|
Horon tepmek veya baloda bir bayanı dansa kaldırmak

Türkiye her yönüyle parçalanmışlığın prototipi''dir. Vatandaşlarımız etnik kökenlerine, dini inançlarına, doğum yerlerine göre sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmaya şimdi de horon tepenler, baloda dans edenler ayırımı ilave edilmiştir.

Bu ayırım eskiden beri mevcut olmakla beraber bugünkü kadar belirgin olmamıştır. Eskidenberi, İstanbullu-Anadolulu, şehirli-köylü ayırımının var olduğu bilinmektedir. Bazen köylü olmak ve bazen da şehirli olmak meziyet veya kabahat şeklinde takdim edilmiştir.

"Köylü kızı, köylü kızı" veya "köylü güzeli" gibi deyimlerin yer aldığı şarkılar da aristokrat olmak suçluluğuna karşı bir savunma içgüdüsüyle bestelenmiştir. Köylü olmak, çocukken koyun gütmek, halk adamı olmanın birer delili sayılmıştır. Süleyman Demirel''in en büyük meziyeti, sanki "Çoban Sülo" olmasıdır.

Bazılarına göre Atatürk''ün en önemli özelliklerinden birisi çocukluğunda tarlalarda karga kovalamasıdır. 1973 seçimlerine giderken Adalet Partisi''nin sloganlarından birisi, "Köylü Demirel, Kolejli Ecevit" şeklindeydi.

Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası''nın bir konserinde, Beethowen''in 9. senfonisini dinledikten sonra ayağa kalkmış ve "İşte modern Türkiye Cumhuriyeti" demişti. Salonda bulunanlar da bu beyanı çılgınca alkışlamışlardı.

Bazılarımız medeni olmayı, daha doğrusu medeni görünmeyi bazı sembollere bağlamıştır. Eğer ilerici iseniz domuz eti yersiniz, Ramazan''da iftardan sonra rakı içersiniz. Yalnız Batı Müziği''ni seversiniz. Muhafazakâr iseniz masada değil yerde oturur ellerinizle yemek yersiniz, aynı kabı kullanırsınız.

Medeniyet kelimesinin manası

Bu ayırımı yapanlar, medeniyet olgusunu içlerine sindiremeyenlerdir. Medeniyet kelimesi medine yani şehir kelimesinden gelir. İnsanlar göçebe hayatından yerleşik yaşam tarzına geçtiği zaman, şehirler kurulmuştur. Bugün modern dediğimiz pek çok şey bu şehir yaşamının mahsulüdür.

Köylü deyimi, bazılarına göre şehirlilerin ulaştığı bazı modern vasıflara sahip bulunmamak manasını taşımaktadır. Hâlbuki köylü olmak ayıp değildir, ama köylü kalmak ayıptır. Birçok tanınmış kimse, medeni olmayı günlük yaşamlarına uyduramadıklarından köylü kalmışlardır. Bunu da bir övünç olarak takdim etmeye kalkmışlardır.

Aynı duygu şehir çocuğu olup, aristokrat ve halkı tanımayan kimseler olmaktan utanan kimselerde de vardır. Eski bir diplomatımız, köylü, daha doğrusu halk çocuğu olduğunu kanıtlamak için "Biz karpuzları tarlada yastık olarak kullanarak yetiştik" gibi karikatür konusu olan sözler sarf etmiştir.

Medeni olmanın şartlarından en önemlisi insanları birtakım sembollere göre sınıflandırmaktan kaçınmaktır. Musiki üzerine yazılan birçok kitapta, musikiyi Türk Müziği, Batı Müziği gibi ayırmanın yanlış olduğunu söyledikten sonra, bunlardan sadece birisini sevenlerin, başka tür müzikten zevk alma imkânından kendilerini mahrum etmiş olduklarını yazmaktadırlar.

Unutulmamalıdır ki, insanlara horon tepmek veya dans etmek arasındaki tercih etme hürriyeti de insan haklarından birisidir.

12 yıl önce
Horon tepmek veya baloda bir bayanı dansa kaldırmak
“Son kale” PKK’ya tutunmak
Dudak ve kulaklar
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar