|
İslam"da kadın 2013

Bu başlık versiyonları kendimizi bildik bileli ya da aklımızın başına geldiği günden itibaren yaptığımız bitmeyen ve bitmeyecek tartışmalardır. Bu konudaki fikir ayrılıklarımız bir türlü telafi olmaz, uzlaşmaz çelişkilerimiz süner durur.

2001 yılında Hidayet Tuksal ile katıldığımız bir İskele Sancak programı vardı. Hidayet"in otururken ayak ayak üstüne atması sebebi ile (ben de arkada oturduğum için görmemişler) gelen tepkiler içeriğin önüne geçmişti. O zamanlar Dücane Cündioğlu geleneksel kadın bakışını savunan fikirleri ile (şimdiki fikirlerini bilmiyorum) bu tartışmayı alevlendiren unsurlardan birisi olmuştu. Reçel, turşu yapmayı bilmeyen zamane kadınları hemi de ayak ayak üstüne atarak hem "İslam/kadın/hak" diyorlar gibi bir retorik üzerinden yürüyen bu tartışmaya ilişkin gazete köşelerinde yayınlanan İslamcı yazarlarımızın hakaret lafızlarını yazamayacağım! Ey Müslüman Kadın! Sen bizim tanımladığımız yerde durmak zorundasın diyen abiler amcalar kardeşler hep oldu ve hep olacak...

Bu camiada gelenek dışı, erkek egemen bakış karşıtı dini fikirleri ilk seslendiren kadınlar olarak bu hakikat konusunda fazlasıyla idrak sahibiyizdir. (Özellikle bunu söylüyorum zira bizden sonraki kuşak böyle bir tartışmaya girmeyi biraz banal ve basit (!)buluyor. Bu tartışmaların onların önünü açtığı gerçeğini ise hatırlamak dahi istemiyorlar.)

Bu tartışmalarda; en liberal yaşantısı olan erkeğin bile erkek lehine dini söylemi savunduğuna dair her meclis ve ortamda şahitliğimiz vardır.

Bu idrake rağmen eskisi kadar tahammüllü olamadığımızı geçen hafta tv ekranlarında bu başlıktaki tartışmayı izlerken gördüm.

Bu arada bazılarının "babam, anam, dedem hocaydı" söylemi üzerinden yürüttüğü cahilane argümanları kale dahi almadığımı söylemek isterim. Bu itirazların birçoğu cevap dahi vermeyi gerektirmeyecek düzeyde akıl ve bilgi noksanı. Ancak İslami kesimin de konuya ilişkin değerlendirmeleri de hep aynı fasit çemberde dönüp duruyor. Habertürk ekranlarında Ali Rıza Demircan, Caner Taslaman ve Hidayet Tuksal"ın katıldığı tartışma programı tam olarak bu fasit dairenin korunmak istendiğinin altını çiziyordu.

BİR KADINA HADDİNİ BİLDİRMEK...

Ali Rıza Hoca monolog tipi programlara uygun bir konuşmacı olsa da fikirlerinin içeriği itibarı ile aslında kadınlardan yana duran birisidir. Ancak bu sefer doktorası olan bir ilahiyatçı ve bir felsefe doçenti ile yan yana gelince monolog tarzını sürdüremedi ve adeta çileden çıktı. "Siz susun da ben konuşayım, siz ne bilirsiniz ki" diyen birisi konumuna düştü. Programda sözlerinin ötesinde bu tavrının neden olduğu diyaloglar ile izleyicilerin, konuşmacıların ve dahi kendisinin de sinirini zıplattı.

Böyle bir ortamda yayın esnasında çalan telefonu açmakla kalmadı, telefondaki "bu kadına haddini bildirin" diyen sesi hepimize duyurdu.

Ali Rıza Demircan"ı hem sayar hem de yaşına hürmet ederiz. Ancak farklı bakışlara daha tahammüllü olmasını beklerdik. Hoca"dan beklentimiz bu telefona gereken cevabı vermesiydi. Ancak bizi yanılttı. Erkek egemen geleneğin erkek anlatıcı zinciri bozulsun istemedi. Ecevit"in Merve Kavakçı"yı TBMM çatısı altından kovarken söylediği söz ile bir kadın ilahiyatçıyı ekranlarda dışlayan söz; aynı erkek söyleminin birbirini tamamlayan mütemmim cüzü olmanın ötesine geçemedi.

Ve gördük ki iki tarafta da bir arpa boyu dahi mesafe kat edememişiz.

HAKKINI HELAL EDİYOR...

Hidayet"in her fikrine katılmam, kendimi feminist olarak da tanımlamam. Ancak farklı bakış açılarına saygısı, sağlam bilgisi, dünyada da saygı gören sivil toplumcu yanının yanı sıra samimi bir dindar olmasına hem saygı gösterir hem de büyük önem veririm. Onunki başörtüsü modelleri üzerinden bir dindarlık değildir. Ekranlardaki imajının aksine aslında kavga insanı da değildir. Bunları niye yazıyorum. Dün "Buluşan Kadınlar" platformunda ondan bir mail aldık. O"nu sizinle paylaşıyor ve Hidayet"in ekranda Hoca"ya helal etmediği hakkını helal ettiğini buradan duyuruyorum.

"Ben de programı bu akşam başından sonuna seyrettim ve aslında Ali Rıza Demircan Hoca"nın durumuna gerçekten üzüldüm. "Hakkımı helal etmiyorum" dediğim için de kendime kızdım. Hocanın ilmi var ve geleneksel yorumların çoğuna karşı çıkıyor zaten. Fakat ilahiyatçılara karşı fazlasıyla küçümseyici bir tutumu var. Aslında bunu kafaya takmasa, gerçekten pek çok ilahiyatçıdan çok daha sağlam bilgilere sahip. Fakat dini koruma gayreti, açılımı bir sınırda tutma gayreti hocayı galeyana getirmeye yetiyor. Bu galeyan içinde maksadını aşan sözler sarf ediyor. Tanıyanlar varsa iletsinler, bana hakkı geçtiyse helal ettim."

NOT

Türkiye"de yeni ve etik gazetecilik anlayışının gelişmesine dair umudumuz bitmiyor. Hafta başında Yeni Türkiye gazetesinin şaşırtıcı başlığına bu nedenle itiraz ettim. Bu Parti"nin kurucularından birisiydim ve on üç kadından altısının Ak Parti kurucusu olmasına ben vesile olmuş ve onların bu sebeple birçok taarruza maruz kalmalarına şahit olmuştum. İtirazım hiç bir şekilde şahsi değildir. Ak Parti"nin ve kadın kurucuların kelime oyunları ile zan altında bırakılmasına karşı bir duruştur. Gerisi laf-ü güzaftır. Bir yol kazası olduğunu düşündüğüm bu olay umarım ki etik ve dil meselesinde daha çok özene sebep olur.

11 yıl önce
İslam"da kadın 2013
Albaraka Yayınları’nın, düşünce ve kültür hayatımıza yaptığı öncü katkı…
2023 yılında statüye göre ödenen ölüm yardımı 2.054 ila 49.440 TL arasında olacak
Nükleer santral meselesi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek