|
Paradigmalar değişebilir

AK Parti kurulduğu günden bu yana yapılan MKYK toplantılarında aldığım notlara bakıyorum. On iki yıllık süreç içinde yapılan her toplantıda Güneydoğu meselesi, Kürt realitesi, çözüm ve öneriler üzerine bol bol tartışma notu kaydetmişim. Bu tartışmalarda ton bazen milliyetçi, bazen liberal, bazen devletçi, bazen de özgürlükçü olsa da konu hep gündemde olmuş.

Çoğu zaman keskin diyaloglar yaşansa da parti toplantılarında bu konunun konuşulmaya devam etmesi hep umut kaynağımız oldu. İtiraf edeyim ki; ''olmayacak, bu ülkeye barış gelemeyecek'' dediğimiz zamanlar da çok oldu. ''Her şey yolunda efendim, küçük bir terör sorunu bunlar'' diyen seslere karşı ''Ak parti iktidarında yapılanların kalıcı olup olmaması barış sürecinin iyi götürülmesine bağlı'' diyenler ya da ''iktidar önemli değil, bu meseleyi çözmek ülkeye borcumuzdur'' diyen seslerin varlığı içimizdeki umudu hep besledi. Kürt realitesine devletin gözlüğü ile bakmayı bırakmak kolay değildi. Olmadı da nitekim. Bu gözlüğün değişmesinde bu realiteyi bize anlatmayı başaran isimlerin payının büyük olduğunu düşünüyorum. Eski milletvekilleri Dengir Fırat ve İhsan Arslan bu isimlerin başında gelir. Onların gayretlerinin, mücadelelerinin canlı şahidi olarak bu iki isme teşekkürün bir vefa borcu olduğunu düşünüyorum.

Dün haberleri izlerken bu işin yükünü eşit oranda üstlenmiş iki tarafı da Başbakanımızın tanımı ile ihtiyatlı bir iyimserlik içinde anlamaya çalıştım. Dün şahit olduğumuz şey Türkiye Cumhuriyeti paradigmalarından birisinin, bir ideolojik yaklaşımın değişim işaretlerinin sonuçlarıydı. Bu sürecin devamı için paradigmanın -miş- gibi yapmadan gerçekten değişmesi gerekiyor. Bunun için kum saati çalışmaya başladı. Bu süreçteki tutum bu ülkenin geleceğini şekillendirecek.

Kum saatinin çalıştığı bu zamanlar bin susup bir konuşmanın, zamanıdır.

76 milyon nüfusu ile ortalama yaşı 29,5 olan bir ülkeyiz. 30 yıllık PKK mücadelesinde 8 bine yakını kamu görevlisi olmak üzere 40.000 şehit,70 bine yakın fiziksel yaralı, bilançoda öne çıkan rakamlar. PKK tarafında ise 22 binin üzerinde bilinen ölüm var. Ortalama ölüm yaşı 26. Örgüt üyelerinin %54''ü 14-25 yaş arasında. Dağa çıktıktan sonra ortalama yaşam süreleri ise 3-6 yıl arasında değişiyor.

Türkiye örgütün adını; 1984-521/1989-1969/1991-4445/1993-6956/1999 -3242/

2001-1415/2009-1603/2010-827 olayda duymuş. Bölge coğrafyasında yaşananlar sadece çatışmalar ve bombalamalarla sınırlı değil. Mayınlı bölgelerde hayatını kaybeden sivillerin yüzde 50''si 19 ve çoğunlukla 14 yaş altı.

Bunlar yerine yaşayan çocuklarımızı, onlara sunduğumuz geleceğin kalitesini konuştuğumuz bir Türkiye hayali ortak değerlerimiz ile çelişmiyor. Bu imkânsız bir düş değil. Coğrafyamızın geleceğini devletin ilahi kabul ettiği, insanı yok sayan paradigmalarla değil demokratik değerler ile birlikte şekillendirmek için daha uygun bir zaman var mı?

Uludere komisyonu raporunu açıkladı. Kasıt yok, hata var diyor rapor. Elbette insanlar gibi devletler de hata yapar. Tarih bu hatalarla dolu. Sonucu çok üzüntü verici ve acı olsa da hataları konuşmak zaaf ya da güçsüzlük değil, insani bir şeydir. Önemli olan hatayı kabul edip bir daha yapılmasını önleyecek kalıcı mekanizmalar oluşturabilmek. Vicdanlar ancak böyle teskin olabilir.

11 yıl önce
Paradigmalar değişebilir
İsimler lakaplar
Kültür ve Sanayileşme
DEM Parti ile DEM Partililer… CHP’nin asıl zihniyetine dikkat!
Ramazan takvimi - IV
İnsaf!