|
Düşman olmak istemiyoruz...

Acı ve yakıcı bir açıklama daha, Türk milletini kitlesel karşı koymaya çağırıyor. Demokratlar ve barış yanlıları ise terör örgütüne paravan olmakla suçlanıyor. Bu suçlamaların sahibi ise vazifesi memleketi düşmanlara karşı korumak olan ordumuz ne yazık ki. Demokratlar ve barış yanlıları şimdiye kadar hangi mücadeleden orduyu alıkoymuşlar. Sadece insanların fikirlerinden, inançlarından,etnisitelerinden dolayı düşman ilan edilmemeleri gerektiğini söylemek dışında. Kendi vatandaşını düşman ilan etme diyenlere, barışı isteyenlere yönelik yapılan suçlama çok ağır. Türk ordusunun önceliklerini önem verdiği konular üzerine kafa yormaya itiyor hepimizi. Şiddete karşı olmak ne zamanda beri teröre paravan olmak olarak tanımlanıyor. Mesele içerde iktidar savaşı mı, yoksa gerçekten Türkiye''nin güvenliği mi?

Türk milletinden kitlesel karşı koyuş talebi ise gerçekten başka bir muamma. Ne söyleniyor ne söylenmek isteniyor, uzun bir analize ihtiyacı var. Terör örgütü ile savaşmak sivillerin değil askerlerin görevi değil mi? Üstelik mayınlarda baskınlarda savaşta şehit düşen onca evladımız için bağrımız yanarken, sınırlarda niye yeterince güvenlik önlemi alınamıyor, maddi her türlü donanım ve güce, yedi yüz bin kişilik insan kaynağına sahip ordumuz, çocuklarımızın daha az ölmesini niye sağlayamıyor diye hesap bile soramazken, kutsallığı ve dini duyguları sadece vatan için söz konusu edip geri kalan dini hayat ile ilgili gösterilen düşmanca tutumları tartışamazken bile daha ne isteniyor anlamak çok zor.. Yoksa Türk milletinden beklenen kitlesel destek iç iktidar savaşını mı hedefliyor.

Rodjin''in "düşman olmak istemiyoruz" mesajı bu açıklamadan tarihi millete görev çağrısından bir gün önce bir çığlık gibi barış ve dayanışmadan yana kadınların oluşturduğu "vakit geldi" gurubunun mailine düştü. Hakkâri Şırnak ve Siirt''te olağanüstü hal ilan edilmişti Rodjin deyimi ile "ölüme bir pencere açılmıştı hayat bağlarını kesmeyen bu kentlerde". Çığlığın sahibi Hakkâri''de yaşayan başarılı bir genç avukat. Siyasete girmesini çok istedim, ama ne o ne de ben çok fazla cesaret edemedik. Düzenden, çark çeviricilerden, iki yüzlü herkesten korktuk. Oysa o bir Kürt kızı olarak bildik, kaypak, demokratik açılımlar yerine terör, şiddet, güçten ve paradan (hangi kaynaktan olursa olsun) yana konuşlanmış, samimiyetleri aidiyetleri ile perdelenmiş Kürt politikacıların yerine yüreğini ve aklını bir arada kullanmayı başararak barıştan yana etkili olabilirdi.

"Elimi uzatıyorum, elimi tutun diyorum, sesinizi duymak istiyorum, ben düşman olmayı reddediyorum ya siz düşman olmayı reddediyor musunuz?" Bunlar Rodjin''in cümleleri, her gün bir türlü temizlenemeyen/temizlenmesinde süper, mini-midi güçlerin uzlaşamadığı ya da işine gelmediği yok eden, sakat bırakan mayınların, terörün vahşetin yıktığı evlerin, her geçen gün sayıları artan şehitlerin olduğu bir dönemde daha fazla düşman olmayı reddetmeliyiz.

Kitlesel eylemimiz de bu düşmanlıkları reddetmek olmalı.

COOL KALANLAR

Bu cool sözcüğüne hep takıldım aslında kullanmayı de reddettim, Nihad Sami Banarlı Türkçesini,Feyza Hepçilingir yaklaşımını, Hüseyin Movit''in Türkçe dedektifliğine değer veren birisi olarak bunu kullanırken utanıyorum ama "cool olmak" bazı durumları o kadar iyi tanımlıyor ki.

Bir adaylık seçimin ardından üzüntüler, sevinçler hepsi bir arada harman oldu yine. Kazanan var mı, kaybeden var mı bu soruların cevabı da bence hiç de listelere bağlı olmamalı. Nedir kazanmak başarılı olmak? Bu hafta en çok bunları konuştuk, çünkü seçilenler, listeye giren giremeyen herkes benim neyim esik ki diğerinden kıyaslaması içinde. Önce böyle bir kıyaslamaya ihtiyaç var mı, öyleyse göstereceğiz bizi seçmeyenlere mi demeli, tam da bir gün önce "en büyük bizimkiler" derken. Bütün bu süreçlere bence en fazla kazananlar en cool duranlar oldu. Karizmayı çizdirmediler, olanı soğukkanlı karşıladılar.

Bunlardan birisidir Zeynep Karahan Uslu, başarılı bir parlamento deneyimi ve dönemi geçirdi. Zeynep sıralardaki nöbet değişimini en cool karşılayanlardan. Bu meseleye bir hak ediş kısır bakışı ile bakmadan, sağlıklı değerlendirme yapanlardan.Belma Sekmen Satır Ak partini kurucularından iki dönem MKYK üyeliğini yaptı. Her yönüyle sevilen,parti politikalarını yakından bilen çalışkan ve başarılı bir hanım. Listelerde mutlaka olması gerekirdi, olmaması ihtimalini bile düşünmeyeceğimiz bir isimdi. O da her şeye rağmen cool duruşunu samimiyetle koruyor.

KARİZMA YAPANLAR… KARİZMAYI ÇİZDİRENLER…

Türkiye''de muhafazakarlığın başkenti Konya Türkiye''nin gelişmeye en açık kenti olduğunu seçilebilecek yere bir kadın aday koyarak gösterdi ve karizma yaptı.

Kayseri aday tespitlerinde 12 kadın adaydan birisini bile göstermeyerek karizmayı çizdirdi. Kayserili kadın aday adaylarına tavsiyem; umutsuzluğa kapılmasınlar, bu süreci bir idman gibi görüp bir daha ki seçimlere daha sıkı hazırlansınlar.

Karizmayı çizdirenlerden birisi de eski Ka-der eski başkanı Seyhan Ekşioğlu.O da etkili bir sivil toplum kampanyasını şahsileştirerek karizmayı çizdirdi. Hepinize cool duruşu ve karizmayı koruyan günler temennisiyle!

17 years ago
Düşman olmak istemiyoruz...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler