|
Fikir hürse vicdan da hürdür

Çocukluğumuzda sık duyduğumuz bir şeydi. O zaman ne anlama gediğini fazla bilmezdik. Nur talebeleri bir evde ders yapmak üzere toplanmışlar, basılmışlar, karakoldalar…

Yaptıkları şey ders yapmak, bir kitabı okumak ve dini sohbetti. Büyüdükçe öğrendik ki bu devlet fikir ve imanı(kendi dışında neye karışı olursa olsun) suç görüp cezalandırmayı vazife biliyordu.

Bizim nesil hangi kesimden olursa olsun, gizli fikir toplantılarına, örgüt toplantılarına, dergi-gazete çıkartmaya, dernek kurmaya aşinadır. Hem böyle şeyler yaşayıp hem de sosyal çalışmalar nedeniyle her an suçlanma tehlikesi ile geçen bir hayat tecrübemiz var…

1995 yılında BM Pekin Kadın toplantısına bizim kesimden bir kadın derneği katılmaya karar verdi. Oradaki sivil toplantılarda konuşmak için gidecek kişilerden birisinin tebliği "İslamcılık ve kadın hareketi" üzerineydi. Dernek yöneticilerinin bu tebliğin başlığını değiştirmek için günlerce bizimle tartıştığını, büyük bir krizin çıktığını hatırlarım. Ürktükleri şey "İslamcılık"'' kelimesiydi.

Hepimiz kelimelerin, kavramların, etiketlerin oluşturulup, yapıştırılıp, suçlama haline getirildiği dönemlerden geçtik. "Aman sorun çıkmasın" sözü en masum harekette bile "suçlanmaya delil oluşturacak bir sebebe mahal vermeyelim" endişesi tüm sivil çalışmalara hakimdi. Bosna savaşı esnasındaki yardım çalışmaları bile bu kaygı ile yapıldı.

Devlet mekanizmasının değişen hakim unsurlarına göre /hiç bir şiddet ve kötülük unsuru taşımasa da/suç unsuru sayılabilecek her türlü sivil sosyal faaliyet bizi bugünlere getirdi. Zihnimizi idrakimizi geliştirdi. Çünkü sosyal çalışmalar velev ki katı bir fikri empoze etmek için olsun, insanı toplumdaki çeşitlilik ile karşılaştırır. Bu çoğulculuk fikirlerimizi de etkiler, geliştirir, değiştirir. Kapalı, topluma ihtiyaç duyulmayan ortamlar fanatikleşmeye izin vermez. Yasaklarla geçen bir ömür hepimize bunu öğretti.

Bugün taraflar ve kişiler değişse de bu anlayışın devam etmesini isteyenler var. Fikir suçlarına ilişkin düzenlemeye karşı çıkanlar arasında ne yazık ki daha önce yaptıkları sosyal çalışmalar nedeni ile yasaklananlar, eziyet görenler de var.

Ama buna karşı direnen bir irade de var. Ben bu iradeyi destekleyenlerdenim. Bu nedenle 4. Yargı paketinin sol-sağ herkesin desteklemesi gerektiğine inanıyorum.

TBMM"de tartışmaya açılan 4.Yargı paketinde şiddet eylemine dönüşmeyen fikirlerin suç sayılmasını önleyecek değişikliğe kendi camiamdan karşı çıkanları da hayretle karşılıyorum. Hepimizin hayat mücadelesi bir fikir etrafında örgütlenmiş, sivil-sosyal hareketlerle örülmüş durumda iken, bunları suç olmaktan çıkartan yasa değişikliğine yapılan yorumlar haksız önyargıların ötesine geçemiyor. Özgürlükleri güçlendirdikçe demokratik bir toplum, demokratik bir toplum oldukça da daha özgür bir toplum olabiliriz. Bu nedenle ne Ergenekoncu askerlerin ne de PKK, KCK davası tutuklularının çıkması bizi bu özgürleşmeyi savunmaktan alıkoymamalı. Toplumsal barış, kan davası güderek değil büyük bir Af ile gelebilir.

Her tür fikrin, sivil oluşumun şiddete dönüşen bir eylemi empoze etmediği sürece özgür kalmasından yanayım. Şiddete karıştıklarına, sebep olduklarına ilişkin haklarında tek bir delil olmadan içeride yıllarca kalanların/ister Malatya davasından ister Kürt hareketinden olsun/ mazlum olduklarına inanıyorum. Mazlumların ahı "arş-ı ala"ya ulaşır. Mazlumların olduğu bir toplum da abad olmaz. Allah katında mazlum, etnik kökeni ya da siyasi fikri ile ayırt edilmez.

HZ. MUHAMMED"İN "AF" MANİFESTOSU

Mekke"nin fethi sonrasında yaşananlar İslam tarihi içinde zafer kazanmış bir liderin tavrını çok iyi örnek teşkil eder. Peygamberimizin fethin ardından Kâbe"de yaptığı konuşma hepimize örnek olacak bir manifestodur.

"Ey Kureyş topluluğu! Muhakkak ki Allah, cahiliye gururunu, cahiliye atalarıyla övünüp büyüklenmeyi kaldırmıştır. Bütün insanlar Adem"dendir, Adem de topraktan yaratılmıştır!" Sonra şu ayeti okudu: "Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstün olanınız, en çok sakınanınızdır. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır." (Hucurat, 13).

– Ey Kureyş topluluğu! Şimdi hakkınızda ne yapacağımı düşünüyorsunuz?

Kureyşliler şu cevabı verdiler:

– Sen soylu bir babanın oğlu, asil bir kimsesin. Senden hayır umarız.

Hz. Peygamber s.a.v. o zaman şöyle buyurdu:

-Ben, size Hz. Yusuf"un kardeşlerine dediğini söyleyeceğim: "Size bugün hiçbir başa kakma ve ayıplama yoktur." Gidin, serbestsiniz!

Af ve Merhametin rahmet olarak tavsiye edildiği bir dinin mensupları olarak bize de Peygamber"in davranışını örnek almak yakışır diye düşünüyorum.

EN GÜLDÜĞÜM: PARLAMENTO"DA AKIL SAĞLIĞI BÜTÇESİ…

İngiltere Avam kamarasının Westminister bölgesine ilişkin aldığı karara göre milletvekilleri akıl sağlığı harcırahı olarak yılda 25 bin sterlin alacak. İngiltere"de parlamenterler açıkça "ben ağır depresyon geçiriyorum ya da obsesif kompulsif bozukluğum var, tatlı kaçığım" diyebiliyor. Ya bizde?

EN KARŞI OLDUĞUM...

Bu ara pek çok şeye karşıyım? Bunların başında da kadına şiddet karşı dans eylemi geliyor. Manasız ve saçma buluyorum. Kadınlar satırla bıçakla doğranırken dans ile tepki vermek, pek naif pek hanımefendice bir eylem. Sevgi pıtırcığı bu eylemi, batı taklitçisi, popülist ve manasız buluyorum.

11 yıl önce
Fikir hürse vicdan da hürdür
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi