|
Burada size yer yok!

Cok yakında yaşanmış bir olayı aktarayım size: Portekizli bir öğretmen hanım anlattı bunu bana. Strasbourg''tan Paris istikametine gitmekte olan tirene Siyahî bir genç kız biner. Bir beyin yanında boş bulduğu koltuğa hemen oturacakken, beyefendi öfkeyle bağırır: "Burası boş değil!" Kızcağız karşıda, bir bayanın yanında bir başka boş koltuk görür. Daha oraya yönelir yönelmez, bayan, tıpkı az önceki bey gibi hışımla kükrer: "Boş değil burası, madmazel!" Nihayet üçüncü bir yere gözünü diker. Portekizli öğretmen hanımın yanındaki boş koltuktur burası. Öğretmen hanım kendisine sevimli bir şekilde bakar, kız da ondan cesaret alarak yanına gider. Fakat az ilerisinde oturan bir bey, "Size burada boş yer yok denildi ya, duymadınız mı?" diye kükrer. Ama bu sefer öğretmen hanım da sesini yükseltir ve "Buranın sahibi yok. Boş burası. Buyurun oturun!" der. Siyahî genç kız çok şaşırmış ve adeta dilini yutmuş hâldedir. Ürkek bir eda ile oraya oturur. Diğer yolcuların da nutku tutulmuş ve sanki –olayın ikinci bir aşamasında– kurban etme âyinine hazırdırlar.

Bizzat yaşanmış olan "ırkçı" (veya "kimliğe karşı kin duyan") bu sahne, Kosova''da olup bitenlerden pek de öyle uzak sayılmaz. Çünkü etnik temizlik sadece ve sadece şu demektir: "Size burada yer yok!" –Peki orada? –Orada da...

Gerçi sonunda yine de bir yer bulunur, fakat bu arada şiddet kol gezer. Bu zulme izin verenlerin korkaklık ve ödlekliği de o şiddetle kolkoladır.

Buraya kadar okuduklarınızı ben yazmadım. Fransız Libération gazetesinde, 27 Mayıs''ta çıkan bir yazının baş kısmının tercümesini yaptım. Yazı, psikanalist ve yazar Daniel Sibony''ye ait.

Tirende kendisine yer verilmeyen o Siyah derili kız, size de sadece Kosovalılar''ı mı hatırlattı? Kosovalılar''la birlikte aramızdaki özellikle birini, onunla birlikte binlercesini, hatta bu yüzden derin bir hüzne garkolmuş milyonlarca insanımızı da hatırlatmadı mı?

Yabancı dil bilmem, beni bugünlerde nasıl kahırdan kahıra sürüklüyor tahmin edemezsiniz. Hangi yabancı televizyon kanalını açsam, ilk ve ana haberi Kosova oluşturuyor. Bizim ata yadigârı Kosovalı kardeşlerimize gayrimüslimler sahip çıkıyor.

Bir de bizim kanalların ilk ve ana haberlerine bakıyorum (yeni başlayan terörist başı dâvası bir yana), yüreğim yanıyor.

Yabancı dergi ve gazeteleri yoğun bir şekilde inceliyor, gözden geçiriyorum.

İçim yanıyor. Adamlar Kosova meselesinin hemen yanında bir de ülkelerinin ve bütün dünyanın geleceğiyle ilgili binbir proje geliştiriyorlar.

Niçin onlar öyle de biz böyleyiz, sorusunu soruyorum kendime. Bu sorunun sizin de bildiğiniz, benim de bildiğim cevabını, aynı zamanda ruh hekimi olan yazar Daniel Sibony veriyor:

"İnsan, birini veya bir şeyleri putlaştırarak kendine bir düşünme çerçevesi çizdiği zaman, o çerçevenin dışında kalan hiçbir şeyi düşünemez olur. Daha ilerisini akıl edemez, aklı da ermez... İmaj ve putlara takılır kalır. Zira unutmayalım ki, düşünme hürriyetini kaybetmenin en iyi yolu, her ne pahasına olursa olsun savunulacak bir imaja sahip olmak; üstüne kimliğimizi yüklediğimiz bir imaj edinmektir."

Fikren çapsız, ilmen seviyesiz, fakat lâf cambazlığında alt edilmez, hüküm ve infazda ise bileği bükülmez bir güruhun sürüklediği bu girdapta daha ne kadar çırpınacağız, bilemiyorum.

25 yıl önce
Burada size yer yok!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’