|
Bir kitabın anlattıkları

Vehbi Koç''un kızı tarafından yazılmış bir kitap var. İsmi, "Ömrüme Sığmayan Hayallerim Var". Bu kitabın içeriği ve yazılış öyküsü çok ilgi çekicidir. Ancak bu kitabın asıl kıymeti, ismindeki mana ve felsefededir.

Oysa Türkiye''nin geri kalmışlığının, asıl sebebi onu idare edenlerin hayallerinin ömürlerinden de kısa olmasıdır. Yani, vizyon noksanlığı...

Büyük ideallere, vizyon sahibi idarecilere sahip olmayan milletler çökmeye mahkumdur. Büyük ideallerin neler yarattığını görmek için Türkiye Cumhuriyeti''nin kuruluş hikayesine bakmak ve kuruluş felsefesini anlamak yeterlidir.

Cumhuriyetimizi, Atatürk ömrüne sığmayan idealleri ile kurmuştur. Atatürk, en ileri medeniyet seviyesine çıkacağız demişti. Ama hâlâ ülkemiz bu seviyenin altındadır. Atatürk ileri bir görüşle, “Bir gün gelecek, dostumuz Rusya çökecek, oradaki soydaşlarımız istiklallerine kavuşacaktır. Şimdiden bunlara karşı yapılacakları düşünmemiz gerekir” diye yol göstermiştir. Atatürk''ün bu öngörüsü gerçekleşmiş ve biz hâlâ ne yapacağımıza karar verememişizdir.

Atatürk, “Mukaddes toprakları Haçlılardan korumak Peygamberimiz''in son arzusudur, bu görev bize düşer” demiş, biz hâlâ olanlara seyirci gibi bakmaktayız.

Oysa biz, Atatürk''ün kendi ömrüne sığmayan ideallerini, ömrümüzü bile dolduramayan saplantılara indirmişiz. Kısaca söylemek gerekirse, Atatürk''ün ideallerinin önüne bir duvar örmüşüz. Ve duvara da Atatürkçülük ismi vermişiz.

Bugün bir anket yapsak; Türkiye''de yeni bir Atatürk çıkabilir mi? Çıkamaz. Çünkü hiçbirimizin kafasında, Atatürk olmak gibi bir ideal yoktur. Büyük fikir adamlarımız, bir şey düşünürken Atatürk bu konuda ne demişti diye araştırma yapmakla meşguldür.

Atatürk''ün Türkiye''yi modern medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak idealini biz Avrupa''yı taklit etme şeklinde anlamışız. Türk düşünürü işlerini adeta otomatiğe bağlamıştır. Bir kitap mı yazmak istiyor; Atatürk diyor ki diye başlar, diyor ki diye bitirir. Bir kanun mu çıkarmak istiyoruz: Avrupa''nın kanunlarını tercüme eder TBMM''den geçiririz. Üniversitelerimizde, kim Avrupa''daki bir ilim adamının kitabını daha iyi ezberlemişse ona büyük alim deriz. Kim daha iyi aşırma, yani intihal yapmışsa ona profesör unvanı veririz.

İnsanımızı, kendi ömürlerini bile doldurmayan idealler peşinde koşmaya mahkum etmişiz. Türk toplumu, ilerlemesi yasaklanmış bir gedikliler topluluğu haline getirilmiştir.

Bu gün işadamlarımız iflas edip sapır sapır dökülürken, neden bir Koç firması dünya çapında bir kuruluş olabilmiştir. Bunun sırrı onu yönetenlerin ömürlerine sığmayan ideallere sahip olmalarından ibarettir.

14 yıl önce
Bir kitabın anlattıkları
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler