|
Filistin sorunu ve bakış farkları

1890"lardan beri illegal, 1947 yılından beri de legal olarak gerçekleşen; Filistin"i Araplardan temizleyip bir Yahudi vatanı haline getirme projesini; bir işgalin aşama aşama ilerleyişini izliyoruz. İslam dünyası, Filistin topraklarının Arap halktan temizlenerek bir Yahudi vatanı haline getirilmesine ilişkin harekatın kimbilir kaç yüzüncü bombardımanına lanet okuyarak karşı durmaya çalışıyor.

Batı medyası ve İsrail medyasında ise olaylar bambaşka bir pencereden anlatılıyor. Batı ile İslam ülkelerinde algı farklarının oluşmasında medyanın bu birbirine zıt ele alış biçiminin etkisi büyük. Batı ve İsrail medyasının objektiflerini çevirdiği yer: korku içinde, her an Gazze"den üzerine gelecek bir bomba endişesi ile yaşayan bir halk. İsrail ve Batı medyasında mesele genellikle İsrail devletinin vatandaşlarına yönelik saldırılara verdiği cevap olarak yer alıyor.

İsrail"de yaşayanlarda, özellikle de yerleşim yerlerinde, Filistinli Arapların terörist ya da potansiyel terörist olduğu inancı en keskin haliyle yerleştirilmiş durumda. Bir yerleşimcinin bir Filistinli"yi vurması suç sayılmıyor. 17-18 yaşındaki yerleşimci Yahudi gençler dondurma yemeğe giderken bile tüfeklerle dolaşabiliyor. Hukuk alt yapısı olarak da İsrail devleti, vatandaşı olan herkesin dirisini ve ölüsünü korumayı anayasal güvence altına alıyor. İsrail vatandaşları evlerini, sokaklarını ve çocuklarını korumak için İsrail hükümetinin bu bombardımanı yapmaya mebur olduğuna inanıyor. Diğer taraftan da yerleşim yerlerinin boşaltılması ve yenilerinin inşasına ilişkin Amerika"dan gelen baskıya karşılık, yerleşim yerlerinden çekilmenin ortaya çıkardığı en kötü sonuç olarak Gazze gösteriliyor.

1- "Gazze"den çekildik de ne oldu? Devlet tarafından yerleştirilen 8.000 insanın hayatı altüst oldu. Gazze"den gördüğümüz tek şey 10.000 roket atışı. Buradaki insanlara terörün işgal madalyonunun diğer yüzü olduğunu izah etmek çok güçleşti. Gazze işgal altında değil ama cehennemin ta kendisi. Gazze"den geri çekilmemizden bir yıl sonra Gazze, Hamas tarafından ele geçirildi. Gazze, küçük bir Tahran modeli haline geldi. Filistinlilerin kendi başlarına olduklarında neler yapabileceklerinin ne kadar kötü bir örneği. Zaten birbirlerini öldürüyorlar." Görüşlerini aktardığım Dov Weissglass hakim bakışı yansıtıyor.

2- Dünyanın en gelişmiş üçüncü silah sanayine sahip İsrail, yıllardır abluka altında yaşayan (inşaat malzemelerinden ilaçlara her türlü maddenin girişi yasak) Gazze"de tahrip gücü yüksek roketlerin yapılabildiğine sadece kendi halkını değil, Batı dünyasını da inandırmış durumda.

3- Filistin meselesine ilişkin duyarlılık İslam dünyasında çok yüksek. Ancak hiçbir İslam ülkesinin İsrail"i etkileme gücü yok. İsrail işgalini engellemek için İran dışında tüm İslam ülkeleri Amerika"ya muhtaç. İran"ın bu bölgelerde güçlenmesi ise İsrail"in işine geliyor. İsrail"in düşmanı İran, aynı zamanda Amerika"nın resmi düşmanı. Bu durum Filistin direnişinin karşısına İsrail perdesinde Amerika"yı çıkartıyor. Bu da çözümü daha da güçleştiriyor. Diğer taraftan Filistin sorunu Arap dünyasının kendi iç meselelerini kamufle etmesine neden oluyor. Hiçbir etkisi olmayan aşırı duyarlılık, meselenin rasyonel çözümünü güçleştiriyor; İsrail"in kendi politikalarının haklılığını dünyaya ispat etmeye yarayacak görüntüleri çıkartıyor. Zulmü önlemek, bir dinî vazife olarak ölümü kutsamak yerine hayatı değerli kılacak girişimleri işaret ediyor. Zafer ölümü övmek değil, hayatı korumak üzerinden konuşulmalı.

Filistin İslam dünyasının bağrına sokulmuş ve orada kaldığı sürece derinden sızlatan bir hançer gibi. Ancak bu hançerin giderek daha derinlere inmesinde İslam dünyasının da büyük rolü var. Bu meseleyi çözmeye toplu lanetler yeterli olmuyor.

"Gazetelerde Kur"an"dan ayetler ve hadis-i şerifler yayınlama yasağı"

Telaşa kapılmaya mahal yok. Haber bu güne ait değil. Bundan 111 yıl önceye, Abdülhamit dönemine ait. O dönemde gazetelerin okunduktan sonra paketleme gibi birçok işte kullanılması, yerlere atılması vs. sebepler bu yasağa gerekçe olarak gösterilmiş. Bu yasağı bana hatırlatan ise ramazan vesilesi ile her gün sayfalarında ayetlere yer veren günümüz matbuatı oldu. Bu yasak daha sonra da VI. Mehmet Vahdettin döneminde, 1921 yılındaki matbuat kanununda yinelenmiş. Meal olarak yazılmasına izin verilen ancak Arapça ayet ve hadis neşriyatına hapis ve para cezası getiren bu yasağın dönemin diliyle gerekçesi "şerait ve adab-ı diniyeye mugayir" bulunmasıdır.

....

VİZYON BELGESİ

Bu yazıyı yazdığımda Ekmeleddin İhsanoğlu"nun kampanyası açıklanmıştı. Ancak işin şekillenme biçimine bakarak dağ gibi bir beklentimiz olmadığı için hayal kırıklığımız da olmadı. Adayın kendi gücü bir tarafa çatının iletişim grubundan bir vizyon çıkmayacağı ortada. Erdoğan"ın vizyon toplantısını ise henüz izlemedim. O"na ilişkin notlarımı izledikten sonra haftaya yazarım.

10 years ago
Filistin sorunu ve bakış farkları
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı