|
Türkiye"nin başı dönerken ak saçlılar dinlenmeli

Zor bir yılı geride bıraktık. Hele de son bir ay, sadece devletin değil hepimizin ruh iklimini bozdu. Siyasetin ayarları bozulmaya çalışılırken toplumun ayarları da iyice bozuldu.

Hüseyin Gülerce"nin "fırtına geliyor" yazısı bu ayarların önümüzdeki aylarda çok daha bozulmaya çalışılacağını gösteriyor. Bu tablo da aklıselimi elden bırakmamak konusunda çok daha fazla itina göstermemiz gerektiğini ortaya koyuyor.

Ben bu süreçte adeta bir savaş lobisi gibi davranan gençlerin sesleri yüksek çıksa da ak saçlıların ve siyasi tecrübe sahiplerinin görüşlerine kulak verilmesi gerektiğine inanıyorum. Birçok ak saçlıyı dinledim bugünlerde, kendimi de katarak değerlendirmeleri not olarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

AK SAÇLILARIN NOTLARI...

"Yaşadığımız krizin en büyük sebebi dış politika kararlarıdır. Bu nedenle yaşadığımız kriz uluslararası sistemin desteğini almıştır. 2002"den bu yana yaşanan birçok olayda hedef Ak Parti iken bu sefer şahsileşmiş, direkt Başbakan Erdoğan olmuştur. Uluslararası sistemin bu noktada iç ittifakları da devreye sokulmuş durumda. Sosyal psikolojiye uygun argümanlar üretiliyor.

Sonuçta Başbakan"ın Cumhurbaşkanı olması engellenmeye çalışılmaktadır. Bu çok açık ve net bir tablodur. Bu Türkiye"nin karşı karşıya geldiği yeni bir durum da değildir. 1988-1989 ANAP"ın en güçlü olduğu dönemde, Özal"ın Cumhurbaşkanlığı öncesindeki yerel seçimler öncesi de önlemeye yönelik benzer metotlar denenmiştir. O zaman Cumhurbaşkanı"nı Meclis seçerken şimdi halkın seçmesi kavganın şiddetini daha da artırıyor. O yılların atmosferini Özal"ın kızına, oğluna, kardeşine ilişkin haberleri hatırlamakta fayda var. O dönemde olduğu gibi bugün de Mart belediye seçimlerinde oyların düşürülmesinin, sonrasında da Erdoğan"ın Cumhurbaşkanı olmasının engellenmek istendiği ortada.

Bugün gelinen noktada siyasi kriz hükümet–cemaat kavgası olarak körüklenmiş, devletin kurumlarının kendi iç kavgası haline dönüştürülmüş durumda ki bu kaos atmosferini ve hedeflerine daha kolay ulaşılmasını sağlayıcı bir durum ortaya çıkartıyor. Burada cemaatin krize sebep olması bunu destekleyip körüklemesi yanlış bir tutum olarak deşifre edilmelidir. Ancak aynı şekilde hükümetin de dört bakanın gitmesine sebep olan yolsuzluk iddiaları konusunda koruyucu ve kollayıcı imajı oluşturmaması gerekir.

Tıpkı 1988-1989 döneminde olduğu gibi bir dönem yaşanıyor.

Zanlılarının tertip olduğunu söylediği bu iddialara kapatılıyor izlenimi verilmemeli. Aksi takdirde sadece iktidar değil, bu görüşün oy verenleri, sahipleri herkes yara alır. Yolsuzluk iddiaları siyaseten himaye ediliyor zannı altında kalması bu görüşün yara almasına sebep olur.

Bu partiye 25 milyon insan oy vermiş. Bu insanların töhmet altında bırakılmaması lazım. Yolsuzluk konusunda kesin tavır ortaya konulmalı.

Bugün gelinen noktada toplum cemaati de sorguluyor. Uluslararası sistemin kararı ne olursa olsun önemli olan toplumun yargısıdır. Bu noktada onların elini güçlendirecek işler yapmaktan kaçınmak gerekir. Her şeyden önce de gelişigüzel sorumsuz açıklamalar engellenmeli.

BİR AYIN HASAR RAPORU

İhanet, kumpas kavramları ile baş başa kaldık.

Önceki doğrular şimdinin yanlışı oldu.

Her şeyden önce doğru ve yanlışı belirleyen kriterlerimiz yara aldı. Devletin ve kurumların saygınlığı zedelendi.

Bir yıl öncekinin doğrusu bugünün yanlışı oldu. Hukuk devleti tesis ettik derken tesis edilen başka bir şey olmuş. Askerleri kışlalarına geri gönderdik derken askerler ekranlarda siyasetin içinde boy göstermeye başladı. BBC bile "bu kavgayı fırsat bilen askerler" yorumu yapıyor.

Türkiye"nin başı dönüyor. Sebepler içeriden veya dışarıdan ya da ikisi bir arada bence bunun bir önemi yok. Şimdi önemli olan bu baş dönmesine sebep olan hastalığın bir an önce tedavi edilmesi. Hastalığın sebepleri üzerine yoğunlaşırken tedavi şansını kaybediyoruz.

...

"Başbakan Erdoğan Milli Görüş gömleğini çıkarttığını söyleyerek siyasete girmişti. Yeniden bu gömleği giydi mi?" Bu sorunun cevabını doğrusu bilmiyorum. Bu süreç hakkında konuşan ve yazanlara baktığımda da bu gelenekten gelenlerin ya da bu geleneği iyi bilenlerin sayısının çok az olduğunu görüyorum.

Türkiye"nin yaşadığı siyasi krizlerin en büyüklerinden birisini yaşarken bu kimlik kargaşası toplumun kafa karışıklıklarını daha da artırıyor. Parti"nin ya da bu "Dava"nın ak saçlıları ise gençlerin sonuçları öngöremeyen aklıselimi delege etmeyen yaklaşımlarını elbette benimseyemiyorlar.

Onları bilmem ama benim duygularım Necip Fazıl Kısakürek"in "Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak/Haykırsam kollarımı makas gibi açarak" dizelerinde özetlenmiş durumda.

Rabbim sekinet versin.

10 yıl önce
Türkiye"nin başı dönerken ak saçlılar dinlenmeli
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi