|
Ezberden itirazlar...

Başörtüsü tartışmaları sadece kendi alanı ile sınırlı kalmıyor. Başörtüsü bir torba haline geliyor, topyekûnculuğun hastalıklı ruh hali içinde hepsi bir arada mantığı ile her konu bu torbanın içinde anlam güçlendirici bir nitelik kazanıyor. İthamlar birbirini izleyip duruyor. Tartışmalarda her şey birbirine katıp karıştırılıyor. Konular kendi öz özellikleri ile değil faillerinin tarafı çerçevesinde yorumlanıyor. Bu tutum bütün tartışmaları kısır döngüye dönüştürüyor. Saldırı ya da savunma pozisyonlarında süreklilik nedeniyle meselelerin özü itibarı ile gündeme gelip tartışılması da mümkün olmuyor. Defansı güçlü tutmak açık vermek duygusu ile öz eleştiri de yapılamıyor hatalar da açıkça ve samimice konuşulamıyor. Her şey genellemelerin içinde anlam değiştiriyor. Kişisel hatalar, münferit durumlar pekiştirici rol oynuyor. Doğrular ve yanlışlar birbirine karışıyor, rasyonellik kayboluyor. Rasyonel zemini kaybeden iddialar iddia sahibini melekeleri açısından tartışmalı hale getiriyor.

Mesela "daha çok kız çocuğunun okula gitmesi için annelere yapılan eğitim yardımı çok eşliliği artırmak için yapılıyor" iddiası gibi. CHP milletvekili Canan Arıtman tarafından ortaya atılan iddia üstelik tam tersine (bu ödeme resmi nikâhlı olanlara yapıldığı için )bu yardımı almak için resmi nikâhlı evliliklerin sayısında artışa neden olmuşken.

Başörtüsü tartışmaları içinde " Türkiye kadın konusunda geriye gidiyor" tezine delil olarak sunulan bir başka konu da kadın istihdamı açısından önem taşıyan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı''nın işyerlerinde kreş zorunluluğunu kaldıralım önerisi oldu. Bu konuda iddia sahiplerinden hiçbir bilgi edinemedim. Ezber tekrarlarda muhafazakâr hükümet kadınların çalışmasını engellemek için bunu yaptığı yer alıyordu sadece.

Arayışlarımın sonuçsuz kalması üzerine öneri paketinin sahibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik''i aradım ve iddiaların tam tersi bir tablo ile karşılaştım. Tam da bu yazıyı yazarken ziyarete gelen arkadaşımın kadın istihdamını teşvik etmenin sonuçlarının iyi analiz edilmediğini, toplumsal sonuçlarına bakılmadığı eleştirisi bir tarafa Bakan Faruk Çelik''in aktardığı bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Tekrar hatırlatmak isterim bu konu henüz öneri aşamasında hükümetin aldığı bir karar yok.

Türkiye''de Avrupa birliği yasaları ve hızlı kentleşme ile birlikte kırsal kesimde nüfus azalması ve daha önce tarım işçisi olarak istihdam içi sayılan kadınlar şehirde işsiz hale geliyorlar. Ve son on yılda Türkiye''de kadın istihdamda düşüş var.

Türkiye''de 15 yaş üzerinde 26.7 milyon kadın var. Bunların 6.5 milyonu çalışma hayatının içinde ya da iş arıyor. 5.8 milyonu çalışıyor. Çalışanların 3.7 milyonu kayıt dışı olarak çalışıyor. Bu tablo çerçevesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kadın çalışanlardaki kayıt dışını azaltmak, işverenleri kadın eleman almaya teşvik etmek istiyor.

Türkiye''de 150''nin üzerinde çalışan gösteren ve yasaya göre kreş açma zorunluluğu olan 883 işyeri var (birçok işyeri bu zorunluluktan kaçmak için,148 den sonraki elemanlarını başka bir şirket kurarak onun üzerinde gösteriyor). Bunların % 60''ında kreş var. % 40''ı ise bu şartı yerine getirmiyor.733 işyerinde emzirme odası var. Burada da işyerlerinin % 55-60''ı bu konuda yasal sorumlulukların yerine getiriyor.

SSK''lılar arasında yapılan bir araştırmada doğumlardan yola çıkılarak ortalama 300 bine yakın 0-5 yaş arası çocuk olduğu tespit ediliyor. Faruk Çelik bu rakamlardan yola çıkarak bakanlığının hazırladığı öneri paketinin sadece 150 kişi çalıştıran işyerlerini değil çalışma hayatındaki bütün kadınları kapsama amacını taşıdığını ve kadınları çalışmaya teşvik etme amacını taşıdığını söylüyor. Bakanlığın önerisinde kadın istihdamını desteklemek için devletin çocuk başına 140-400 YTL kreş parasını ödemesi öneriliyor. Bu girişim ayrıca birçok kreş ve anaokulunun kurulmasını da yaygınlaştırarak kadınlar açısından yeni bir iş imkânı da ortaya çıkartıyor.

Bunun kamuya maliyeti ise 500 trilyon. Asıl sorun ise burada.

Faruk Çelik''in hazine kaynakları açısından sorun oluşturabilecek bu rakamın temin edilmesi ile ilgili de önerileri var. "İşsizlilik Fonu''nda 30 katrilyon para var. Bugüne kadar 1,5 katrilyonu kullanılmış. Bu paranın kadın istihdamını desteklemek için kreş parası olarak verilebilir. Sosyal Yardımlaşma Fonu''nun kaynakları, tekel, milli piyango gibi kaynaklarda kullanılabilir".

Kadın istihdamını artırmak için getirilen bu öneri 883 işletmenin üzerinden 6 trilyonluk bir maliyeti ortadan kaldırıyor. İşverenin üzerinden bu yükün kalkması onların daha çok kadını istihdam etmelerini teşvik edecektir.

Bu konudaki diğer bir öneri ise kreş ve emzirme odalarını ortak hizmet alımı ile yapılması.

Çalışma Bakan''ı Faruk Çelik bu olayın her şeye rağmen maliyetinden daha çok sosyal boyutu ile ilgilendiğini söylüyor.

Burada dikkatten kaçan ama büyük önem taşıyan bir başka maddede kadın –erkek ayırmadan genç istihdama verilen teşvik. 18-29 yaş arası istihdamda kayıt dışı ve işsizlik çok fazla. Bu yaşlarda 1 milyon erkek, 2. 7 milyon kadın işsiz var. Bakanlık bu konuda işsizliği azaltmak için 1. yılın primlerinin hazine tarafından ödenmesini öneriyor. Hatta bir adım daha ileri giderek 18 + diyerek kadınlara 29 yaş sınırlamasını kaldırarak bir pozitif ayırımcılık da getiriyor.

Henüz bir öneri halinde olsa da ve karşısında bütçe nedeniyle (muhafazakârlık nedeniyle değil)hazine ve maliyenin tepkisi ile karşılaşacak olsa da bu önerilerin eleştirilmesi değil desteklenmesi gerekiyor. Hem de her kesimin kadınları tarafından. Böyle bir bilinç haline ulaşmak için ise olmazsa olmaz tek şart bilgi kaynaklarının önyargılar ve sübjektif yorumlar olmamasıdır.

16 yıl önce
Ezberden itirazlar...
Kara dinlilerle milletin savaşı
ABD, ancak “güç”ten anlar!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar