|
Minerva'nın Baykuşu

Akıl, sanat, strateji ve barışın simgesi Minerva''nın baykuşu sadece alacakaranlık başladığında uçarmış.

Güneş doğmadan önce veya battıktan hemen sonra beliren o belirsiz ışıklar içinde göğe kanatlanırmış.

Hayatın seyrine doyum olmaz.

Bir dünya yok olurken başka bir dünya hep oluşum halindedir.

Böyle bir oluşumun son örneğini Filistin''in devletleşmesinde gördük.

İsrail''in askeri üstünlüğüne rağmen sekiz günlük (14-22 Kasım) Gazze saldırısında yaşadığı diplomatik yenilgiden sonra BM''nin Filistin''in siyasi statüsünü ''yönetim''den ''devlet''e yükseltmesi, muhtemelen tarihe real-politik dengeleri değişen yeni Ortadoğu''nun ve yeni dünyanın miladı olarak geçecektir.

Bu tespit, iddialı görünebilir.

Ancak, Marks gibi tarih üzerine bahse girerek kaçınılmaz bir gelecekten bahsetmiyoruz.

Çünkü insan bir hayali tahmin edemez.

Onu sadece kurar.

Ve bu kurulan hayallerden biri dün gerçekleşti.

***

Birleşmiş Milletler''de dün gece yapılan oylamada dünyanın üçte ikisi İsrail''in işgali altında inleyen Filistin davasına sahip çıktı.

BM''nin 193 üyesinden 138''si Filistin''in gözlemci devlet olma isteğine ''evet'' derken sadece başını ABD, İsrail ve Kanada''nın çektiği ve gerisi Pasifik''teki adalardan oluşan 6 tatil ülkesi ''hayır'' diyebildi.

1948''den beri İsrail''in mali, teknolojik ve siyasi her türlü şantajına maruz kalan Almanya ile birlikte 41 ülke ise ''çekimser'' kaldı.

İsrail''in 64 yıl evvel BM''de kurulma kararının alındığı 29 Kasım gününe denk getirilen oylamada Filistin''in statüsü ''gözlemci örgüt''ten ''gözlemci devlet''e yükseldi.

***

Bu, ''Filistin otoritesi" yerine artık BM''de özel statüye sahip bir ''Filistin Devleti''nin yer alacağı anlamına geliyor.

Rusya, Çin, Fransa, Belçika, İspanya, Norveç, Danimarka ve İsviçre gibi ülkelerin desteklediği bu yeni statüsüyle Filistin, dünyadaki diplomatik manevra alanını daha da genişletecek.

Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs''ten yani 1967''deki sınırlarından oluşan Filistin, tam üye olamasa da BM''nin diğer bütün birimlerinde etkin rol alabilecek.

En önemlisi de Filistin yönetiminin, İsrail''in işlediği savaş ve insanlık suçlarını Uluslararası Ceza mahkemesi''ne (UCM) götürme fırsatını yakalaması.

64 yıldır Filistinlilere adeta ''uzun vadeye yayılmış soykırım'' uygulayan İsrail ve onun suç ortağı ABD''yi en çok korkutan şey, Filistin''in bu yeni statüsüyle tek başına UCM''ye gidebilecek olması.

İsrail bundan sonra, ''benim vaat edilmiş vatanım'' gibi teolojik gerekçeler ve Yahudi yerleşimleri yoluyla Filistin topraklarını daha fazla ilhak da edemeyecek.

***

Kendi hayal aleminde yaşamaya devam eden ABD, BM kararı için ''hiçbir şey değişmedi'' derken Gazze saldırısından sonra ikinci diplomatik hezimetini tadan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da çarpık retoriğiyle sonucu ''barışa darbe'' diye yorumladı.

Karara ateş püsküren İsrail medyası ise dünyada diplomatik serbestiyeti genişleyen Filistinlilerin işgal altındaki Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze''deki hareket alanlarının daral(tıl)acağını ileri sürdü.

Netanyahu''nun "Gazze ve Lübnan''dan çekildiğimizde ne oldu? Oralara İran girdi. İran''ın ülkemizin kalbi olan Kudüs''e girmesine ise asla izin vermeyeceğiz" sözlerini hatırlatan Haaretz gazetesi, çaresizliği derinleşen Tel Aviv''in karşı önlemlerini şöyle sıraladı: "Filistinli yetkililerin VIP kartları iptal edilecek. Siyasi ve ekonomik ambargo daha da artacak. Filistinlilerin 1 milyar doları bulan elektrik borcu zorla tahsil edilecek. Kontrol noktalarındaki geçişler ise zorlaştırılacak."

***

Görünen o ki İsrail zorda.

Hem de hiç olmadığı kadar.

Avrupa''nın desteğini kaybettiklerinin farkındalar.

Sarıldıkları son ip olan Washington ise giderek gevşiyor.

BM''de İsrail''e arka çıkan Obama yönetimi perde gerisinde farklı hesaplar peşinde.

Tel Aviv''e göre Washington''un değişmeye başlayan tavrının nedeni bölgede giderek yüksel(til)en İran gerçeği.

İsrail''in bütün enerjisini ABD''yi İran''a yönelik askeri bir saldırıya çekmeye harcamasının ardında da bu algı yatıyor.

Eğer bunu yapamazsa, İsrail uzun vadede tamamen kaybedeceğinin farkında.

Bunda da haklı.

Çünkü İsrail hangi nedenle ABD''nin şartsız desteğini kazandıysa yine o nedenden dolayı bugünlerde bu desteği kaybediyor…

***

Amerikan yönetimi 1970''lerden sonra İsrail ile stratejik ilişkilerini derinleştirdi.

O yıllarda ABD yönetimi ve halkı Vietnam yenilgisinin şokunu yaşarken İsrail, birkaç gün süren 1967 ve 1973 savaşlarında Arap ülkelerini perişan etmişti.

İsrail''in askeri başarıları hem travma yaşayan Washington''da hem de gururu yara bere içinde kalmış Amerikan halkında büyük bir hayranlık uyandırdı.

ABD''de İsrail''in askeri gücüne gıptayla başlayan bu stratejik sevgi, İran''ın desteklediği Hizbullah''ın 2006 Lübnan ile Hamas''ın 2008/2009 ve 2012 Gazze direnişlerinde İsrail''e yaşattıkları yenilgilerle tersine döndü.

Üstelik Irak ve Afganistan bataklığından ancak İran ile varacağı ''asimetrik bir uzlaşı'' ile çıkabilme hesapları yapan ABD için, saldırgan siyasete öncelik veren İsrail giderek ayak bağı olmaya başladı.

***

Nitekim daha iki gün önce Amerikalı eski ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brezezinski, ABD''nin İsrail politikalarını gözü kapalı izleyen ''aptal katır'' olmadığını ve olmaması gerektiğini söyledi.

Tel-Aviv''in İran''a olası tek yanlı saldırısına Beyaz Saray''ın şu an destek vermeyeceğinin altını çizen ünlü stratejist, Washington''daki Ulusal İran-Amerikan Konseyi ve Silah Kontrolü isimli düşünce kuruluşlarındaki konuşmalarında özetle, "İsrail, ''saldırırsak ABD''yi de işin içine çekeriz'' diye düşünebilir. Ancak bizim burada onlara ''kusura bakmayın, bizim için ulusal kararlar alamazsınız'' dememiz gerekir" dedi.

İsrail''in savaş yanlısı politikaları sadece Amerikan yönetiminde değil Amerikan halkında da karşılık bulmuyor.

Yapılan anketler Amerikalıların Obama''yı ikinci kez seçmesinin en önemli nedeni olarak ''barışçıl biri'' olmasını gösteriyor.

***

Peki İsrail''e yönelik bu pozisyon değişikliği Batı''yı normalleştirecek mi?

Bunun cevabı bence Sigmund Freud''un (1856-1939) ''Psikalanizm bir rahatsızlığı tedavi edebilir mi?'' sorusunda yatıyor.

''Kültürdeki Huzursuzluk''un yazarı kendi sorusuna yine kendisi yanıt verir: ''Hayır. Psikanalizin tek yaptığı şey sıradışı bir mutsuzluğu sıradan bir acıyla yer değiştirmektir.''

Milyonlarca Yahudi''yi katleden Batı dünyası, 64 yıldır Filistinlileri katledegelen İsrail''e hep arka çıktı.

İsrail''e verilen bu ''suçlu desteği'' Batı''nın bir bakıma kendi kendine uyguladığı bir ''psikanalitik tedavi'' şekliydi.

Ama son BM kararıyla bu tedavinin işe yaramadığı anlaşıldı.

Öte yandan İsrail''in Yahudi halkının yaşadığı travmayı silaha dönüştürüp ''Arapların petrolü varsa benim de kibritim (nükleer silahım) var'' diyerek yaptığı şantaj dönemi de kapanıyor.

Bu şantajdan bıkan Batı dünyası, belki de bu nedenle İran kartını harcamak istemiyor.

Belki sırf bu yüzden, İsrail''i dengelesin diye İran''ın eline de bir ''kibrit'' tutuşturuyorlardır.

#Minerva'nın Baykuşu
#Filistin'in BM'de Tanınması
#Filistin'e Gözlemci Statüsü
11 yıl önce
Minerva'nın Baykuşu
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir