çektiklerini kabul ettiğini,bundan dolayı çok üzgün olsa da resmi olarak özür dilemediklerini söylemesi çok büyük tepkilerle karışlanmıştı. Bakan Bot aynı zamanda Endonezyalı bir memurun oğlu ve bu dönemde Jappe Kampen denen savaş kamplarında kalmış birisi.

Türkiye sömürge olmamış bir ülke ama yine de buradaki Büyükelçiliklerin vize konusunda tavırları çok aşağılayıcı. Özellikle İngiltere Büyükelçiliğinin özel bir şirket vasıtasıyla yürüttüğü vize işlemleri esnasında ki muamelesi bile köleci anlayışın hala sürdüğünü gösteriyor. Ülke insanının tanımayan incitici sorular, daveti olana davet tarihini geçtikten sonra verilen randevular, işi-gücü olup çalışana niye bankada paran yok-bankada parası olana niye var nasıl buldun- oydu buydu derken gerçekten sorulan sorular insanı seyahat etme özgürlüğünü engellediği gibi daha gitmeden o ülkelere karşı tepki de oluşturuyor. Dünyada kendilerine karşı gelişen tepkilerin nedenini anlarken sadece tarihte yaptıklarına değil bugün yaptıklarına da bakmaları lazım.

17 yıl önce
Dikkat çekmeyenler
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler