|
Katar’dan değişim çağrısı…
Çatışma ve Değişim Doha'da yapılan Al Jazeere Forum'un konu başlığıydı. Doğrusu Al Jazeere Türkiye ekibi tarafından Türkiye oturumuna davet edilmiş olmasam bu forum ilgimi çekmezdi ve katılamazdım. Çünkü böylesi toplantıların ne başlıktaki kavramları tartışmaya ne de özgün fikirlerin ortaya çıkmasına imkan vermediğini yıllar içinde deneyimlemiş birisiyim. Ayrıca Al Jazeere de bölgede yerli bir mekanizma olmanın ötesinde batı medya yönetim anlayışını taşıyarak bir yapı oluşturdu. Üst yöneticilerin kimliğinin projeye etkisi ise belki de ayrıca konuşulması gereken bir bahis. Bu nedenle Arap dünyasına ait “özgür düşünce platformu” olma iddiasına da farklı yerlerden bakılabilir. Her ne olursa olsun paranın gücü fikrin gücünü satın alamıyor. Bir kez daha gördüm ki İslam dünyasında özgün fikir adamlarına ihtiyaç var. Tercüme fikir ve kavramlar ne yol gösterici olabiliyor ne de çatışmaları önleyebiliyor. Ancak bu noktada umutsuz olduğumu Türkiye tecrübesini de katarak söylemek isterim.


Toplantıya ilişkin kısa notlarım şöyle:

Doha'da yeni bir söz söylenmedi. Ancak Forum, dünyanın her yerinden çağırdığı konuklarla, İslam dünyasının siyasetçilerinin, fikir adamlarının, Yemen başta olmak üzere çatışma bölgelerine yoğunlaşmasını sağladı. Eğer, içeriğe ilişkin derinlik beklentimiz yoksa, otoriteryenizm, halk devrimi, ordunun rolü gibi kavramların Arap dünyasında konuşulmasını bir başarı olarak görebiliriz.

Toplantının en güzel konuşmalarından birisini Al Jazeere eski direktörü Waddah Khanfar yaptı.

Khanfar; Arap dünyasında demokrasinin geleceğini, ekonomi odaklı siyasetin yanında özgürlük meselesinin de öncelikli konu haline getirilmesiyle ilişkilendirdi. Bunu yaparken de isyan etmenin gerekli olmadığını, özgürlükler için, onurlu bir yaşam için isyan etmeden mücadele edilebileceğini söyledi. Konuşmasında öne çıkan yerlerden birisi de İran'ın bölgedeki çatışmaları tetikleyici etkisine karşı yaptığı uyarıydı.

“Sünni, Şii, Arap, Kürt, Türk bölgedeki tüm halklar, gelecek nesiller için ve dünya çapında değişim ruhunu oluşturmak için mücadele etmelidir.” sözleri aslında Forum'un ana fikri gibiydi. Ancak dünya çapında değişim ruhunu, Arap dünyasından geliştirmek fikri belli ki batı tarafından da Katar eksenli olmak üzere destekleniyor.

Toplantıda dikkatimi çeken diğer bir nokta Arap dünyasından gelen konuşmacıların, Yemenli kadın aktivist Tevekkül Karman dışında Arap baharına olumlu bir yaklaşım sergilememesiydi. Tunus örneği bu noktada nispeten olumlu yorumlarla anıldı. Arap konuşmacılarda, Arap baharına yönelik eleştiriler dikkatimi çekti. Arap baharını, ülkeleri istikrarsızlaştırmak için gençlerin kullanıldığı bir platform olarak yorumlayanlardan birisi de Kuveyt Parlamentosu'ndan Rola Daşti'ydi. “Dini ya da özgürlük sloganları aç insanları beslemiyor. Değişim için slogan değil eğitim gerekli.” diyordu. Hatta Al Jazeere'nin Arap baharı döneminde oluşturduğu etkiye ve yaptığı yayınlara tepkilerin olduğu kuliste konuşuluyordu. Bu yayınların Al Jazeere'ye güç kaybettirdiği de dile getiriliyordu.


Batılı medya temsilcileri ve konuşmacılar ise genellikle tam tersi yönde fikir belirttiler. Middle East Eye editörü David Hearst, Arap baharı denilen hareketlerin, ön devrimler olarak öneminin altını çizen batılı gazetecilerden birisiydi. Hearst, Arap devrimlerinin, Fransız devrimi ya da Sovyet devrimi gibi devrimlerin süreçlerine benzediğini, hatta 1848'de Avrupa'nın çeşitli yerlerinde başlayan devrimlerle benzerlikler taşıdığına dikkat çekti. Arap halkının kendi devrim modelini çıkarması gerektiğini söyledi. Forum'da batılı ve Arap konuşmacıların odak noktaları çok farklıydı.

Sosyal medya, oturumun öne çıkan başlıkları arasındaydı. Dünya medyası konvansiyonel olandan dijitale ve sosyal medyaya dönerken Al Jazeere'de de bu değişim görülüyor. Medya içerikleri ve formatlar artık televizyon eksenli değil sosyal medya eksenli üretilecek. Konvansiyonel medyanın etkili olduğu alanlar giderek daralıyor.

Türkiye, Al Jazeere Forum'da ağırlıklı ve ilgi gören bir başlık değildi.

Al Jazeere'nin Türkiye'de 4 yıl süren bir yatırımın ardından televizyon projesini bitirme kararı da ayrıca kulislerde tartışılan konular arasındaydı.

Biraz da sosyal gözlemlerim...

Doha'ya 2005'ten bu yana 5. defa gidiyorum. Nüfus, toplamda 300 bin Katarlı, gerisi yoksul ülkelerden gelen göçmenler olmak üzere 2.5 milyona ulaşmış durumda. Bunların 400 bini de Nepalli imiş.

Katar markası her yerde lüks bir yaşamın tüm unsurların taşıyacak şekilde dizayn ediliyor. Bilimkurgu filmlerindeki yapay şehirleri hatırlatıyor.

Arapçadan çok İngilizce konuşuluyor.

Katarlı kadınlar hep bakımlıydı, ancak bu sefer durum gerçekten abartılmış durumda.

Katarlıların parası tüm dünyayı çekiyor. Üretim gücü olan tüm dünya milletleri orada ve bu paradan pay kapmaya çalışıyorlar. Ancak iyi yetişmiş bir yönetim kadrosu var. İstismara karşı çok duyarlılar, kendilerini kullanmak isteyenlere de asla geçit vermiyorlar. Dürüstlük, Katarlılar için önemli.

Türk olduğumuzu öğrenen bir hanım dizilerdeki mafya konularını sordu. “Bunlar gerçek mi? Sahiden Türkiye'de bunlar oluyor mu?”... Türk dizilerini Amerikan dizileriyle kıyaslıyorlar; “Türk dizileri yavaş ilerliyor Amerikan dizileri hızlı.”

Katarlıların Türkiye'ye girişteki vize meselesi Türkiye'ye gelme kararlarını etkileyen noktalardan birisi. Katar'a girişte havaalanında vize hızlıca alınırken, Türkiye'de bu süreçler çok uzuyor. 300 bin Katarlının yaşadığı bir ülkeye mütekabiliyet prensibine ihtiyaç olmadan vize muafiyeti sağlamak zor olmasa gerek.

Diğer taraftan Türkiye'ye dair güven oluşturmak da gerekiyor. Taksicisinden lokantasına ortaya çıkan istismarlar konuşuluyor. Al Jazeere yöneticilerinden birine, Aksaray'da bir kebapçı önünde yapılan bıçaklı saldırı orada büyük yankı bulmuş.

Katar'da bu yıl Türkiye yılı. Türkiye'yi orada tanıtmak için herkesin birbirini tanıdığı, biz bize yapılan etkinliklerin dışına çıkmakta fayda var.
#Al Jazeere Forum
#Sünni
#Şii
#Arap
#Kürt
#Türk
9 лет назад
Katar’dan değişim çağrısı…
Yeşil pasaport almak kurumdan kuruma ve memurdan memura değişiyor
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir