|
Ciğerim niçin yanıyor?

Normal çocuklar tabiatıyla ''normal'' olurlar, yani mutlu. Sıradan. Ortalama karakterlerin gidişatı hemen hemen aynıdır: vasatta seyretmek.

İtidalin meyvesidir vasat. Uçlardan uzaklık. Uçlardan, yani tehlikeden.

Kabiliyetleri de ortalamadır kaçınılmaz olarak. Yüksekten düşmezler. En çok ayakları burkulur. İki zıplarlar, bir silkinirler, sonra da hiçbir şey olmamış gibi yola devam ederler. Tehlikesizce.

Ne feryad ederler, ne de nârâ atarlar.

Hiçbir şey olmamıştır. Her şey normaldir. Normal seviyededir. Kan, damarlarında sakince akar. Tebessüm şiarlarıdır. Başlarını öne eğerler. Hafifçe ve sakince. Ortanın keyfini çıkarırlar. Ortada olmanın. Ortalama olmanın.

Kısa ve tombulca parmaklar... Boğumsuz.

Aynen öyle: dümdüz, kemiksiz, besili, şişman parmaklar...

Gümüş yüzüklerle hâlelenmiş... parmağa gömülmüş... kolayca... taşsız.

Büyükçe bir burnun gölgelediği ağızlar nedense hep büzülüdür.

Dudakların büzgüsü, gözlerin telâşını gizleyebilir mi, o çipil çipil bakan gözlerin?

Nadiren.

Çünkü sözler ağzın tam ortasından çıkar; kırmızı küçük bir dilin araladığı dudakların tam da ortasından. Tükürecekmiş gibi.

Yalanır çaresiz. Kibarca. Belli etmeden.

Öte yandan göz kapakları da riyakârca titremeyi sürdürür. Biteviye. Üşürmüş gibi.

* * *

Klasik tıp, mizacı ikiye ayırırdı, ''mutedil'' ve ''gayr-ı mutedil'' olmak üzere.

Mutedil mizac bir taneydi; gayr-ı mutedilse sekiz.

Mutedil mizac, olan/varolan bir vasat değildi. Bir idealdi; ulaşılmak istenendi. Kendisine nisbetle hastalıkların teşhis edilebildiği, edilmek istendiği bir nirengi noktası gibiydi.

Karaciğer, ah canım karaciğer!

Niçin ''kara'' sözcüğüyle tanımlanır? Acep, diğeri ''ak'' olduğu için mi?

Türkçe''de ''karaciğer'' tabirinin kullanıma girme tarihi çok eskilere gitmez. İki asır önce ''kızıl ciğer'' deniyordu. Akciğerin yerine daha ilginç bir sözcük, ''öygen'' kullanılırdı.

Karaciğer''in karalığı esasen "kara sevda"nın karalığıyla aynı sebeptendi. Melancolie''nin melan''ı gibi.

Melan, ''kara'' demektir.

Ne garip değil mi, ''sevda'' da ''kara'' demektir. Kara sevda aşkın kapkaralığını anlatır. Başka bir deyişle bütün bir tıp ve psikoloji tarihini... pıhtılaşmış kanın yanmışlığını, kararmışlığını...

"Kara sevda" melankolik karaktere özgü bir aşırılıktı. Hüzün gibi. Hüzünden fazlası vardı. Fazla, yani anormal. Normalin dışına çıkış, vasattan, itidalden ayrılış. İfrat.

* * *

Daha erken tarihlerde, Türkçe''de, kara ve/veya kızıl ciğerin yerini tutan iki sözcük vardı. Biri ''ciğer'', diğeriyse ''bağır''.

Şimdiki ukalâlar, "bağrı açık" tabirini, "göğsü açık" diye anlıyorlar. Böyleleri, "bağrı yanık" tabirine ne anlam verecekler, hep merak ederim, "göğsü yanık" mı?

"Bağrım yanıyor" diyen adamın başı karaciğeriyle dertte demektir. Tıpkı "ciğerim yanıyor" diyen adam gibi.

Ciğerimiz Türkçe''de yanar, kebap olur...

Yanmakla ''ciğer'' ve ''bağır'' kelimeleri arasındaki irtibat boşuna değildir. Anlamı vardır ve anlamsız değildir.

Korkaklar ciğersizdir âdeta. Ciğerleri beş para etmez böylelerinin.

''Ödlek'' kelimesindeki öd''ü görebiliyor musun ey talib? Bir düşün bakalım nedir öd?

* * *

Endişelenmeyiniz, unutmadım, korkaklar aynı zamanda yüreksizdir de.

Niçin?

Öfke gücünün kaynağını arayınız, tıpkı şehvetin kaynağı gibi, pekâlâ tıbb-ı kadimin vereceği zengin cevaplarla karşılaşırsınız.

Cinnete giden yol, bir zamanlar ciğer ve bağırdan geçerdi; kanı deli deli akanların, ''deli''kanlıların ciğer ve bağrından...

Delikanlıların bağrı yanardı. Ciğerlerinden vurulanlar hep delikanlılar olurdu.

Karasevdanın vurduğu ciğerlerin sahipleri, itidalden de, vasattan da uzaktılar. Uçlardaydılar. En uçlarda. Tehlikede.

Aşk bir hastalıktı. Aşırılıktı çünkü.

Tehlikeydi. Tehlikeliydi.

* * *

Aşk olgunlaştırır. Her aşırılık gibi. Her tehlike gibi.

Anormaldir. Sıra dışıdır. Yakışıksızdır.

Hiçbir zaman aranıp bulunamaz; baygın gözlerin, büzülmüş dudakların, tombul ve boğumsuz parmakların sahiplerince.

Namus ister. Haysiyet ister. Kara sevdaların peşinde bağrı yanmış adam ister.

Unutma ey talib, aşk, her şeyden evvel, Leyla''ya ''evet'' değil, ''hayır'' demiş olmayı ister.

16 yıl önce
Ciğerim niçin yanıyor?
Van Gogh gibi değil, Şems gibi
Yedi Güzel Adam
Seçmenler, seçkinler ve aydınlar
Kara dinlilerle milletin savaşı
Evvelbahar