|
Filistinlileri savunan İsrailli avukat

Bazen kolunuz kanadınız düşer, enerjiniz biter, insanlığa olan inancınızı yitirir ve dersiniz ki “hiçbir şey değişmeyecek”… Böyle dönemlerde size güç veren şey ise örnek insanlardır; her türlü koşulda adaleti, insanlığı savunanlar; uğruna bedel ödediği insanlar tarafından dahi yanlış anlaşılsa da insanlığını koruyanlardır. Hep kendi penceremizden ve benzerlerimizin penceresinden seyretmeye alıştığımız dünyaya, başkalarının pencerelerinden de bakmayı başaranlar tüm bu hayal kırıklıklarının ötesinde önyargıları tuzla buz ediyor ve geriye tek şey kalıyor: İnsanlık…

En çok korumamız gereken şeye insanlığa sahip çıkan, bu insanlar ise pek bilinmez. Çoğu zaman onlarla tesadüflerle karşılaşırsınız. Çünkü onlar güçlünün değil, zayıfın yanında durmuşlardır bu nedenle güçlünün gözlem alanına hiç girmezler.

İnsanlığını korumayı, ırk, din ve her şeyin üstünde tutan Yahudi asıllı bir avukat olan Lea Tsemel''de böyle birisi. İsmini ilk olarak Filistin''de duyduk. Kudüs''te Arap mahallesinde çalışıyordu, çok yoğundu buluşamadık. Onunla daha sonra İstanbul''da davet edildiği bir kongrede tanıştık. Ayağı incinmişti ve sargı bezleri ile dolaşıyordu buna rağmen söz vermiş olduğu için gelmişti ve anlatılanların ötesinde bir değeri hak ediyordu.

Lea Temsel''in ailesi''nin Filistin topraklarına geliş yılı 1938. İsrail ile Filistin arasındaki çatışmanın gerçek yüzü ile 1967''de Kudüs''teki bir hukuk öğrencisiyken gönüllü olarak İsrail saflarında savaşa katıldığında karşılaşır: “O zamanlar İsrail''in barışı sevdiğini düşünüyordum ve Arapları bizimle barış yapmaya ikna etmek şeklinde romantik bir fikre sahiptim. Ancak bu gönüllü işi yaparken İsrailliler olarak bizlerin, gerçekten de barış istemediğimizi, aksine istediğimizin işgali tekrar etmek olduğunu fark ettim.”

Bu fark ediş tüm hayatını ve ideallerini değiştirir. İsrail vatandaşıdır ama mücadeleye İsrail saflarında değil Filistin saflarında devam eder.

1972''den beri ise Filistinlileri, askeri veya sivil İsrail otoritesine karşı her türlü davada savunuyor, her çeşit direniş hareketine katılan kadın ve erkek Filistinli savaşçıları temsil ediyor. Müvekkilleri arasında gösteri yapan kadınlarda, Tel-Aviv caddelerinde üzerlerinde bombalarla intihar etmek isteyen kadınlarda var.

Bütün bunları yaparken elbette ülkesinde alkışlanmaz, önceleri çok sert tepkiler alır, yakın aile çevresi tehdit edilir, taciz edilir. Çünkü o ezberi bozmuştur ve bir vatan hainidir(!). O yıllarda işgale karşı yükselen pek az sesten birisidir. Yıllar geçtikçe yalnızlığı azalır, vatan ha- ini olarak değil insan hakları savunucusu olarak tanımlanmaya başlar. Cesaretinden ötürü birçok İnsan Hakları ödülü alır, aynı zamanda İsrail feminist hareketin kurucularındandır, “Sessiz Kalma Hakkın Yok” isminde İbranice ve Arapça yayınlanmış bir kitabı ve feminizm, insan hakları alanında yayınlanmış yüzlerce makalesi var.

Lea Tsemel bu mücadelede uğruna çok bedel ödediği kesim tarafından da hırpalanır. Araplar onu “İsrail ajanlığı, provokatörlük, İsrail''in imajını yumuşatmak” gibi pek çok şeyle suçlarlar. Her zamanki gibi ateş iki taraflıdır; mağdurların, zayıfların, adaletin yanında duran, insanlığını korumak için mücadele veren herkesin başına gelen onun da başına gelir.

Lea Tsemel ile konuşurken Filistin''de sadece işgal ve direnişe odaklanmaz. Sivil hayatta yaşanan ayırımcılığa karşı da mücadele verir. “Kadınların çoğu sivil haklara ihtiyaç duyuyorlar. Çünkü İsrail, medeni hakların yerine getirilmesi söz konusu olduğunda dahi Filistinlilere karşı ayrımcılık yapıyor. Sivil ayrımcılık en fazla da Kudüs söz konusu olduğunda ortaya çıkıyor. İsrail, Kudüs''ü elinde tutabilmek için Filistinlileri oradan çıkartmak istiyor, Kudüs''ü İsrail''in ebedi başkenti olarak kabul ediyorlar ve herkesin de bu kabulleniş içinde olmasını arzu ediyorlar. Benim mücadele içindeki amaçlarımdan biri de Filistinlilerin Kudüs''te kalmasını ve haklarını korumaktır.”

Lea Tsemel diğer taraftan ise barıştan yana olan İsrailli ve Filistinli kadınları bir araya getirir. “Hala hayalimizdeki İŞGALE KARŞI BÜTÜN KADINLAR şeklinde bir hareket yok, hala barış yok ” dese de mücadelesini sürdürüyor.

“Her şeye rağmen umut etmek zorundayız” diyen Lea Tsemel''in insanlığı korumak adına verdiği mücadele, kendi acıları için değil kendine benzemeyenin/ farklı olanın acılarına sahip çıkanlar arasında dikkat çekiyor ve en önemli şeyin insanlığımızı korumak olduğunu altını çiziyor...

Teşekkürler Lea

23.02.2007

17 yıl önce
Filistinlileri savunan İsrailli avukat
Diyamandi’den Yaman Dede’ye: Mehmet Abdulkadir Keçeoğlu
Bir anda gelirimiz 20-30 milyar artabilir…
Kara dinlilerle milletin savaşı
Paranın kuvveti
İnsaf!