|
Şımarık/ Şükürsüz
Çarşamba günü Hollanda Parlamentosu'nda konuşan aşırı sağ parti başkanı Wilders, hükümeti eleştirirken bir mailden yola çıkarak Suriyeli mültecilere ilişkin “şımarıklık/ şükürsüzlük/ nankörlük” anlamına gelen “ondankbaar” kelimesini kullanıyordu. Bu ve benzeri yaklaşımlara sahip, Müslümanların anne karnından başlayarak tehlike ürettiği yönündeki söylemin sahibi Wilders, mülteci karşıtlığıyla oy oranını giderek artırıyor.

Aynı gün Wilders'in konuşmasına karşı çıkan Yeşil Sol Partisinden Jesse Klaver ise bireysel örneklerden yola çıkarak genelleme yapmanın haksızlık olduğunu söylerken tam tersi örnekleri veriyor, mülteci kamplarına yapılan saldırılardan ve duvarlara çizilen haçlardan söz ediyordu.

Tüm Avrupa'yla birlikte Hollanda da büyük bir tartışmanın içinde. Suriyeli mülteci sayısına ilişkin konuşulan rakamlar ise bölgelerde binleri, tüm ülkede on bini bile bulmuyor. Hollanda'ya alınacak mülteci sayısı sadece 7242. Ne iki fazlası ne de eksiği. Bu rakam uzun tartışmalar sonucu belirlenmiş.

Televizyon programlarında hep bu konuşuluyor. Bir katılımcı, Suriyeli mültecilere karşı olma sebebini “Çok doğurgan olmaları, hızlı çoğalmaları” diye açıklarken onlara ilişkin istihdam tartışmaları yapılıyor. Onlar adına konuşan kimse ise yok. İslam toplumu yardımlarıyla destek verse de kontrol yine Hollanda yerel yönetimlerinde. Her şey planlı, programlı. Gelenler mesleklerine göre alınıyor, geçici kamplardan sonra evlere yerleştiriliyorlar. Dil eğitimi, işsizlik yardımı, özel yardım koçlarıyla bir sosyal programın parçası haline geliyorlar. Tüm bunlar giderek ekonomik sebeplerle sosyal yardımlardan daha az pay alan Avrupa halklarının tepkisini çekiyor, yeni bir tartışmayı ateşliyor. Azınlıklarla çatışma, göçle kurulan ve mültecilere alışkın bir ülke olan Hollanda'da bile canlı tartışmalara dönüşüyor. Diğer taraftan Suriyeli mültecilere yardım etmek isteyen İslam toplumu ile onlar arasında mesafe konulmaya çalışılması dikkat çekiyor. Halk, Suriyeli mültecileri “kriz” olarak görürken yetkililer her şeyin kontrol altında olduğunu düşünüyor. Suriyeli mülteciler arasında asker kaçakları ve gerçek mağdur olmayanlar da var. Ellerinde akıllı telefonlar, iyi giyimli, eğitimli, hayat standartları ve beklentileri yüksek Müslüman mülteciler Avrupa içinde yeni bir kategori ortaya çıkartıyor.

Finlandiya›da yerleştirildikleri köyü sıkıcı ve soğuk bulup İsveç'e geçen mülteciler, Avrupa değerleri, insan haklarına bakış gibi birçok alanı yeniden tartışmaya açıyor. Mülteci kamplarında hemen her gün bir olay çıkarken, sakin ve sessiz Avrupa'nın tedirginliği büyüyor. Havalar giderek soğuyor, sorunlar artıyor. Mülteci krizi Avrupa siyasetini bir yandan değiştirirken diğer yandan yeni çelişkiler doğuruyor. Almanya'da da sağ bir parti iktidarda ancak onlar, Hollanda'nın aksine mültecileri destekliyor. Diğer taraftan Almanya, mültecilerin sorun değil potansiyel olduğunu halkı ikna etmeye, Avrupa değerlerine sahip çıkmaya çalışıyor. Siyaset, mültecilere karşı halkın direncini kırmaya, toplumun önyargılarını yumuşatmaya çalışıyor.

Dün Türkiye ile yapılan anlaşma, kamuoyunun tepkisine rağmen Merkel'in Türkiye ziyareti, bu değişimin en önemli göstergeleri arasında yer alıyor.

Avrupa siyaset belirleyicileri Türkiye ile uzlaşmayı kendi konforlarını sürdürebilmek adına tercih ediyor.

Avrupa'daki mülteci krizi üzerine ve yaşanılan değişim üzerine yaptığım görüşmeleri uzun bir yazı dizisinde vermeye çalışacağım. Şimdilik kısa notlar bunlar.

KÖLN'DEN SEÇİM GÖZLEMLERİ

Bu arada yolum Köln'deki Ak Parti Seçim Koordinasyon Merkezi'ne düştü. Yine kadınlar çok aktif. Avrupa mülteci kriziyle uğraşırken Türkiye seçimleri biraz gündemden düşmüş. Yine de burada aktif çalışan iki parti var; Ak Parti ve HDP. Ak Parti'nin bu seçimlerde ilk defa, Avrupa'da yaşayan gençlere yönelik bir beyanname hazırlaması buradaki Türk toplumu tarafından çok olumlu bir adım olarak algılanmış durumda.

ARAP BAHARINA İKİNCİ NOBEL

Nobel Komitesi, 2015 Barış Ödülünü Tunus'ta çoğulcu demokrasiyi inşa etmede, karar mekanizmasına olan katkılarından dolayı Milli Diyalog Dörtlüsü'ne verdi.

Nobel Ödülü, Arap Baharında çok ihtiyaç duyulan bu hareketi mükâfatlandırıyor. Aslında bu ödül Arap baharının 2011'de Tevekkül Karman'dan sonra aldığı ikinci Nobel. Tunus Milli Diyalog Dörtlüsü, Arap baharına yerli dinamikleri koruyarak sahip çıkışlarıyla Nobel ödülünü aldı. Nobel Komitesine göre bu sivil diyalog dörtlüsü farklı siyasi grupları ve aktörleri birleştirmeyi başardı. 2011'de Bin Ali'nin düşüşünde içlerindeki birlik ruhunu korudu. Mısır, Irak, Lübnan, Yemen ve Suriye'de de örnek bir potansiyel sergiledi. Bu komitenin milli uzlaşma, çoğulcu demokrasiyi koruyan tavrı Nobel'le ödüllendirildi. Nobel Komitesi'nin düşünceleri bunlar. Tunus'un yerlileri konuyla ilgi ne düşünüyor bilmiyorum.
#Milli Diyalog Dörtlüsü
#Nobel Komitesi
#Merkel
#Hollanda Parlamentosu
8 yıl önce
default-profile-img
Şımarık/ Şükürsüz
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..