|
Putin rejimi neden tercih etti?

Suriye’de bölge ve dünya barışı için en tehlikeli Provokatif saldırı 3 Şubat günü sabah saatlerinde Rejim güçleri tarafından gerçekleştirildi. İdlip’te çatışmaların önlenmesi için takviye olarak bölgeye gönderilen askeri konvoy’da bulunan Mehmetçiklerimiz top atışları ile hedef alındı. 5’i asker 8 kişi şehit oldu. Türkiye- Rusya ilişkilerini berhava edecek bu açık tahrik ve Provokasyon’a Rusya’nın tepkisi ise Türkiye’nin İdlib’deki operasyonları konusunda Moskova’yı bilgilendirmediği şeklindeydi. Oysa MSB Akar yaptığı açıklamada ‘’ bir gün öncesinden yani saat 16.13 ve teyiden saat 22.27’de Rusya tarafındaki ilgili personele bilgi verildiğini açıklamıştı. Akar aynı zamanda meşru müdafaa çerçevesinde oradaki unsurlarımızca rejim hedeflerine karşı anında gerekli mukabelenin misliyle gerçekleştirildiğini 54 rejim hedefinin ateş altına alınarak 76 rejim mensubunun etkisiz hale getirildiğini açıklamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ordusuna yönelik misillemede hedefin sadece Suriye ordusu olduğunun altını çizdi ve Rus makamlarına da ‘Bizim burada muhatabımız siz değilsiniz, rejimdir. Burada bir önümüzü kesme gibi bir durum olmasın’ mesajının verildiğini ifade etti.

Türkiye ile Rusya arasında varılan Soçi anlaşması kapsamında İdlip’te oluşturulan çatışmasızlık bölgesini izlemek için Türkiye 12 askeri gözlem noktası oluşturdu. Bölgede Rusya’nın da askeri gözlem noktaları bulunuyor. Varılan uzlaşma uyarınca, bölgede faaliyet gösteren düzenli ordular arasında çatışma yaşanmaması için askerlerin bulunduğu noktaları iletmeleri öngörülüyor. Bu sistem, Rusya’nın koordinasyonunda yürütülüyor. Rusya, rejimin İdlib’e dönük saldırılarını engellemek Türkiye de “teröristlerin sivillerden ayrılmasından” ve böylece “insani sorun yaşanmadan terörle mücadelenin gerçekleşmesini sağlamaktan” sorumluydu. Rusya Soçi anlaşması gereği Rejimin İdlip’e yönelik saldırılarını önlemek bir yana Rejimle birlikte hareket ederek teröristlerle mücadele kılıfı altında İdlip’te masum sivilleri kadın çoluk çocuk demeden katlediyor. Brüksel’den telekonferans yöntemiyle gazetecilerin sorularını yanıtlayan ABD’nin IŞİD’le Mücadele ve Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi James Jeffrey, son üç günde Suriye ordusunun ve Rus savaş uçaklarının İdlib’te 200 hava saldırısı düzenlediğini belirtmesi vahşetin ve katliamın boyutlarını gözler önüne sermesi bakımından önemliydi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rejim ile Rusya’nın İdlip’teki hava saldırıları ve operasyonları konusunda son dönemdeki en sert açıklamalarından birini yapmıştı. Erdoğan’ın hedefinde, Esed rejimi kadar, Suriye konusu başta olmak üzere istihbarat veya güvenlik konularında stratejik ortaklığa aday Putin’in Rusyası da vardı. ‘’ Şu an itibarıyla maalesef Rusya Astana’ya da Soçi’ye de sadık değil,” ifadesiyle Moskova yönetiminden duyduğu rahatsızlığı açık bir dille gündeme getirdi. Bu konuda Rusya ile eğer biz birbirimize sadık ortaklarsak, tavrını belli edecek. Ya Suriye ile olan süreci farklı yürütecek ya da Türkiye ile olan süreci farklı yürütecek, bunun başka yolu yok,” diyerek de Rusya açısından karar vaktinin geldiği uyarısında bulundu. Zira Erdoğan ve Putin 8 Ocak’ta İstanbul’da bir araya geldikleri zirvede İdlip’te 12 Ocak’tan itibaren ateş kes uygulanması kararı almışlardı. Ancak ateşkes kararından yalnızca 72 saat sonra rejim unsurlarının ateşkesi bozarak operasyonlara başlaması Rusya’nın da bu operasyonlara hava desteği vermesi Ankara’nın rahatsızlığını arttıran önemli bir etken olmuştu. Rusya şimdilik Esed rejimini Türkiye’ye karşı tercih etmiş görünüyor. Bu tercihte Esed rejiminin Fırat’ın doğusunda Amerika ve PKK türevlerinin işgal ettiği bölgelere yönelik Rusya ile birlikte bir operasyon başlatmaması veya başlatamaması ABD ile Rusya arasındaki zımni veya örtülü anlaşma olup olmadığını hususunda bir turnusol görevi görecektir. Tabi ki Suriye’nin toprak bütünlüğünü Rejim de dahil olmak üzere hangi ülkelerin savunduğunu da bu vesile ile gözler önüne serecektir.

İdlip konusunda Rus yetkililer operasyonların ‘terörle mücadele konusunda ‘’ gerçekleştirdiklerini iddia ederken, Türkiye ise Rusya’dan gelen bu açıklamaları gerçekçi bulmuyor. Kendi topraklarını vatanlarını savunanlar mı terörist? Açıklaması Ankara –Moskova arasındaki görüş ayrılığını ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın’’ Ülkemizin, yeni bir göç dalgasına tahammülü yoktur. Aynı zamanda yeni tehditlerin sınırlarımıza dayanmasına da seyirci kalamayız. Hiçbir ülkenin siyasi ve ekonomik çıkarı, Türkiye’nin güvenlik ve istikbal önceliklerinden daha önemli olamaz. Bu bakımdan Suriye’nin ne diğer bölgelerindeki ne de İdlib’deki duruma seyirci kalmayacağız’’ açıklamasını ciddiye almayan Rejim ve arkasındaki küresel güçler, bundan böyle, Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında yoğurdu dahi üfleyerek yemek zorundadırlar.

#Suriye
#İdlib
#Fırat
#PKK
#Türkiye
#Recep Tayyip Erdoğan
#ABD
4 yıl önce
Putin rejimi neden tercih etti?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler