|
Çıplak Hakikat

- “Çoğunluğu hoşnut etmek iyi bir şey değildir!” (Vielen Gefallen ist schlimm)! Schiller''in bu sözünü, Gustav Klimt''in skandal yaratan o ünlü tablosundan aktarıyorum: Nuda Veritas''tan. (1899).

“Çıplak Hakikat”, modern Venüs''ün ta kendisiydi.

Ne var ki bu cüretkâr Venüs''ün elindeki ayna izleyicisine dönüktü. Tüm çirkinliğine rağmen, seyircilerine “Siz asıl bir de kendinize bakın!” demeye çalışıyordu.

Klimt (ö. 1918) modern kadının özünü ifşa etmekle kalmaz, bu özü skandalize de eder. Lâkin şefkatle... sevgiyle... sahiplenmek suretiyle...

Güya kötü kadın''ın ressamıdır. Oysa öyle görünür, ama değildir.

* * *

Demek oluyor ki:

Aslâ çoğunluğu hoşnut etmem beklenmemeli benden!

* * *

- “Herkes bilir ki Aşk, Afrodit''ten ayrılmaz. Afrodit tek olsaydı, Aşk da tek olurdu. Ama madem ki iki Afrodit var, Aşk''ın da iki olması gerek. Hem bu tanrının ikiliği nasıl inkâr edilebilir?

Biri, yani en eskisi, göksel dediğimiz Afrodit, ana karnından doğmuş değil, göğün kızıdır. Daha sonra gelen bir başkası var ki Zeus''la Dione''nin kızıdır, ona orta malı Afrodit diyoruz.

Bu tanrılarla ilgili iki tür Aşk da olacak ister istemez. Birine orta malı, öbürüne göksel diyeceğiz. (...) Orta malı Afrodit''e bağlanan insanın kendisi de orta malıdır.”

Pausanias''ın bu söylevi, Platon''un Şölen diyaloğundan...

Hüsn ü aşk''ın simgesi: Grek dünyasında Afrodit, Latin dünyasında ise Venüs...

Simgesi ise gül! Evet, kırmızı... kıpkırmızı bir gül...

Bazen açılmamış bir gonca...

* * *

Platon''dan itibaren kadın, Afrodit/Venüs ve Nini olarak ayrışır. İffet, ahlâk, sadakat gibi sıfatlar üzerinden ilkine ne denli övgüler düzülmüşse, ikincisi de o denli kınanmış ve kötülenmiştir.

Nini, aslında orta malı Afrodit''tir. Yani şuh kadın! Şehvet dolu. Sadece bedeniyle kadın. Et parçası. Hatta sırf et! Güya ruhsuz, duygusuz, acımasız. Eni konu kötü kadın. La femme fatale yani! Bir adım sonra kara melek! Hem yılan, hem şeytan!

Kökeni nereye dayanıyor?

Adem''in ilk karısı Lilit''e. Sonradan İblis''in karısı olacak olan kadına. Bütün kötü ruhların, cinlerin, şeytanların anasına!

Tabii ki hurafelerin dünyasında bir simge olarak...

* * *

Hristiyanlığın kadın tasavvuru farklı kişilikler üzerinden öne sürülür.

Öncelikle Hz. Meryem. Bakire Meryem. Ama önce anne. Hristiyanlığa göre, Tanrı''nın annesi. Afif ve sadık ve merhametli. Asalet sahibi. Kendini Tanrı''ya adamış ve mabed''de büyümüştür. Rahibelerin (Tanrı''dan korkan kadınların) simgesi. Mânâ âleminde İsa Baba''yla evlenen kadınların...

Havva ise, ilk günahın müsebbibi. Zayıf ve güçsüz. Her daim aldanmaya ve aldatmaya hazır ve müsait. Kontrol altın alınması gereken bir varlık. Çocuk gibi. Adem''in eşi. Tek başına anlamı yok. Varlığını ve varlığının anlamını Adem''den ve Adem''le kazanıyor. İtaat ettikçe, kendisini aileye adadıkça sıhhat elde ettiğine inanılıyor. Asırlarca. Ve hâlen.

Bir de Mecdelli Meryem var. İsa''nın ayaklarını öpen kadın! Tevbekârlığın simgesi. Güzel mi güzel. Bedenindeki ruhu keşfeden kadın. Göğe yükselen. Bir erkek sayesinde değil sadece, bizatihi Tanrı''nın sayesinde.

Nini''den Venüs''e evrilen kadının simgesidir Maria Magdalena! Orta malı Afrodit iken, göksel Afrodit hâline gelmiştir.

Masum değilse bile, nazarımda hep mahzun güzeldir Mecdelli Meryem! Bataklıkta açan güldür!

Bataklığın canı cehenneme! Gül''dür ya, siz asıl ona bakın!

Mahzun ve mazlumdur.

* * *

Bu bağlamda, Batı''nın kadın imgesini oluşturan iki figürden daha söz etmeliyim! Jüdit ile Salome''den...

İlki inançlı ve cesur kadın. Dul bir kadın. Sırf kuşatma altındaki şehrini kurtarmak için düşman ordusunun komutanı Holofern''le onun çadırında birlikte olur Jüdit, ve fakat akabinde uyuya kalan Holofern''in kafasını keserek şehrini istiladan kurtarır.

Müzeler onlarca Jüdit tablosuyla dolu. Bir elinde kan damlayan kılıcı, diğer elindeyse Holofern''in kellesini tutan Jüdit tablolarıyla.

Erkek gibi kadındır Jüdit. Düşmanıyla haz almaksızın birlikte olan ve bu yasak ilişkiden bir kahramanlık vücuda getiren kadındır!

Tarih boyunca pek güzel bir kadın olarak resmedilmemiştir. Çatık kaşlıdır. Sinirlidir. Yüreği pektir ama gönlü boştur. Erkek gibidir çünkü.

Ne zamana kadar?

20. yüzyıla kadar! Tüm zamanların en büyük kadın ressamı Gustav Klimt''e kadar!

Kadın imgesi üzerine her kavrayış çabası, ancak Klimt''in tabloları üzerinden kendisini tahkim edebilir.

Viyana''nın bu haşarı çocuğu, modernliğin evrimini fırçasıyla yazmıştır.

* * *

“Jüdit I” (1901) ve “Jüdit II” (1909) tabloları -bilhassa ikincisi- garip biçimde daha ilk andan itibaren birer Salome tablosu olarak algılanmış ve eleştirmenlerce öyle de tanımlanmıştır.

Jüdit, bir ahlâk abidesi iken, Salome, yüreği kinle, intikamla dolu Hirodias''ın kızıdır. Üvey babası Herod''dan yedi tül dansı karşılığında Hz. Yahya''nın başını talep eder. Amacına ulaşır da.

Lilit''in yoldan çıkardığı Havva''ya benzer Salome! Anasının kızıdır.

Bu nedenle Klimt onu “La petite mort” (küçük ölüm) hâlinde tasvir eder. İzleyicileri şiddet''le cinselliğin içiçe geçtiği bir karmaşayla karşı karşıya bırakır. Şiddetten büyük haz alan kadınlardır her ikisi de. Öldürürken ölürler. Ölmek için, ölüm yoluyla zevki tatmak için öldürürler.

Jüdit nasıl Holofern''in kellesini aldıysa, Salome de Hz. Yahya''nın başını talep eder.

Ancak Jüdit''in amacı başka, Salome''nin amacı daha başkadır. Eylemi aklayansa amacıdır.

* * *

“Bin kadın bin yüz”ün hikâyesi değil bu anlattıklarım! Aksine “bir kadın bin yüz”ün hikâyesi.

Çıplak Hakikat''in yani.

14 yıl önce
Çıplak Hakikat
Kimin derin eli, kimin derin cebinde?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…