|
Kaybedişin ve kayboluşun hüznü

Jane Burden. Tipik Victoria dönemi kadınlarından. La famme fatale''ın en bilinen yüzlerinden! Yani güzelliğini dışavurdukça tehlikeli hâle gelen kötücül kadınlardan!

Gürül gürül akan bir ırmak kadar coşkun ve dalgalı, bir o kadar uzun ve kızıl saçlar...... bol dökümlü elbiseler... masumiyetle hâlelenmiş meleksi bir çehre... ve gözlerde bir türlü saklanamayan o hüzün... o mağduriyet... o küskünlük ifadesi...

Bu yüzden olsa gerek, her defasında zoraki titrek bakışlar...

Bir de kendinden başkasına değmemiş gibi görünen o narin ama güçlü parmaklar...

Jane''nin bir kadın için biraz sert, biraz keskin, hatta biraz erkeksi görünen hatlarına karşın, iflâh olmaz âşıkı Dante Gabriel Rossetti (öl. 1882), o hatları bir melek yüzüne dönüştürmekte neredeyse hiç zorlanmamıştır.

Jane (öl. 1914), Dante Gabriel Rossetti''nin o muhteşem tablolarının vazgeçilmez modelidir.

Arkadaşı William Morris''in eşi olacaktır ancak yine de Rossetti''nin hülyalarının, tuvallerde olsun, gerçeklik kazanmasına aracılık etmekten aslâ vazgeçmeyecektir.

En nihayet, Pre-Raphalite''lere has güzellik ideali Jane''le tecessüm etmiştir diyebiliriz.

* * *

“Fedakârlığı yüceltmek ancak bizimki gibi gerçekten hodgâm bir çağda mümkündür” derken, acaba Oscar Wilde kendi çağına haksızlık mı yapıyordu?

Her çağ aynı derecede hodgâm, her tutku en az bir diğeri kadar bencil değil midir?

Pre-Raphalite''ler böyle düşünmedikleri için, Rafaello öncesini kendilerine model almakta hiç tereddüt etmediler.

1848''de kuruldu “Pre-Raphaelite Brotherhood”.

Üç kurucu üyesini zikreder kayıtlar: Dante Gabriel Rossetti, John Everett Millais ve Holman Hunt.

Millais''i kim bilmez, hele hele “Ophelia''nın Ölümü” (1852) tablosunu?

Sonradan bu topluluğa başka isimler de katılacaktır: William Morris, Swinburne, Edward Burne-Jones, John William Waterhouse...

Kendisinin nisbet iddialarını reddettiği biliniyor, hatta resimlerinde neo-klasik tavrın hâkimiyeti de çok belirgindir, ancak yine de temel eğilim, Frederick Leighton''ı bu topluluğun içinde görmekten yana.

Hakikaten devlerin arasında tek başına dolaşan bir devdir Leighton.

Henüz tanıdığım, ve Londra''da evini ziyaret ettiğim bu devin cesameti, kendisinden küçüklere nisbetle değil, bizzat büyüklere nisbetle büyük! (Gustave Klimt''i etkileyen isimlerden biri Von Stuck ise, diğeri de Leighton.)

VE bir de asıl unutulmaması gereken kişi, —bence— topluluğun en aykırı, en sıradışı isimlerinden Lawrence Alma Tadama.

Zahmet edip bu isimlerin imzasını taşıyan birkaç tabloya bile göz gezdirecek olanlar, yirminci yüzyıl düşünce ve sanatının bu akımı bile bile ihmal etmesinin nedenlerini kavramakta pek güçlük çekmeyeceklerdir zannederim.

Yirminci yüzyıl, birşeyin devamı olmaksızın olunabileceğini sanan kitlelerin çağıydı.

Avamın çağı. Avamlığın çağı. Boğazlarına kadar gerçeğe gömülen zavallıların çağı.

* * *

19. yüzyılın en etkili gruplarından olan Pre-Raphaelite''ler, bilindiği üzere, sadece devrin sanatına değil, edebiyatına da damgasını vurmuştur. Kolay kolay silinmeyecek bir damgadır bu.

Tablolarıyla değil, şiirleriyle de dikkat çekmişlerdir. Nitekim Rossetti''nin hikayesi meşhurdur: Sevgili eşi Elisabeth ölünce, Rossetti yazdığı şiir defterlerini eşinin mezarına gömer. Ancak sekiz yıl sonra pişman olur ve gider, şiir defterlerini mezardan çıkarıp yayımlar.

* * *

Ben, Pre-Raphaelite''leri, ilk kez genç Cemil Meriç''in haklarında yazdığı müstakil bir makale aracılığıyla tanımıştım. Yazının başlığı şöyleydi: Modern Şiirci''lerin Müjdecileri: Pre-Raphaelite''ler.

Kitab-ı Mukaddes''in ve Ortaçağ''ın hayranı bu sanatçıları genç Meriç şöyle tavsif eder: “isyan ve istiğrak şairleri”.

Hepsinin pîri de Ruskin''dir. John Ruskin.

Cemil Meriç''in ifadesiyle,

— “Bulutlardan bahsederken Avrupa müzelerindeki bütün tablolardan örnekler verebilen bu mutaassıb sanat âşıkı, hakikî bir üslûb sihirbazı idi. Floransa''nınkiler kadar estetik olmayan İngiliz liraslarına, katedralleri ahır yapan Fransız ihtilâlcilerine, göğün şiiriyetini lekeleyen fabrikalara, maddenin ve makinenin bütün zaferlerine düşmandı. Ona göre, jaleye kurumamasını, alâyim-i semaya dağılmamasını emreden ve saniyeleri ebedileştiren sanatkâr, ilhamını ilâhî kaynaklardan almalıydı.

İlk Pré-Raphaelite''ler, Ruskin''in mistik vaazlarında, kendi bulanık sezgilerinin peygamberâne bir ifadesini buldular. Sanat tarihinde bu ideallerini gerçekleştirenler, primitif İtalyan ressamlarıydı. Resmin Raphael''den itibaren bozulduğuna kaniydiler. Zaten Raphael''den-öncekiler adını almaları da bundandır.”

Genç Meriç, aynı yazıda, Türkçe''ye çevirdiği şiirlerinden bazı örneklere de yer vermiştir.

Ne acı değil mi, aradan yarım yüzyılı aşkın bir zaman geçtiği hâlde şu an nerelerdeyiz?

Kaplumbağa Terbiyecisi''nin çevresinde dolanan zavallı Türk Resmi!

Magazin gazeteciliğinin sığ sularında kıvranan ufuksuz ve güdük bir intelijensiya.

VE intiharın bile hakkını veremeyen Cumhuriyet''in sözde Avam Partisi!

* * *

Hâl böyleyken, görmeyi öğrenmeye ihtiyacımız var, ey tâlib!

Umudun ışığına ihtiyacımız var çünkü.

Birazcık hüzne.

Kaybedişin ve kayboluşun hüznüne.

Not: 20 Nisan 2010''da, saat: 18.00''de, Taksim-Tünel''de.

14 yıl önce
Kaybedişin ve kayboluşun hüznü
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak