|
Gelişigüzel

Bilgi''nin özünü bilmek istediğimde, bilmenin araçları üzerine düşünmek zorundayım.

Bilgi''nin vasıtalarını, bilmenin araçlarını gözardı etmem hâlinde ''bilmek'' üzerine de düşünemem.

Bilgi''nin hesaba çekilmesi, tam da bu yüzden, bilgi araçlarının da hesaba çekilmesi demektir.

O hâlde, "Nasıl biliyorum?" diye sorma ey talib, "Neremle biliyorum?" diye sor.

Ben sorayım sana ey talib: "Nerenle biliyorsun?"

* * *

Meselâ:

"Sevmeyi nereden bilirsin?" demiyorum,

bilâkis,

"Nerenle seversin?" diye soruyorum. Nerenle, yani hangi yeti''ni kullanarak?

Hangi yetini kullandığını bilmiyorsan, sevgi üzerine konuşamazsın!

Karıştırma!

Sevebilirsin ama sevgiyi açıklayamazsın!

* * *

Aristoteles''ten itibaren, Batı''da, zihnin güçlerini ''akıl'', ''muhayyile'' ve ''hafıza'' olmak üzere genellikle üç kısımda incelemek âdettendir. İbn Rüşd metinlerinin bu seçimi beslediği ve belirlediği ise muhakkaktır. Çünkü Batı Psikolojisi hâlâ bu üçlü taksime itibar eder. (John Locke da öyle: ''reason'', ''imagination'' ve ''memory'')

Doğu''da ise, İbn Sina''dan itibaren üçlü değil, beşli taksim kullanılmaktadır: hiss-i müşterek, hayal, vehim, hafıza, mütehayyile.

Böylelikle Aristoteles''in Psikolojisi Doğu''da bambaşka katkılarla zenginleşmiş ve bu gelenek Batı''ya umumiyetle gnostik/okkült metinler aracılığıyla tesir edebilmiştir.

Bugünkü terim karmaşasının bir nedeni de budur: kavramlaşma sürecinin takip edilmemesi. Bu nedenle imagination''un karşılığı tayin edilemiyor ve fantasia ile karıştırılıyor.

* * *

Ne ilginçtir ki Yunanca kökenli ''fantazya''yı bugün "düş gücü", buna mukabil ''imaginasyon''u ise "kurgu gücü" olarak Türkçeleştiriyorlar. Bu yüzden de "Fantazya üreticidir, imaginasyon ise asalaktır" diyen Benedetto Croce''nin ne demek istediği anlaşılamıyor.

Terimler aktarılıyor, ama anlaşılmıyor.

Oysa meseleye biraz da Fizik ve Psikoloji geleneğimizin terimleri açısından bakılsa, o takdirde modern estetik teorilerinin temel meseleleri hakkında daha sağlıklı münakaşalar yapmak kolaylaşacak.

* * *

İtalyanlar, Doğulu ustaların öğrencileridir. Toledo (Tuleytula) Endülüs''ün Batı''ya açılan kapısıydı. Rakibi Sicilya''dır.

İbn Rüşd Batı''ya Toledo''dan, İbn Sina ise Sicilya''dan girmiştir.

İngiliz Okulu Toledo kaynaklı metinlerden, İtalyan ve Fransız okulları ise Sicilya kaynaklı metinlerden yararlanmıştır.

Fark, fark-ı azimdir.

* * *

"Kamu duyusu", "karşılıklı duygular" gibi saçma sapan ifadelerle sadeleştirilen "hiss-i müşterek", gerçekte Latince "sensus communis"in, yani Yunanca ''fantasia''nın mukabili olarak kullanılmıştır.

Bu bakımdan hiss-i müşterek''in hakkı verilmedikçe Estetik''in kökü kazılamaz. İslâm dünyasında da, Batı dünyasında da.

* * *

İsim cümlesi, fiil cümlesi ayrımının Gramer dünyamızdan uzaklaştırılmasıyla birlikte bugünkü dil tasavvurumuz nasıl büyük bir darbe aldıysa, iç ve dış duyular ayrımının Psikoloji''nin dışına itilmesiyle de bu alanda benzer sorunlar uç vermeye başlamıştır.

Sözgelimi, kimsenin ağzından düşürmediği "Anlama Yetisi"nin (Verstand, understanding), Türkçe''de ve/veya bizim bilgi dünyamızda karşılığı nedir?

Namık Kemâl''in, Ahmed Cevdet Paşa''nın, Celâl Nuri''nin, Babanzade Ahmed Naim''in zihninde bu yetinin karşılığı olarak bir terim var mıydı, varsa adı neydi?

Kısacası anlama yetisi''nin anlamı neydi bizim dünyamızda?

Locke''un, Hume''un, Leibniz''in, Kant''ın kullandığı bu terimin anlamını bizler bilmiyor olabiliriz ama bu terimi Fârâbî''lerin, İbn Sina''ların, Gazalî''lerin, İbn Rüşd''lerin de bilmemeleri mümkün mü?

Aslâ! Zira bu terim, anlaşılacağı üzere, yeni üretilmiş, modern bir terim değildir.

* * *

Fantazya ile imaginasyon arasındaki farkı bilmiyoruz. Bu doğal.

Aynı şekilde düş-gücü ve kurgu-gücü ayrımından da bir şey anlamıyoruz. Bu da doğal.

Peki hayal ile vehim arasındaki farkı bilmememiz doğal mı?

İşte bu doğal değil, bilâkis skandal!

15 yıl önce
Gelişigüzel
Potada zirveye Aslan pençesi!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir