|
Evlilik mühim ama…

Etrafımızda iki cins insan var. Evliliğe çok anlam yükleyenler ya da değersizleştirenler. Elbette bu iki tutumda sosyal çevremiz ve toplumsal algılar büyük önem taşıyor. Bazen mahalle baskısı ailelerin kendisinden daha fazla evliliklerin akıbeti üzerinde etkili oluyor. Bir evliliği bitirmek elbette kolay değil. Ancak bazen bitmesi gereken bir evliliği sürüklemek sürdürmekten çok daha zor olabiliyor.

Evlilik ve aile kurumu elbette çok önemli. Ancak buna verilmesi gereken önem miktarındaki abartı çoğu zaman kapalı kapılar ardında trajedilerin yaşanmasına sebep oluyor. Her şeyin "insan" olmanın şerefine uygun koşullarda olanı değerli.

Aile ve evlilik gibi kavramlar da içinde "insan" olmayınca hiç bir değer ifade etmiyor. İnsan olma şerefini birlikte paylaştığımız "ev" ler kurarken kavramları değil "insanı"ı kutsallaştırmak gerekiyor.

Fatma Kotan, Ağrı milletvekili. Son dönem Ak parti MKYK"sında birlikte çalıştık. Milletvekili olduğu bölgenin meselelerini aktarırken içtenliği, duyarlılığı ve cesareti ile her zaman takdir ettiğim bir milletvekili olmuştur.

Belli ki çoktan bitmesi gerekirken sürüklenen bir ilişkinin mağduru oldu. Ancak burada da meselesini sahiplenmesi ve samimiyeti ile herkesin sevgisini, sempatisini kazandı. Ne mevkiler, ne toplum, ne siyasetin beklentileri hiç bir şey onurlu ve mutlu bir yaşamdan daha kıymetli değil… Geçmiş olsun derken "erkek" algısı değişmeden, "erkek dayanışması" kırılmadan bu meseleler çözülmez notunu düşmek isterim. Çözülmesi için ise "değer"lerimize gerçekten değer verip vermediğimizi bir kez daha sorgulamak gerekir.

İTİBARSIZLAŞTIRMA
OPERASYONLARI

Değersizleştirme, bazen kapalı kapılar ardında bazen de alenen "milliyetçilik, dindarlık" duyguları ile kutsal sayılan vatan din kavramları üzerinden yapılıyor. Gazetemizin köşe yazarlarından Hilal Kaplan"a yapılanlar da bunlardan birisi… Derin odaların devletin politikalarına karşı bulduğu herkes için kullandığı bir yöntemle hem de. Hilal Kaplan"ın CNN"de "Aykırı Sorular" programında "din dersleri" konusunda yaptığı açıklama üzerine bu resmin yayınlanması çok manidar.

İslam, başka din mensuplarına benzememeyi emrettiği kadar iftira ve kötülük yapmayı da yasaklıyor. Ki bu vakada bir başka dine benzeme isteğini ya da şirin görünme isteğini çağrıştıracak hiç bir şey yok. Kaldı ki dindarların güçlü olduğu bir iktidarda insanlar niye bir başka mahalleye şirin görünmeye çalışsın. Hac resimleri prim yaparken niye tersine tevessül edilsin.

Ayrıca herkes ziyaret ettiği farklı mekânlarda resim çektirir. Kaldı ki dindar bir insanın başka dinlerin ibadet mekânlarını merak etmesi ve oraya gitmesi kadar da doğal bir şey olamaz. Vatikan"da çalışan, gece gündüz orada o kiliselerin içinde olan ilahiyatçılarımız olduğunu biliyorum. Eminim böyle yüzlerce resimleri vardır. Ayrıca içinde resim çektirdiğimiz mekânlar bizim onları benimsediğimizi göstermez ancak baskasını karalarken kullandığımız yöntemler gerçekte kim olduğumuzu ortaya koyar.

Yaşarken bir kez daha kozmik derin odaların kozmik mühendisliklerinin ürünleri ile karşılaşmaya devam ediyoruz. Kozmik odaların fotoğraf, film, haber servis edip hedef gösterdiği kişilerin listesi o kadar uzun ki… Necmettin Erbakan,Tayyip Erdoğan, başörtülüler, azınlıklar, Salih Mirzabeyoğlu, Ahmet Kaya, Hırant Dink, Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar, Mehmed Ali Birand...

Allah"ın "O"nu biz indirdik biz koruruz" diye garantör olduğu bir dinin mensuplarının, "dinimiz elden gidecek" kaygısını operasyonlarına maske yapmasını din adına samimi bir kaygı sanmak mümkün değil.

Kaldı ki İslam"a en büyük zararı, böyle operasyonların neden olduğu isyan duyguları veriyor.

Kemal Tahir "Yol Ayrımı" romanında "iki yüz yıl boyunca batılılaşacağız diye diye batırdığımız koskoca imparatorluğun son parçalanma döneminde Burjuva yetiştirme hevesini anlattım" der.

Bugün bu gayretin yerini "iyi Müslüman" yetiştirme gayreti almasın.

Bu çerçevede TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu"nun "kozmik odalara girebilecek bir komisyon kurulmalı" önerisi için keşke gerçekleşse diyorum.

İŞGAL KADINLARI

Masamda taze bir kitap. Sevgili dostum Yıldız Ramazanoğlu"nun kapı yayınlarından çıkan "İşgal kadınları" isimli kitabı. İsim size yine mi kadın dedirtmesin, Yıldız meseleye sadece kadından bakmayarak cinsiyeti olmayan bir insanlık ve vicdan düzlemine taşımaya kararlı. İki arada sıkışmış kurtarılma misyonuna karşı çıkan kadınları yazmış. Tunus"a çıktığım yolculukta okunacak kitaplar arasında ilk sırada, dönünce izlenimlerimi daha geniş paylaşacağım…

11 yıl önce
Evlilik mühim ama…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset