Nerede duydum açıkçası bilemiyorum, birleri dikkatimi çekecek bir sohbet içerisindeydiler; Aleyna Tilki’nin son klibi üzerinden çok isabetli bir pedofili eleştirisi yapıldığından bahsediyorlardı. Sabrederek, daha önce izlemediğim bu klibi izledim, sohbetin ne kadar doğru noktaya dikkat çektiğine kanaat getirdim.
Türkiye’de ve dünyada birçok duyarlı insan/kurum, pedofiliye dikkat çekiyor. Pedofilinin insan için ne büyük bir travma olduğunu anlatan dizi ve filmler çekiliyor, bu konuda pedagogların görüşleri alınıyor. Lâkin bir grup kişi ve kurumlar var ki, onlar pedofili gibi büyük bir travmayı, muhalefet aracı olarak kullanıyor, pedofili ile mücadele ettiğini söylerken, pedofiliye yönelik ikiyüzlü bir tavır sergiliyor ve hatta pedofiliye dolaylı yoldan destek veriyor. Aynen bahsi geçen klip, şarkıcı kıza verilen destekte olduğu gibi…
Başlıkta bahsi geçen kız çocuğu çok genç, bir takım şeylerin farkında olmayabilir ancak onu yönlendiren bir grup yetişkin var ve temel problem onlardan kaynaklanıyor. Bahsettiğim klipte, önce bir kız çocuğunu canlandıran şarkıcı kız, sonra cinsel temaları olan bir şekilde bu kez yetişkin bir rolde dans etmeye başlıyor.
Pedagog değilim, haddimi aşıp bu konuda yorum yapacak da değilim ancak görünen konusunda -ki bu görünen gözümüze sokuluyorsa- iki kelâm etmeyi ödev bilirim. Pedofili hastası denilen sapıkları tespit çok güç ama bu sapıkların beslendikleri kaynakları kestirebilmek kolay, bu kaynakların önüne geçmek yerine bu sapkınlığı beslemek niye?
Çocuk gelinlere, erken yaşta evliliğe karşı mıyız; evet, sonuna kadar karşıyız, bu konuda çocukların yasa ile korunmasından yanayız ancak burada 17 yaşında bir çocuk evlendiğinde karşı olup, 17 yaşında bir çocuk teşhir aracı olduğunda, sevgilisiyle birlikte yaşadığında onu meşhur ediyorsak, destekliyorsak burada çok ciddi bir problem vardır demektir. Erken yaşta evliliğe de, çocuk gelinlere de, kız çocuklarını teşhir aracı haline getiren kliplere de, pedofiliye dolaylı destek verenlere de sonuna kadar karşı olmak zorundayız.
Önceden, toplumun her kesiminden bir yazar, bu tip yozlaşma mevzularına dikkat kesilen yazılar yazardı, bu yazılar farkındalık sağlardı ancak şimdi konuyla ilgili bilgisi olsun-olmasın; iç siyasetten dış siyasete, güvenlik konularından ekonomiye kadar her alanda doğru-yanlış fark etmeden kalem oynatılmaya başlandı. Bu liyakâtsizlik yetmezmiş gibi toplumdaki dejenere oluşa dikkat çeken kimse de kalmadı, her açıdan vahim bir durum.
Tabi magazin denilen bol reytingli alandaki travmatik tutumlar bununla da sınırlı değil; son birkaç haftada ensest ilişki, evli insanların âile kurumuna, çocuklara zarar verecek şekilde etik ve ahlâki olmayan ilişkileri, nikâhsız birliktelikten çocuk sahibi olan bir kadının çocuğunu aldırması… aklınıza gelebilecek tüm dejenere olma hikâyeleri insanların gözüne sokuluyor; çocuklar gülsün diye iş yaptığı söylenenlerin, birçok çocuğu babasız bırakacak, yuvaları yıkacak işlere soyunduğu söyleniyor, hepsi gözümüzün önünde yaşanıyor. Sonra muhalif gazeteci olduğunu iddia eden birkaç utanmaz çıkıp; bu ahlâksızlıkları tüm Türkiye halkına mâl ediyor, dahası ahlâksızlığı yapanları kolluyor, onların aleyhine yazamıyor, reyting kazanıyor ama Türkiye halkı kaybediyor.
Bununla da bitmiyor; bir gündüz kuşağı icat ettiler, sabredip onu da izledim, her gün ayrı bir kanalda soğukkanlılıkla işlenmiş cinayetler pornografik bir dille anlatılıyor, bazen konuklar “onu canlı yayında söylemeyeyim” dediği halde moderatör “anlat, anlat” baskısı yapıyor; ayıptır sorması RTÜK ne yapıyor?
Bu mevzunun muhalefeti vesairesi yok. Bu tip bir dejenere oluşa bu ülkedeki her kesimin yan yana gelip tepki vermesi gerekiyor, bu mühim mevzu muhaliflerin ikiyüzlü tavırları arasında yok sayılmayı kaldıramaz, hepimizin geleceğinin her anlamda sağlıklı olması açısında “birlikte” bu kötü gidişe müdahale etmemiz gerekiyor. Televizyon kanallarının daha fazla rant elde etmesi için tasarlanmış bu kurgusal ahlâksızlığa en azından benim geçit vermeye hiç niyetim yok, bu konuda hassasiyet hissedenlerin de desteğini bekliyorum.
