|
Fortuynizm-1

Avrupa’da yaklaşan seçimler “Christendom” dünyasının Türklere ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’e yönelik söylemleri artırmalarına sebep oldu. “Ne oldu da böyle oluyor” diye sormalı. Bu sorular ve cevapları için Alev Alatı’nın “Hafazanallah” ve “Fesuphanallah” kitaplarını önerir; orada bu konuların güncel ve tarih arasında bağ kurularak anlatıldığını belirtmek isterim. İhmal Edilebilir Nasihatler programında da dünya siyasetinde popülizmin sebep olduğu değişmeleri Alev Alatlı ile sık sık ele alıyoruz. Alev Hanım “demokrasi, özgürlük” gibi değerlerin “merhamet”, “rikkat” gibi diğer başka insani değerleri ıskartaya çıkarabildiğini söylüyor. “Politik faydacılık” her şeyin önüne geçebilir. Siyaset bilimcilerin “gerçeklik kaybı” ile açıkladığı bu durumun çoğu zaman “fırsatçılıktan ibaret olduğunu gözden kaçırmayasınız” diyor.

Hollanda bunun en bariz yaşandığı ülkelerden birisi. Özgürlük, insan hakları kavramlarının “sübyancılık”ı dahi mazur gösterebilecek şekilde esnetilebildiği bir ülke… Hollanda’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi Başkanı Geert Wilders’e gelene kadar önce bu fikirleri savunan popülist partilerin nasıl ortaya çıktığını Alev Alatlı’dan alıntılayarak not düşeyim:

2018 itibariyle dokuz AB ülkesinde kısaca “IPCE” olarak tanınan “Uluslararası Sübyancılık ve Çocuk Serbestleşmesi” federasyonun şemsiyesi altında faaliyet gösteren pedofili destekçisi 34 sivil toplum kuruluşu var. Bunların en eskilerinden biri 1982 Hollanda kuruluşlu “Vereniging Martijn” derneğinin yönetim kurulunda, Katolik Salesian Tarikatına mensup Herman Spronck adındaki Başpapaz, “her iki tarafın da rızasıyla çocuk-yetişkin arasındaki cinsel ilişkinin toplum genelinde ve bireysel anlamda kabul edilmesi için mücadele” ettiğini beyan edebiliyor. Bu da böyle ya, görün ki sübyancıların davalarına en medyatik destek Alman Yeşiller Partisi’nden Claudia Roth’dan gelir. Avrupa’da STK’lara ilaveten, “yeşil” etiketi altında pedofiliye sıcak bakan siyasi parti sayısının da 35’den az olmadığı söylenir. Hâsılı pedofili yandaşlığı, şu ya da bu “entelektüel” gerekçeyle destekleyen bireysel aktivistlerle ulusal sınırları zorlayan bir akım hüviyetine ulaşmış durumda.

…Mesela, “Yaşanabilir Hollanda” partisinin müteveffa başkanı, 1948 doğumlu Profesör Pim Fortuyn. Groningen Üniversitesinde Maksist sosyoloji hocası, Rotterdam Erasmus Üniversitesi profesörü Fortuyn, kuruluş nedeninin “Hollanda’nın sosyokültürel olarak liberal değerlerini ‘geri’ İslâm kültüründen korumak” olduğunu açıklayan Yaşanabilir Hollanda partisinin başkanlığını üstlenmekte sakınca görmemişti. 2002 seçimlerini kazanması durumunda Müslüman göçmenlerin ülkeye girmelerini engelleyeceğine söz verdi, çünkü “modernleşme sürecinden hiçbir zaman geçmemiş olan Müslümanlar, demokrasinin ve kadınların, geylerin, lezbiyenlerin ve azınlıkların haklarını kabul etmezler”di. İslâm’dan nefret ediyor değildi ama “achterlijk” bir kültür olduğunu düşünmekteydi. Achterlijk sözcüğü, aptal, moron gibi zihinsel engel çağrıştıran hakaretamiz bir sözcük. Yandaşları tarafından bile ırkçılıkla suçlanınca partisinden ayrıldı, tuttu LPF’yi (Lijst Pim Fortuyn) kurdu. Ömrü 2002 seçim sonuçlarını görmeye vefa etmedi ama kendi adıyla anılan söylemi “Fortuynizm” olağanüstü popüleriteye mazhar oldu. Diğer sağ partiler tarafından da benimsendi. LPF, seçimlerde Hollanda’nın ikinci büyük partisi olma başarısını elde etti. Seçimden hemen önce “çevre ve hayvan hakları aktivisti” bir Hollandalı tarafından, katilin kendi ifadesiyle “Müslümanları ‘günah keçisi’ olarak kullananlara gözdağı vermek için” öldürüldü.

THEO VAN GOGH CİNAYETİ NEYDİ?

Theo Van Gogh’u Fortuyn suikastından iki yıl kadar sonra, 2004’te, Fas kökenli Hollanda vatandaşı Muhammed Buyeri öldürdü. Resmi açıklama, yönetmenin “Teslimiyet” adlı filminin bir sahnesinde Kur’ân ayetlerinin çıplak bir kadının sırtına yazılmış olması nedeniyle öldürüldüğü şeklindedir. İşin aslının öyle olmadığı, Theo Van Gogh’un “Faslı ergenlerden harem kurmuş” müptezel bir adam olduğu, son kurbanlarından birisinin kendisini terk etmesi üzerine bu filmi çekerek Müslümanlardan intikam almaya kalktığı söylenir. Özellikle de Faslı Müslümanlardan aşağılık küfürlerle bahsettiği bilinir. Muhammed Buyeri müebbet hapse mahkûm edildi. Oysa Fortuyn’un katili 18 yıl yemişti.

Şimdi, Fortuyn’un partisinin adına dikkat isterim: “Yaşanabilir Hollanda”. ‘Yaşanabilirlik’ten kasıt, ahlâkî, geleneksel, dinî… sayın artık, her türlü ‘vesayet’ten kurtulmuşluktu. Pim Fortuyn’un alenen eşcinsel ve Katolik olduğu hususunda ısrarcı bir adam olduğunu düşünün. Eşcinsellik malûm Kutsal Kitap’ta ölümcül günah sayılır, bu bakımdan hem dini bütün bir Katolik, hem de eşcinsel olunmaz. Fortuyn tercihleri doğrultusunda yaşamasına elveren Hollanda ile gurur duyduğunu söyler. Gelin görün, ülkesinde istediği gibi yaşamasını önleyen korkutucu bir gelişme vardır: İslâm. Korkutucu bir gelişmedir, “çünkü Müslümanlar, kendilerini insanca koruyamayacak kadar yüksek standartlara ve değerlere sahiptirler.” İnsanın kendisini “insanca” korumasından murat, bireyin esenliğinin ilkeler, değerler ya da ilâhî yasaklar tarafından değil, başta kendisi olmak üzere, diğer faniler tarafından korunduğu durumdur. Oysa İslâm’da öyle bir düzenleme söz konusu olamaz, korursa Allah korur.

#​Avrupa
#Christendom
#Pim Fortuyn
3 yıl önce
Fortuynizm-1
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler