|
PKK terörünü kınamadan nasıl barış ve vicdan diyebiliyorsunuz?
Henüz KCK, “eylemsizlik kararını" açıklamıştı ki, Diyarbekir'den acı bir haber geldi. PKK, Diyarbakır'da yol kesti, bu sırada alış veriş yaptıktan sonra eşi ve 3 yaşındaki çocuğuyla görev yaptığı Hani ilçesine dönen polis memuru Salih Eroğlu, teröristlerin yol kestiğini fark edince, aracıyla geri döndü. Ancak teröristlerin uzun namlulu silahlarla ateş açması sonucu, polis memuru Eroğlu şehit oldu.

Henüz bu acının etkisindeyken Ankara'dan acı haber geldi, barış mitingi bombalandı, 100'e yakın sayıda sivil insan hayatını kaybetti. Olayın görüntüleri dayanılacak gibi değil, acı çok büyük. Olay yerinde evlatlarını arayan annelerin çığlıkları insanın içine işliyor. Yüreğimiz burkulmuş bir gündeyiz.

Olayın hemen akabinde, neredeyse acı haber üzerinden yarım saat geçmeden barış mitinginde bulunan DİSK'in Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu “Bu doğrudan polis tarafından yapılan bir saldırıdır" açıklaması yaptı.

Hasan Cemâl, mevzuyu 1 Kasım seçimlerine bağlayıp Saray'ı fail ilan etti.

Sosyal ağlarda “Katil AKP" sloganları atılmaya başlandı.

Polis araçlarına saldırı oldu.

Olayın üzerinden 6 dakika geçmişken olay yerine 40'dan fazla ambulans gönderilmişti ki, Gezi'den hatırladığımız sosyal ağ manipülatörleri ambulansın gelmediği yalan haberini yaymaya başladılar.

Katilin MİT olduğu yönündeki uydurma twitler TT listesine girmeye başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, sükûnet telkin eden, sabır dileyen açıklamalar yaptı, devlet 40'dan fazla savcıyı bu alçak saldırıyı soruşturmak üzere görevlendirdi. Tam bu sırada ateşe benzin dökmesiyle mâhir, Kobane günlerinde 50 sivili katlettiren çağrının sahibi HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş provokatif açıklamalar yaptı.

Demirtaş yine o bayramlık ağzını açtı ve “ Bu devletimize, milletimize yapılmış bir saldırı değil, devletimiz tarafından halkımıza yapılmış bir saldırıdır" dedi. Akabinde artık seçim mitingi yapmayacaklarını belirtti. Oysa bu ülkede kim terörden besleniyor, kim şiddeti meşru görüyor belliydi.

Hatırlayalım…

PKK liderlerinden Murat Karayılan "Ha yarın şehirlerde onlar (PKK'nın özyönetim ilan ettiği yerler) daha fazla katliama yönelirlerse o zaman Ölümsüzler Taburu da metropollerde harekete geçer." dedi.

7 Haziran seçimleri öncesi HDP, Van'da seçim vaadi olarak afişlerle musluklardan kan akıtıyordu.

HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ: “Biz sırtımızı YPJ, YPG ve PYD'ye yaslıyoruz."dedi.

HDP Milletvekili Şafak Özanli, PKK'ya yardım malzemesi götürürken yakalandı.

HDP milletvekili Faysal Sarıyıldız, PKK'ya verilmek üzere Suriye'den getirilen ağır silahları teslim alacak kuryeyi, olay yerine götürdü. Ancak HDP'li vekil dokunulmazlığı olduğu için gözaltına alınamadı.

Adana'da emniyet müdürlüğüne saldırıda 2 polisi şehit eden PKK'lı teröristin Şanlıurfa'daki cenazesine HDP'li Ziya Çalışkan katıldı.

HDP'li vekil Tuba Hezer PKK'lı teröristin tabutunu taşıdı.

Operasyonda öldürülen, terör örgütü PKK'nın üst düzey yöneticilerinden İsmail Aydemir'in cenazesi Tunceli'de toprağa verildi. Cenazeye HDP'li vekiller de katıldı.

PKK'nın ateşkesi bozup, bahane ederek Çözüm Süreci'ni imha ettiği Suruç acısı şâibeli bir şekilde ortada kaldı, olan gencecik çocuklara ve ailelerine oldu.

Bugünkü kara günümüzden bir ay evvel Viranşehir'de HDP'nin etkinlik yapacağı parka bomba yerleştirirken 5 PKK'lı yakalanmıştı.

HDP, Aytaç Baran'ı öldüren teröriste avukat tuttu! HDP bu suikastı "MİT yaptı!" demişti. MİT elemanının avukatlığını HDP'nin üstlenmesi mümkün mü?

Kendi rızasıyla Jandarma'ya teslim olan PKK üyesi, ortalığı karıştıracak iddialarda bulunmuştu. İtirafçı D.B, 7 Haziran seçimi öncesi Diyarbakır'daki HDP mitingine bombayı PKK'nın yerleştirdiğini söylemişti.

Tüm bunlar olurken bu ülke birkaç ayda teröre 100'den fazla evladını kurban vermişken, HDP öncülüğünde, derin bir örgüt güdümüyle kandan beslenen bir muhalefet alayı oluştu ve o alayın söylediği tek şey “Barış, demokrasi ve vicdan" idi. Ancak aynı alayın, yukarıda sıraladığım silahlı bir terör örgütüne bir kez bile olsun kınama getirmediği de biliniyordu. Aynı alayın terörle arasına mesafe koymadığı da… Aynı alay her “barış" her “ateşkes" dediğinde kan akıyordu. Aynı alay silahlı bir terör örgütünü, bombalamayı, sivil, asker, polis demeden katletmeyi savunuyordu.

Daha evvel seçim yatırımı için neler yaptığını gördüğümüz HDP'nin barış partisi olmadığını âyan beyan gördüğümüz şu günlerde, “katil şudur, budur, biz barıştan yanayız" demesi açıkçası bana hiç mi hiç inandırıcı gelmiyor.

Diğer yandan, bu menfur saldırının müsebbipleri İran yahut Esed rejiminden destek almış olabilir. İran ve Suriye'nin yeni emperyalist müttefiki Putin'in saldırının hemen akabinde telefona sarılması bu ihtimâli akla getiriyor. Ancak bununla birlikte bölgedeki bir diğer terör örgütü olan DAEŞ'in belgesiz ve ispatsızca Ak Parti ile ilişkilendirilmeye çalışıldığı bir yıllık süreçte DAEŞ'in en çok Esed rejimine yaradığı, Suriye'ye DAEŞ bahanesiyle giren Rusya'nın DAEŞ mevzilerini değil Suriyeli Muhalifleri vurduğu, PKK'nin İran'ın “Türkiye ile savaş" aklına uyduğu da gayet iyi biliniyor.

Ak Parti'yi mesnetsizce itham etmeden, devleti her fırsatta katil ilan etmeden, sivil insanlara terörist iftirası atıp katletmeden, barış demeden, vicdan demeden evvel bir kez PKK'nın terörünü lanetleyin. Bunu yapmadığınız müddetçe, terörle aranıza mesafe koymadığınız müddetçe her türlü menfur terör saldırısı üzerinize yapışacaktır, zira bu yolu bir yöntem olarak seçen sizsiniz.

Ankara'daki alçak saldırıda hayatını kaybedenlere rahmet, âilelerine sabır, yaralılara şifa dilerim. Bu acı karşısında duâm; ne olursa olsun bir daha kimsenin canı yanmasın şeklindedir.



#HDP
#PKK
#Terör
8 yıl önce
PKK terörünü kınamadan nasıl barış ve vicdan diyebiliyorsunuz?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti