|
Tunus ve Devrim"den sonra kadın…

"İslam; sadece erkeğe, sadece kadına dayanmaz, bireylere dayanır. Hayat, kadın ve erkeğin birbirini tamamladığı öğelerden oluşur."

Tunus"ta koalisyonun en büyük ortağı En-Nahda Partisi"nin manevi lideri Şeyh Muhammed Gannuşi"nin bu sözleri ile Nahda"nın kadın hakları stratejisini olumsuz etkilediği, "eşitlik" yerine "tamamlamak" kavramını yerleştirdiği yargısına kaynak teşkil ediyor. Bu konu muhalefet için Tunus"ta kadın üzerinden yürüyen en canlı tartışma argümanlarından birisini oluşturuyor.

"Biz bireye önem veriyoruz. İnsanları cinsiyetleri ile öne çıkartmıyoruz" diyen Gannuşi"nin açıklamalarının içinden çekilen bazı kavramlar Tunus"ta sol ve seküler kesimi temsil eden muhalefetin en büyük kozu olmuş durumda.

Bu kesim Nahda"nın Tunus"u kadın haklarında geriye götüreceğini söylüyor. Muhalefetin ve kadın hakları aktivistlerinin bu yorumları başta Fransız olmak üzere batı medyasında ve Tunus medyasında destek buluyor. Bu yorumlara itirazlar da çok. Ancak ne yazık ki Nahda"nın ve Gannuşi"nin bu eleştirilere cevabı Tunus"ta dile gelebilecek bir medya kanalı bulamıyor.

Kadın konusunda yazılmış bir kitabı da bulunan Şeyh Gannuşi"ye yöneltilen eleştiriler ulusal anayasa yapım çalışmalarında "kadın-erkek eşitliği" yerine "tamamlama" ifadesinin yer bulması ile iyice artmış durumda.

Gannuşi ile röportaj yapmaya kadın hakları aktivistlerinden dinlediğim bu eleştiriler ile kulağım dolu olarak gittim. Bu soruları da kendisine yönelttim. "Kadın konusunda liberal dünyanın kadına çok sorumluluk yüklediğini, erkek ve kadının birbirinin tamamlayıcısı olarak görülmesinin daha İslami olduğunu, bunu da Tunuslu kadını geri götürmek yerine daha özgürleştireceğini" söyleyen Gannusi ile yaptığım röportajı daha geniş olarak hem yazı hem de video kayıt olarak yayınlayacağım.

Ancak bugün kısaca ön notları şöyle aktarabilirim.

"Nahda"nın kadın haklarına karşı olduğunu söylemek yanlıştır. Bin Ali rejimi, kadın haklarını zulmüne maske olarak kullandı, halka yanlış imajlar verdi. Bu imajlar sadece şehirde yaşayan kadınlara aitti. Sol görüşlü muhalifleri kadınlar dahil hapishaneye atıyorlardı…"

Bu arada Tunus"ta devrimden önce 34 bin siyasi tutuklu olduğunu, bunların bir bölümünün kadın olduğunu ve çok sayıda tecavüz vakasının insan hakları örgütleri tarafından tespit edildiğini söyleyelim. Bu kadınların muhalif kimlikleri içinde solcu ve İslamcı gibi bir ayırım yapılmamış. Ancak hapishanelerde seküler ve İslamcı kesimin kadınları arasında bir dayanışma da pek söz konusu olmamış.

"BİZ SEÇİMİ KADINLAR

SAYESİNDE KAZANDIK"

Yaptığımız görüşmede Şeyh Gannuşi, Nahda hareketinin kadınlara çok şey borçlu olduğunun altını "biz seçimi kadınlar sayesinde kazandık, onlara çok şey borçluyuz" cümlesiyle defalarca çizdi.

Tunuslu kadınlara pek çok kez olduğu gibi "seçimi kazandık, teşekkür ederiz, artık evinize dönün denir mi?" diye sorduğumda ise cevabı; "Tunus şartlarında bu söz konusu olamaz" oldu.

Nahda"nın parti binasında ve Tunus Parlamentosu"na gittiğimde gördüğüm kadın çoğunluğu ve çeşitliliği, gitmeden önce duyduğum önyargılı cümlelerin tam zıddı bir resim ortaya koyuyordu.

Parlamentoda toplam 53 kadın milletvekili var. Bunun 43"ü 89 milletvekili ile seçimi kazanan Nahda Partisi"nden. Partinin neredeyse yarısı kadın.

Tunus Parlamentosu"nda kadınların kıyafetlerindeki rahatlık, Jean pantolondan başörtüsüne bin bir çeşit giyimli kadının temsil edilmesi ve aralarındaki işbirliği, muhalefetin iddialarının tersini yansıtıyor. Tunus"ta Meclis başkanvekili başörtülü bir kadın. O"nun başkanlığında izlediğim oturumda kadınlar çok etkindi. Doğrusu son derece halkçı ve katılımcı bulduğum bu tablodan duyulan rahatsızlığı anlamak çok zor.

Şeyh Gannuşi kendisine yapılan itirazları kısaca "Tunus"taki kadınlar bu sözlere inanmıyorlar, inanacak olsalar bize oy vermezlerdi" diye cevaplıyor. 2011"de yapılan seçimlerde En-Nahda Partisi %29, Progressif Demokratik Parti %12.3, Et Tecdid Partisi %7.1 oy alarak iktidara geldi.

FEMİNİSTLERİN KÜÇÜMSEYEN DİLİ

Tunus"ta çok sayıda aktivist ve sol seküler düşünceli kadın hakları savunucusu ile konuştum. Hepsi ortak bir şekilde Nahda"ya kadın meselesinde güvenmediklerini ve Gannuşi"nin sözlerinin buna delil olduğunu söylediler. Ancak gerek Parlamento"da gerek farklı sivil toplum örgütleri ile yaptığım görüşmelerde bu bakışın önyargılı bir bakış olduğunu gördüm. Sol muhalif kesimin Nahda hareketine tepki göstermesi, 1956"dan bu yana sosyalist bir rejimde yaşamaktan tutun da Fransa ile yüksek kültürel bağlara kadar birçok sebebe dayanıyor. Tunus"ta eğitim dili hala Fransızca. Bu önyargıları değiştirmek ise elbette iktidara, Nahda"nın ileri gelen yöneticilerine din adamlarına ve İslami kesimin kadınlarına düşüyor.

İslami kesimin kadın sivil toplum kuruluşlarından Hürriyet ve İnsaf Hareketi"nin başkanı avukat ve aktivist İman Triki, seküler kesimin "Nahda"nın kadınları kullandığı" tezine feminizme zıt bir yorum olarak karşı çıkıyor. Dernek; Bin Ali döneminde ağırlıklı olarak hapiste tecavüze uğrayan kadınları savunmuş. Devrimden sonra başını örtebilen ve feminist olduğunu söyleyen İman Triki devrimin bütün kadınlara özgürlük getirdiğine inanıyor. Seküler feministlerin İslami kadınları her zaman küçümsediğini söylüyor ve ilave ediyor. "Başka kadınları küçümserken, bize Nahda tarafından kullanılıyorlar, akılsızlar derken, nasıl feminist ve liberal olduklarını söyleyebilirler…"

Tunus"ta kadınların eve dönmesi zor görünüyor…

11 yıl önce
Tunus ve Devrim"den sonra kadın…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset