"Gazeteci hizaya gel" komutu acaba başka ülkelerde olsaydı nasıl bir tepki alırdı?

Mesela İngiltere''de; sansürün başbakanları Blair''in siyasi hayatını sona erdirdiği söylenen bir ülkede TSK''nın andıç raporu yayınlanırımıydı/ amacına hizmet etmesini kolaylaştırılmak için/ Ya da yayınlansa gazetecilerin tepkisi ne olurdu?

Dünyada gazetecilik ilkeleri konusunda en gelişmiş kurumlardan birisi olan BBC''nin böyle bir olayda tavrı nasıl olurdu?

BBC''nin ünlü savaş muhabiri Margareth Gilmore Bilgi Üniversitesi''nde verdiği konferans''ta değil devlet kurumlarının etkisinde kalarak yayın yapmayı terörist sözcüğünü bile kullanmaktan neden kaçındıklarını yayın ilkeleri ile açıklıyordu:

"Duygusal ya da önyargılı sözcükleri dikkatsizce kullanmamız inandırıcılığımızı sarsacağı gibi terörist sözcüğünün kendisi anlamayı kolaylaştırmak yerine engelleyici bir tanımdır. Bildiğimiz doğruları haber verme işimize layıkıyla yapmalı niteleme işini başkalarına bırakmalıyız."

BBC''nin Türkçeye çevrilmiş yayın kılavuzuna bakınca ise neden hala üçüncü sınıf bir ülke olduğumuzu ve bu konuda ısrar edildiğini daha iyi anlıyorsunuz. Türkiye''de iyi gazeteci tanımı ile BBC''nin iyi gazeteci tanımı arasındaki farkı ortaya çıkartan BBC''nin ilkelerinden bazıları ise şunlar:

Uğraşımız önemi olan haberleri duyurmaktadır.

BBC hem devletten hem de partizan çıkarlardan bağımsızdır.

Başkalarının kullandığı terminolojiyi(devlet kurumları dahil ) kendi terminolojimiz olarak benimsememeliyiz.

Sorumluluğumuz tarafsız kalmak ve olayları izleyicilerimize kimin kime ne yaptığını değerlendirme olanağı verecek şekilde duyurmaktır.

Doğruluk çabukluktan daha önemlidir ve çoğu kez doğru bilgilere erişmekten ibaret değildir. Neyi bilmediğimiz açıkça ve dürüstçe söylemeli Temelsiz tahminlerden kaçınmalıyız.

İzleyicilerimiz kararlarımızda siyasi ya da ticari baskıların ya da kişisel çıkarların etkili olmadığına güvenebilmelidirler.

Kamu görevlilerini titizlikle sorgular açık tartışmalar için kapsamlı bir forum sağlarız.

İzleyicinin BBC'' ye duydukları güvenin sarsmamak onlarla var olan sözleşmemizin hayati bir parçasıdır.

Tartışmalı konularda taraflı durmaktan ya da görüşler arasında dengesizlik yaratmaktan kaçınırız.

İnfial uyandırabilecek konu ve görüşleri yayınlarken net kamu yararının doğacak olası infiale ağır bastığına ikna olmamız gerekir.

Kanaatler ile gerçekler net bir şekilde birbirinden ayırt edilebilmelidir.

Haber konusu BBC kendisi bile olsa haberi verişimiz doğru ve adil olmalıdır. Biz ve bizim ifadelerinden kaçınılmalıdır.

Istırap ve üzüntü içeren haberlerin eksiksiz ve doğru biçimde duyurulmasındaki kamu yararını bireyin özel yaşamına ve insanlık onuruna saygı ile dengelemeliyiz.

BBC''nin her olağanüstü koşula da yer verdiği kitapçığında KAMU YARARI tanımı içinde halkın koşul ne olursa olsun yanıltmasını önlemeyi kapsayan şu ilke merkezde duruyor.

"Devlet sırları yasası güvenlik ve istihbarata ilişkin bazı konuları işleyişimizi etkiler. Bakanlıklar ve medya temsilcilerinden oluşan bir komisyonca hazırlanan savunma tavsiye duyurular bu alanda sakınca görülen haberlere dikkat çekse de yasal yaptırımı olmayan bu gönüllü sisteme uyup uymama ve sakıncalı görülen haberi yayınlayıp yayınlamama sorumluluğu tümüyle bize aittir. Bir birey ya da kurum tarafından yapılan bir açıklama ya da eylemin halkı yanıltmasını önlemekte kamu yararını korumaktır."

İşte BBC''nin sınırlarından bazıları.

Ya bizim yayıncılık ilkelerimiz ve sınırlarımız!

Şamar oğlanına çevrilen gazetecilerimiz (beni sevdi seni sevmedi nispetini bir tarafa bırakıp)bir araya gelse ortak bir tutum alsa!

Benim akreditasyona ihtiyacım yok, sivil duruşumdan ödün vermem, tek kaygım tarafsızlığımı korumaktır diyen ilkeleri savunsa!

Başı okşananlarda, ödül verilenler de tokatlananlarda elbirliği içinde sansüre karşı çıksa!

Rütbeli medya hizalanmasına karşı ortak tutum alınsa!

Hani olmaz ya tüm bunlar olsa ne olurdu?

Hayal kurmak serbest değil mi ya!