|
Lâl Mescidi

Lâl Mescidi''nde şeriat ilanınını akabinde yaşanan kuşatma ve çatışmalar dünya basınının dikkatini Pakistan''a yöneltti. Pakistan bizim yakından tanıdığımızı zannettiğimiz gerçekte ise hiç bilmediğimiz bir ülke. Bunu Pakistan''a adım atar atmaz fark ediyorsunuz. İslam alimleri İkbal ve Mevdudi, Ankara benzeri kurulmuş başkent İslamabad, Atatürk''ün adının verildiği caddeler, Türk mimarı Vedat Dalokay''ın yaptığı cami ilk etapta ne kadar benziyoruz duygusu uyandırsa da Pakistan kültürel olarak çok yabancısı olduğumuz bir ülke. Aynı zamanda da tüm dünya Müslümanlarını kuşatan toptancı imajların en kolay dizayn edilebildiği bir ülke.

Pakistan ve Hindistan''ı kapsayan bölgeyi üç yüz yılı aşkın bir süre yöneten İngilizler bölge siyasetine de insanların ruhlarına da izlerini derin bırakmışlar. İkinci dünya savaşı sonrası kıtadan çekilirken kabileler arasında çatışmayı sürekli kılacak şekilde sınırları büyük büyük bir maharetle çizmişler. Yine de bölgede yoğun görülen Amerikan düşmanlığına karşın İngiliz düşmanlığı yok.

Pakistan''ın eski adalet bakanlarından Sehida Camil Pakistan devletini kuruluşunu ve bugünlere gelinen süreci şöyle anlatıyor. "Pakistan''ın kurucuları,benim dedem de dahil Pakistan hakkında konuştuğumuzda müslümanların ayrımcılığa uğramadan yaşayabileceği bir devletten bahsediyorduk, kastı, sınıfı, rengi fark etmeksizin. Çünkü Hint toplumunda Hindu kast sisteminde ayrımcılık gördük. Bu orada kültürün bir parçası ve çoğunluk buna saygı gösteriyor, eğer bu devam etseydi biz hayatta kalamazdık, 5. kast olurduk. Biz bu ayrımlardan uzak bir devlet kurmak istedik. Biz laikliğe inanıyorduk, laiklik kavramı bizim için kendi ülkemizde, devletimizde, bizim gibi inanmayanlara zarar vermeden hayatlarımızı istediğimiz gibi yaşamaktı.Zaman ilerledikçe özellikle de Cinnah''ın ölümünden sonra,insanlar bu anlayışı değiştirmeye başladılar. Bizim bu kavramlarımız daha çok İslam''ı içermeli dediler sonra da devlet neredeyse kökten dinci bir hal aldı. 11 Eylül''den sonra, General Müşerref fırsatı elde ettiğinde tamamen değişiklik getirdi ve önce Pakistan dedi."

Camil''in sözleri Pakistan''da ki siyaset çizgisi hakkında genel bir bilgi verse de Pakistan''da yaşananları anlamak için farklı faktörleri de bilmek gerekiyor.

Orada da laikler–islamcılar çatışması var. Ama bu iki unsur da bizim anladığımızdan çok farklı özelliklere ve fikirlere sahip.Yukarıdaki satırların sahibi olan Sehida Camil laikler safında çarpışan birisi ama ülkesinin İslam yasalarına göre yönetilmesine karşı çıkmıyor,şaşırtıcı bir şekilde çok eşililik vb gibi konuları savunabiliyor.

Pakistan devletinin kuruluşunda İslam ve İslam alimlerinden Mevdudi''nin fikirleri çok etkili olmuş.Yani devletin resmi politikası içinde İslam önemli bir faktör. Aslında devlet şeriat yasalarına göre yönetiliyor. Bugünkü yönetimin mücadelesi ise bu yasalar içindeki katı geleneklere dayanan,baskıcı,özelikle kadınlar yönelik ayırımcılığı körükleyen olanları ayıklamak. Kavganın diğer sebebi ise Müşerref iktidarını medreselere getirdiği yeni kurulan eğitim kuruluna kayıt olma şartı. Sadece buraya kayıtlı medreselerin diplomaları kabul edilecek. Medreseler ise bunu kabul etmiyor ve diplomalarda eşitlik istiyorlar, hükümet de bunu reddediyor.

Pakistan''da hukuk sistemi de problemli alanlardan birisi. Yazılı hukuk kurallarının sayısı çok az. Özelikle sert,savaşçı mizaçlı insanların yaşadığı kuzey eyaletlerinde merkezi hükümetin fazla sözü geçmiyor. Ayrıca İngilizlerin kurduğu aşiret sistemi da hala korunuyor. Toprak ağaları devlet tarafından maaşa bağlanmış durumda. Pakistan''ın 600 civarındaki federal yasasından 44 tanesi bu bölgede geçerli. Bu eyaletlerde silah yaşamın doğal parçası. Kabilelerin kendi hukuk sistemlerini koruyan Jirga sistemi içinde alınan kuraların değişimi ise neredeyse mümkün değil. Bu feodal öncelikler ve yaklaşım bölgedeki İslam anlayışına da damgasını vuruyor.

Pakistan''da okuma yazma oranı çok düşük. İnsanlar hala kabile reislerine göre oy veriyorlar. Milletvekili Aasiya Azam ise 57 yıldır Pakistan''da demokrasinin yerleşmesinin ve anlaşılmasının önünde ki en büyük engelin bu olduğunu söylüyor. Pakistan''da ki legal sistem içindeki İslamcı partilerin bugünkü yaklaşımları geçirdikleri değişim ise başka bir yazının konusu.

Gördüklerimizi yorumlamak için de anlamak için önce tanımak gerekiyor. Ülkeler için de insanlar için de…

***

Hayat çizgimiz uzayınca insanların koltuklarla birlikte nasıl değiştiğine şahit olma sayımız da artıyor. Ve sanki bu durumun hiç istisnası olmazmış duygusuna kapılıyor insan çoğu zaman. Bu istisnalardan birisi Başbakanlık Eski Müsteşarı Ömer Dinçer. Devletin en tepesinden sokaklardaki seçim çalışmalarına uzanan süreçte mütevazi ve içten duruşu ile sokakların dilini çok çabuk yakaladı. Pek çok kişinin yaptığı gibi "ben" sözüne odaklanmayan konuşmaları ile halkın menfaatine yapılanları ve yapılması gerekenleri anlatma fırsatını her koşulda değerlendiriyor. Hakkındaki iftiraların bir çoğuna bulunduğu makamı korumak adına sessiz kalmıştı,bugün bunları kendi adına kurduğu sitede cevaplıyor(www.omerdincer.com). Türkiye''de köklü değişimlere imza atmış, yönetim anlayışının şeffaf ve daha demokratik bir çizgiye gelmesine katkı sağlamış birisi olarak Dinçer''in sitesi ziyaret edilmeye değer.

Eğer önyargılarınızın tutsağı değilseniz!

17 yıl önce
Lâl Mescidi
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak