|
Ezidi kampında...

12. yüzyıldan beri tarih sahnesinde olan Ezidiler, Osmanlı’da imparatorluğun doğusunda yaşayan bir Kürt topluluğu olarak biliniyor. Kökleri; kitabi dinlerin öncesinde Ortadoğu’da varlığını sürdüren inanışlara dayanıyor. 18 ve 19. yüzyılda karşılaştıkları olaylar sebebiyle Osmanlı bürokrasisinin üstü kapalı yazışma konuları arasında kayıtlara geçmiş, Osmanlı ve İngilizler arasında yapılan yazışmalardan yola çıkılarak Ezidiler üzerine hazırlanan bir araştırma kitabı da 2014 yılında Bilgi Üniversitesi yayınları arasında çıkmıştı. Yazarı Amed Gökçen. Çeşitli dönemlerde zorla Müslümanlaştırma ya da Hristiyanlaştırmaya maruz kalan bu kavim zaman içinde kültürlerini korumayı tek amaç haline getirmiş. Bu nedenle de kendilerini çevreleyen tek tanrılı dinlerle asgari düzeyde iletişim kurarak varlıklarını sürdürmeye çalışmışlar.

Benim konuya olan ilgime gelince....

Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan 2 milyona yaklaşan sığınmacıya Afad ve Kızılay aracılığıyla insani koşulları azami ölçüde gözeterek bir kamp yaşantısı oluşturmaya çalışılıyor. 11 şehirde kurulan 22 kamp içinde yaşayan 300 bine yakın kişiye barınmadan sağlığa birçok noktada organize ve düzenli hizmet götürülüyor. Yurtdışında birçok mülteci kampı görmüş birisi olarak verilen hizmetlerin kapsamlı ve uluslararası standartların çok üzerinde olduğunu söyleyebilirim. Ancak geçici yaşam alanları olarak planlanan kamp hayatının getirdiği birçok sıkıntı var. Bu sıkıntıların aşılmasında ise sivil toplum kuruluşlarının yardımları büyük önem taşıyor.

İstanbul’da kadın çalışmalarına ağırlık veren bir sivil kuruluş olan Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği bu ihtiyaca insani bir cevap niteliğinde genel olarak sığınmacılara ilişkin ne yapabiliriz sorusuyla yola çıkmış. Dernek çalışmaları kapsamında, Afad yetkilileriyle yapılan görüşmeler esnasında sivil kuruluşlar vasıtasıyla Ezidilerin kamplarına giden yardımların az olduğu bilgisini almışlar. Bunun üzerine öncelikle bir kamp ziyaretiyle yerinde ihtiyaç tespiti yaptıktan sonra kardeş sivil kuruluşların da desteğiyle yardım toplama çalışmalarına başlamışlar. Büyük gayretler ve özveriyle yürütülen bu çalışma sonucu 1500 kişiye ulaşacak şekilde temin edilmiş ihtiyaçların Midyat’ta yaşayan Ezidilere ulaştırıldığı ziyarete ben de katıldım. Doğrusu çok da etkilendim. Kendinden olmayana, bambaşka bir dine mensup olana, kaçarak ülkemize sığınmak zorunda kalmış bir halka, kadınların organizasyonuyla böyle bir yardımın ulaştırılmasını çok önemli buluyorum.

Başta dernek başkanı Ayla Kerimoğlu olmak üzere dernek üyelerini hassasiyetlerinden ve birçok engele rağmen gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum. Götürdükleri yardımın yanı sıra dini millet ne olursa olsun mazluma yardım etmenin önemine dikkat çektiler.

Midyat’ta Afad ve Kızılay ekibinin özveriyle çalıştığı kamptaki izlenimlerim ise şöyle... Ezidilerin içine kapalı bir toplum oluşları her hallerinden belli oluyor. Dilleri, dinleri, kültürleri yabancı bir coğrafyada ve dönecek yerleri yok; mazlum durumdalar. Çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlı. Önce bizlerle biraz ürkek iletişim kurdular. Ama zamanla iletişim sıcaklaştı. Çocukların isimleri arasında Paris-Milano gibi isimler dikkatimi çekti. Hepsi Batı’ya, Avrupa’ya gitmek istiyorlar. Kampta barınma, ısınma, gıda, yiyecek sorunları asgari düzeyde çözülmüş durumda. Ezidi sığınmacılar kendilerine Afad tarafından verilen kartlarla ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Kış koşulları nedeniyle ısınmada yetersizlik yaşansa da her çadırda bir elektrikli kalorifer var. Kamp aralarında ambulanslar dolaşıyor, hastaları hastaneye götürüyorlar ancak kronik hastalıklarda sorunlar yaşadıklarını söylüyorlar. Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği’nin yardım çalışması mazlumlara dil-din ayırımı yapmadan farklı kamplarda da devam edecek.

AFET ILGAZ’A VEDA...

Afet Ilgaz sol kültürden gelmiş, Rıfat Ilgaz’la evlilik yapmış, sonrasında hem görüş hem de hayat olarak ondan ayrılmıştı. “Rıfat’ın bayağı muhafazakar yanları vardı. Kendini Marksist sanırdı, ama gerçek bir Osmanlı’ydı. Ahmet Haşim’i çok severdi. Bizim geleneksel tarihi eserlerimizi çok severdi. Sümbül Efendi yoluna beraber gitmiş, Cami’yi gezmiştik, avluda sessizce çevreye bakmıştık.” Afet İnan sonraki yıllarda Müslüman kimliğini ön plana çıkartan bir çizgide hayatını sürdürdü. Sol çizgiden ayrılınca edebiyat çevreleri onu yok saydılar. “60 ihtilaliyle beraber Türkiye’de esen sol rüzgarın etkilediği yazarlardan biriyim ben de... Bunu ben pek tabi görüyorum. Kimse beni sürüklemedi. İster istemez o ortamın bazı doğrularıyla, bazı heyecanlarıyla yüz yüze geldim... İsmet Özel’in televizyonda izlediğim bir cümlesi beni çok etkiledi. ‘Biz solcuyduk ama bizim penceremizin ardındaki insanların hepsini severdik’ diyor. ‘Laikler halkımızın hepsini sevmeyi bilemediler, bunu başaramadılar’ diyordu”

Dün sabah Allah’ın rahmetine kavuştu. O’nu ya Hanımlar Eğitim Kültür Derneği’nde bir sohbette ya da Kocamustafapaşa’daki evinde yaşlı annesine ve torunlarına bir arada bakarken hatırlıyorum. Kanal 7’de bazı programlarının yapımcısı olarak da muhabbetim ayrıdır. Zorlu bir hayat mücadelesi vardı. Bu mücadelede tek başınaydı. Uzun yıllar İslami kesimin siyasal hareketlerine destek verdi. Sonrasında değişimini eleştirdi. Anadolu Müslümanı ve milliyetçi kimliğini zamanla daha ön plana çıkarttı. Muhalefeti içerik itibarıyla yer yer sert olsa da ifadesi nazik, yüz ifadesi hep mütebessimdi. Erdemli bir insandı. Türkçeyi çok iyi kullanır, kullanmayanları da uyarırdı. Ödüller aldı, eserleri televizyona uyarlandı. 29 yayınlanmış eseri var. Kitapları Türkiye’nin keskin fikir mücadeleleri içinde halkın yönünü, duygularını anlamak açısından büyük önem taşır. Mutlaka okunmalı. Türkiye tarihini halkın aynasında basit, sıradan görünen olayların izinde ele alırdı. O bir yazarın ötesinde hepimizin Afet Ablasıydı. Hatıralarımızda hep o biraz çekingen, nazik, mütebessim ve mütevazi haliyle kalacak. Rabbim rahmetiyle kuşatsın. Pazar günü yıllar önce “Rıfat Ilgaz ile sessizce çevreye bakmıştık” dediği Sümbül Efendi Camii’nin avlusunda cenaze namazı kılınacak. Helalleşmeye bekleriz.

#Ezidi
#Osmanlı
#Afad
#Kızılay
9 yıl önce
Ezidi kampında...
Hayat çok karmaşık basit düşünmek gerek
Bayırbucak’a karşı kimi Rus, kimi Baas, kimi bilmem ne bela
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm