|
Adem"in ilk karısı

Venüs''ün Doğuşu... Bir opus magnum! Tarih: 15. asrın sonları... Sandro Boticelli''den...

Bu Platoncu şaheserin konusu ise, kısaca, "masum güzel".

Ama her şeyden önce güzel.

Çünkü kadın.

* * *

Güzellik ve masumiyet imgelerini biraraya getiren geleneksel düşünüş, gerçekte, safiyet ve iffetten ayrı bir kadın güzelliğini tasavvur etmekte zorlanır. Çünkü güzellik demek masumiyet demektir; ve saflık ve tazelik ve korunmuşluk...

İsmet''ten türeyen masum sözcüğünün anlamı da bu tesbiti doğrular zaten. Meselâ peygamberlerin masum (ismet sahibi) olduklarına inanılır; yani günahlardan ''korunmuş'' ve/veya ''uzakta tutulmuş''.

Yani bir zamanlar güzellik denilince anlaşılan, "el değmemiş" bir güzellikti. El değmemiş, yani doğal ve saf ve tabii ki bakire...

Tam da bu noktada bekâret''in iki anlamı da açıkça görülebilmeli: 1) bedensel/cinsel, 2) ruhsal/toplumsal.

Demek ki masum güzelin sadece bedeni değil, ruhu da korunmuştur.

Masum güzellik, iddiasız bir güzelliktir. Doğal... meydan okumayan bir güzellik.... sahibinin değerinin farkında bile olmadığı bir güzellik... Öyle ki tüm çekiciliği, dokunulmaya müsait bir saflıkla hâlelenmiş olmasındandır. Giorgione''nin Uyuyan Venüs''ü gibi.

Korunmasızmış gibi görünen bir güzellik...

* * *

Boticelli''den yaklaşık bir buçuk asır sonra, İspanyol bir ressam, Diego Velásquez, "Aynalı Venüs"ü resmedecektir; yani güzelliğinin farkına varan Venüs''ü...

Masumiyet, ne gariptir ki kadının kendi güzelliğinin farkına varışıyla birlikte ortadan kalkmakta!

Kendi narsisizmini kendi yaratan bir güzellik türüdür aynalı güzellik! Tutkuyla kendini seyreder çünkü.

Yabancı bakışlara ise sadece sırtını döner. Yabancı bakışlar Venüs''ün bakışıyla karşılaşmak istiyorlarsa, önce aynaya bakmak zorundadırlar. Venüs''ün şehlâ-nigâhı ancak bu kadar cömerttir!

Bir tür "la femme fatale"! Yani elindeki gücü kullanmasını bilen kötücül kadın!

Modern erkeğin hayalindeki kadın! İnadına sevimli!

* * *

Görülmek isteyen ve gözlere meydan okuyan kadının davetkâr güzelliğini modern kadının başlıca özelliklerinden biri hâline getiren ilk teşebbüsün eseridir Olympia tablosu.

Uyuyan Venüs, artık uyanmıştır. 1863''te. Édouard Manet''nin eliyle.

Tiziano''nun Urbino Venüsü gibi Manet''nin güzeli de sırtını dönmez seyircilerine. Bilâkis onların ta gözlerinin içine bakar. Umarsızca. Sanki biraz küçümseyerek. Alaylı alaylı. Sadece güzelliğinin değil, bu güzelliğin pazar değerinin de farkındadır.

İstenen değil, isteyendir; arzulayan değil, arzulanan... maşuk değildir artık, ne yazık ki sadece âşık.

En güzel yorum, on yıl sonra, Cézanne tarafından yapılacaktır. Cezanne''nın Olympia''sında, ressam da resmin içindedir. Seyirciler, yaratıcıyla eserini birlikte görürler.

Bakış noktası değiştiğinde bakılan da değişir. Güzellik masumiyetini kaybetmekte, buna mukabil şehvetle yakınlık kurmaktadır. Modern güzel, şuh güzeldir. Bu nedenle o artık masumiyeti ve el değmemişliği bir zayıflık, bir kusur olarak algılamaya başlamıştır.

Kapitalizmin kadını, edilgenlikten vazgeçmiş, böylelikle yaşam pratiğini değil sadece, yaşam estetiğini de aktif özne olarak kendisi inşâ etmeye karar vermiştir.

* * *

Modern dönemde ayna, artık kadının elindedir; yardımcısının değil.

Dinî edebiyat açısından "la femme fatale"in en dehşet verici örneği, sanatın gözünde —biraz isteksizce de olsa— nedense hürmete lâyık bulunur.

Meselâ Dante Gabrielle Rossetti''nin resmettiği Lady Lilit''in (1867) elinde aynada imge yoktur. Kimse Lilit''in orada ne gördüğünü bilemez.

Lilit''in, yani Adem''in ilk karısının... Adem''den ayrıldıktan sonra İblis''le evlenen kadının... Adem''le Havva''ya elmayı uzatan kadının...

Sanat tarihinde Lilit''in son iki yüzyıl içerisinde boy göstermiş olması, hiç de sebepsiz değildir.

Lilit''in, yani kötülüğün anasının... üç büyük dinin de ortodoksisinin tanımadığı, tanımlayamadığı bir kadın tipinin...

Tarihteki ilk feministtir Lilit! Erkeğe isyan eden ilk kadın! Adem''in kaburga kemiğinden değil, bizzat Adem gibi topraktan yaratılan kadın!

Yerini Havva almıştır. Uysal ve saf olan Havva! Adem''in eşi Havva, İblis''inki ise Lilit! Havva elmayı yiyen kadın, Lilit''se elmayı elinde tutan kadın!

* * *

Dindarlığın, ''kadın''la ''modernite'' arasındaki ilişkiyi bir türlü kavrayamamasının en temel nedeni bu! Hâlâ Ramazan fitrelerini arpa-buğday hesapları üzerinden yapan dindarlık, kadınlığın sorunlarını da ister istemez Havva-Meryem düalitesinden hareketle kavramaya çalışıyor. Hal böyle olunca da masumiyet kavramını bedensel bekâret düzleminden öteye taşıyamıyor. Oysa Meryem bir eş değil ki, sadece anne! Zevce olmayan kadın! Güzel ve masum. Ama yaşamın dışında. Manastır''da.

Modern gerilimin izleriyse Havva''yla Meryem arasında değil bu yüzden, Havva''yla Lilit arasında.

Ey talib, İblis''in adresini bulursan, sana Lilit''in yerini gösteririm!

14 yıl önce
Adem"in ilk karısı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti