|
İnsanlık sınavı…

Üzüntümüz büyük. Tekrarı olmasın duası dışında elimizden bir şey gelmiyor. Ölen Türk askeri… Ne vuranı ne vurduranı ne de göz yumanı gözümüz görmez!

***

Avrupa, Türkiye’nin yaşadıklarına değil Türkiye’nin mülteciler için duvar olmaya devam etmesine odaklanıyor. Aylardır İdlib konusunda duyarsız kalan AB medyasında şu anda da gündem mülteciler. Serakib’de askerimize yönelik saldırılara, 33 askerin şehit edilmesine, İdlib’de yaşam savaşı veren 1.5 milyon insana duyarsız kalan Batı medyası an itibarıyla sınırlarına yığılan mültecilere odaklanmış durumda. Refahını tehdit edecek sızmalara karşı alarma geçmiş… Tıpkı yahudi soykırımı esnasındaki gibi… Soykırım esnasında kaçan yahudilere kapılarını kapatan Avrupa’yı uyaranlardan birisi de Pro Asyl’ün Avrupa sorumlusu olan Karl Kopp. Kopp Avrupa’yı İdlib konusunda harekete geçmeye çağırıyor ve soruyor: “
İkinci Dünya Savaşı sonrasında geliştirilen uluslararası mülteciler hukukunu Yahudi Soykırımı’na benzer felâketlerin yaşanmaması için benimsemedik mi? ‘Bir daha asla!’ demedik mi? Uluslararası toplum, uluslararası hukuku neden uygulamıyor? Türkiye İdlib’deki sivillere sınırını açmalı, oluşturulacak koridordan tahliyeye başlanmalı. Bunun için de Avrupa, Erdoğan’a mültecilerin bir bölümünü alacağını taahhüt etmek zorunda. İdlib’deki sivilleri kurtaramazsak, çocuklarımızın ölümüne seyirci kalmış, değerlerimize ihanet etmiş olacağız. Tarih sadece Putin ve Esad’ı yargılayamacak. Tarih yardım elini uzatmayanları, uluslararası hukukun gereğini yapmayanları da yargılayacak.
” Şimdi tarih, Yahudi soykırımının ardından Arupa’ya bir ikinci bir insanlık sınavı sunuyor…
“YA ÜLKEMDEKİ SAVAŞI BİTİRİN YA SINIRLARI AÇIN…”

2015-2016 yıllarında mültecilerin Avrupa yolculuğunu izlemiştim. Başlıktaki sözler gencecik bir kıza; Yunanistan ve Makedonya arasındaki bölgede sıkışan 10 bin kişiden birisi olan Halepli Teslime’ye ait…

Bu süreçte hem sınırlarda bulundum hem de Avrupa’ya defalarca gidip gelip mültecilerle konuştum. Yunanistan, Makedonya, Hollanda, Almanya, Danimarka’da yaptığım çekimleri aktardığım ‘Mülteci Parfümü’ isimli kitapta yer alan görüşler bu meselenin Avrupa için bir basamak olduğunu ve sistem krizini tetiklediğini gösteriyordu... Şu an gelinen noktada bu sistem krizi bir insanlık krizine dönüşmüş durumda ve bir Batı efsanesi daha bitiyor. Bu biterken bölgeye ilişkin savundukları tek tarafın, Kürt devletini kurmak için harekete geçenler olduğu görülüyor. 2015 yılı eylül ayında mültecilerin göçünü çalışmaya başladığımda belgesele “
Avrupa’nın Mültecilerle İmtihanı’’
ismini vermiştim. Bugün tablo
“Avrupa’nın insanlıkla imtihanı”
haline geldi.
AVRUPA SIĞINMA SİSTEMİ

Avrupa Birliği 2000 yılı Aralık ayında AB Temel Haklar Şartı’nı 2009 yılında tüm üye ülkeler için bağlayıcı şart olarak kabul etti. AB Temel Haklar Şartı’nın 18. maddesine göre, sığınma şarta bağlı bir haktır: “Sığınma hakkı Cenevre Sözleşmesi kurallarına göre ve Avrupa Birliği Antlaşması ve Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma hükümlerine uygun şekilde garanti edilecektir.” Şart’ın 19. maddesi, bir kişinin haklı nedenlerle zulüm görme korkusu duyduğu veya işkence ya da insanlık dışı ya da aşağılayıcı muameleye veya cezaya maruz kalmasının ciddi ihtimal dahilinde bulunduğu bir yere geri gönderilmesini yasaklamaktadır.

2009 Aralık ayında yürürlüğe giren Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın tüm üye ülkeler için bağlayıcı hale gelmesine rağmen üye ülkelerden bunun tersi uygulamalar gündeme geldi. Aradan geçen dönemde pek çok ülke parlementosu AB Temel Şartı’nın hilâfına mütecilere yönelik özel kararlar aldı. Danimarka, Avusturya, İsviçre bu uygulamalarda başı çekti. Danimarka “Getto Planı”nı 2018’de parlamentoya onaylatarak; getto bölgelerinde işlenen suçlar için mahkemelerde normal bölgelerde işlenen bir suçun cezasının iki mislinin verilmesini karara bağladı. Göçmen karşıtı ajandasının AB genelinde yaygınlaşması için adımlar atan Danimarka, Fransa, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerin ardından kamusal alanda çarşaf giymeyi ya da yüzü kapatmayı yasakladı.
Mücevher Kanunu” ile sığınmacıların ellerinde para ve kıymetli eşyalara el kondu.
Lindholm Tecrit Adası’’ yine Danimarka’nın uygulamaya soktuğu projelerden birisiydi...
...Yunanistan’da kırmızı alarm verildi
  • Son günlerde mülteciler nedeniyle yoğun gösterilere sahne olan Yunanistan’da dün
    kırmızı alarm
    verildi. Uzun süredir Midilli’de yer alan,
    dünyadaki en kötü koşullardaki kamplardan birisi
    olarak kabul edilen
    Moria
    Kamp
    ı üzerine tartışmalar sürüyordu. Yunan hükümeti buraya başka yardım kuruluşlarının gelmesine de izin vermiyordu. Moria Kampı yakınlarında mülteciler için bir yardım merkezi kuran Eric Kempson, hükümetten gelen baskılarla geçen yıl bu merkezi kapatmak zorunda kalmıştı. Kempson, BM dâhil, adaya gelip giden Avrupalı yetkililerin hiçbirisinin mültecileri umursamadığına inanıyordu:
    “Eskiden Avrupa, insancıl bir yerdi, haysiyetin, saygının var olduğu bir yerdi. Ancak burada gördüklerim bunun çok uzağında. Daha önce Bangladeş’te, Afrika’da kamplarda çalışmış insanlar geliyor, onları Moria Kampı’na götürdüğümde, daha önce böyle kötü koşullar görmediklerini söylüyorlar….”
#Yunanistan
#Avrupa
#Sığınmacı
#Sınır
4 yıl önce
İnsanlık sınavı…
Hadislerde ve fıkıhta kürtaj
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir