|
Namazda gözü olmayanlar ve Amina Wadud olayı

Söz konusu din olduğunda dindarların yer yer taassuba düştüğü, meseleye en değerlisi olan dinini koruma güdüsüyle yaklaştığı doğrudur ve bu anlaşılabilir aynı zamanda da değerli bir tutumdur. Ancak bazen bu hassasiyeti arttıranlar, maksadını aşan tutumlar da ortaya çıkabilir, ki çıkmıştır da, bu da en çok sonucu itibariyle yine dindar kesime rahatsızlık veren bir durumdur.



Söz konusu İslâm olduğunda, her Müslüman dinini yaşama ve koruma güdüsü taşır. Ancak her Müslümanın da İslâm'a yaklaşımı aynı değildir. Tek bir İslâm vardır ancak bölge, zaman ve şartlara göre değişiklik gösteren Müslüman modelleri vardır. Buna örnek olarak; Türkiyeli bir Müslümanın, Yemenli bir Müslümanın, Avrupalı Müslümanın dine dair yorum farkına şahit olabiliriz. Bu farklılık bazen doğaldır ve anlaşılabilir bir şekilde tezahür eder, örneğin sürekli olarak kadınların haklarının gasp edildiği bir ortamda, Müslüman bir kadının Allah'ın belirlediği ölçüde hakkını araması anlaşılabilir bir durumdur.



Ancak bazen de suni, art niyetli, İslâm'ın içini boşaltmaya meyilli durumlar ortaya çıkar. Amina Wadud örneği gibi... Amerikalı İslâmi İlimler profesörü olan Wadud, ilk olarak 2005 yılında, 60 erkek ve 40 kadından oluşan cemaatine, başka bir kadının okuduğu ezanın ardından cuma namazı kıldırdı. Bu namaza ABD'deki 3 cami izin vermeyince, namaz bir katedralde kılındı. Bunu da yeterli görmeyen Wadud, namazı basının önünde kıldırdı. Wadud, namaz konusundaki dejenerasyon ile teskin olmadı ve dejenere edilen bir diğer kavramımız olan "cihadı" da diline doladı, kendi mesnetsiz tutumunun adını "cinsiyet cihadı" (gender jihad) olarak adlandırdı.


Amina Wadud, geçtiğimiz günlerde yine bir cuma namazı çıkarması yaptı. Doğal olarak bu konuya dair yorumlar da oldu, açıkçası pek mutedil ve sağlıklı yorumlar okumadım. Bununla birlikte Wadud'un art niyetli amacına hizmet etmeye çalışan başörtülü kadınların da olduğunu gördüm. Bu tipolojiler, meseleye feminizm üzerinden yaklaşıyor ve Wadud'a hak vermeye kalkıyordu. Oysa ortadaki mesele Wadud'un feminizm yahut kadın haklarıyla alakalı bir girişimde bulunmuş olması değildi, İslâm'a içeriden zarar verme amacıyla bu tip popüler çıkışlara yönelmesiydi. Her zaman olduğu gibi bu ıskalandı... Düşünün bir kere, bir kadının İslâm'da yeri olmamasına rağmen erkeklere imam olmasının, kadınlara, kadın haklarına ne gibi bir yararı olur, hiçbir yararı olmaz. Dahası, Wadud'un burada savaş açtığı nokta "erkek egemen" tutum değil tam olarak Allah'ın çizdiği sınırdır.



Bazı oryantalist, emperyalist ve sekülaristlerin İslâm'a yönelik saldırıları, kadın konusu ve kadın hakları üzerinden yürür, miras hakkı, küçük yaşta evlilik gibi konular en ileri silahlarıdır. Modernleşen zihinlerimizde Müslümanlar olarak yer yer bu tuzaklara düşer ve bir anlamda kendi dinimize yabancılaşırız, modern ve rasyonalist olmayan İslâm'a, kendi modernleşmiş ve rasyonelleşmiş akıllarımızla yorum getirmeye kalkarız, bu anlaşılabilir bir durum ancak bunun sağlıklı olmadığını belirtmek lâzım, bu konuları örtmek yerine, dinin ölçüsünden çıkmadan gündeme getirmek, konuşmak zorundayız. Zira bizler bunları konuşmadıkça, Wadud gibiler türemeye devam edecek. Ben derim ki, İslâm'da kadının konumu üzerine daha fazla kafa yoralım, bu konuyu dejenere etmeden tartışalım, kadına yönelik şiddet, aile içi kadın cinayetleri, taciz gibi konularda ilmi temelli yorumlar/yaptırımlar ortaya koyalım. Zira ortada bir mesele var ve bu geçiştirildikçe Wadud gibiler ve ona öykünenler bu meseleyi istismar edecekler, onlara fırsat bırakmamak ancak meseleyi konuşulabilir kılmakla mümkün.



Kadın konusu belli bir yere has bir mevzu değil, tüm dünyanın sorunu... özellikle kadına şiddet konusunda bölge, din farkı olmaksızın geniş bir alanda kadınlar zarar görüyor, ABD'de kadına şiddet oranı her geçen gün artmakta, taciz oranları da azımsanmayacak boyuta varmış durumda.



Kadınların sorunları şiddet ve tacizle de sınırlı değil... Kapitalizmin meta haline dönüştürdüğü, cinsel bir objeye indirgemeye çalıştığı kadınlar, bir takım siyasi hesapların da aracı haline dönüştürülüyor. Mesela, ABD Başkanı Donald Trump'ın kızı Ivanka Trump, babasına eşlik ettiği Suudi Arabistan ziyareti kapsamında yaptığı bir a
çıklamada, "Suudi Arabistan'da özellikle son yıllarda kadın haklarındaki ilerleme oldukça umut verici
" diyebildi. Kadın hakları konusunda en geri yerlerden biri olan Suudi Arabistan ve BAE, Ivanka Trump'ın Kadın Girişimcileri Fonu'na 100 milyon dolar verdi. Elbette tüm bu riyâkâr tutumlar 110 milyar dolarlık silah antlaşması sırasında yapıldı. Şimdi durup düşünüyorum da, bu gelişme Amina Wadud kadar zihinlerimizi ve öfkemizi harekete geçirmedi, savaşlarda dul kalan, evladını yitiren, tecavüze uğrayan kadınlar yalnızca sosyal ağ hesaplarımızda fotoğraflarını paylaştığımız uzak hüznümüz... o silahların o kadınları vuracağı ne Amina Wadud ve cemaatinin ne de her dakika kadın üzerinden İslâm'a savaş açanların umurlarında değil, şimdilik onların tek amacı var, Wadud'un arkasında saf tutmak, çünkü namazda gözü olmayanın kadından oluyor imamı, emperyaliste, silah tüccarına doğru oluyor kıblesi...
#Kapitalizm
#Namaz
#Wadud
7 yıl önce
Namazda gözü olmayanlar ve Amina Wadud olayı
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’