|
Simkeşhâne-i Âmire’den Orhan Kemal Kütüphanesi’ne

Sultanahmet’teki belediyeye ait çay bahçesine, tarihi bir mekânda bulunduğu için arada bir giderim. Geçen gün, bir kere daha buraya uğradım. Çay, kahve faslını tamamlayıp çıkarken, Fatih Belediyesi’nin gayet kaliteli bir kâğıda basılmış aylık bülteninden bir tane aldım. Sayfaları çevirip yazılardan birinin başlığında “Şimkeşhane” kelimesiyle karşılaşınca, yanlış yazılmış olduğunu fark ettim. Evet, bu kelimenin doğrusu “Şimkeşhane” değil “Simkeşhane”dir.

Garip değil mi? Aynı yanlışlık, adı geçen tarihi mekânın önündeki ışıklı tanıtım levhasında da görülüyor. Tabii ki, bakmasını bilenler için müşahede ediliyor. İstanbulumuzdaki tarihi binaları ve mekânları tanıtan diğer levhaları mı soruyorsunuz, yanlıştan geçilmiyor. Ne hikmetse biz, “Coşkun”u “Çoşkun” diye yazarız, “Şemsiye”ye de “Şemşiye” deriz. Sadece bunlar mı, daha böyle tebdil ve tağyir ettiğimiz, telaffuzunu bozduğumuz epeyce kelime var ama şimdi onları bir tarafa bırakıp “Simkeşhane” üzerinde biraz durmak istiyorum.

Beyazıt Meydanı’ndan Aksaray’a doğru giderken yolun solunda tarihi Bizans sütunlarının yanı başında yer alan Simkeşhane-i Âmire ilk defa Fatih Sultan Mehmed tarafından hizmete açıldı. Merhum tarihçilerimizden Mehmed Zeki Pakalın’ın “Tarih Deyimleri ve Terimleri” adlı eserinden öğrendiğimize göre, Simkeşhane gümüş ve altın teller çeken sırmacı ve kılapdancı esnafın mesleklerini icra ettiği yerin adıdır. İlk defa Irgat Pazarı’nda, Çorlulu Ali Paşa Camisi ile medresesinin bulunduğu yerde kuruldu, daha sonra -yukarıda da belirttiğimiz üzere- Beyazıt’tan Aksaray’a giden caddenin üzerine nakledildi. Simkeşhane, resmi bir kuruluş olarak idare ediliyordu. Memleketin zenginliğini koruduğu ve sırma işlemeli şeylerin rağbette olduğu zamanlarda önemli işler yapan bu müessese, Tanzimat döneminde işlerin azalmasından dolayı kapandı. Ancak 1867 yılında, hükümetçe teşkil edilen komisyonun verdiği karar üzerine “sırmakeş” esnafına, bir kese akçe vermek suretiyle tekrar faaliyete geçirildi. Resmi elbiselerle sancakların ve bu türden işlemeli şeylerin buradan satın alınması da ayrıca karar altına alındı.

İlk İstanbul Darphanesi de Simkeşhanenin içinde bulunuyordu. Daha sonra Topkapı Sarayı’nda, şimdiki yerine nakledildi.

Hiç aklınıza gelir mi, bu tarihi eserden destanları konu alan bir kitapta da söz ediliyor. “İstanbul Mahalle Bekçilerinin Destan ve Mâni Katarları” adını taşıyan ve 1945’te yayımlanan bir kitaptan anlaşıldığına göre, önceleri burada gümüş tel, sırma, kılapdan, subaylar için üniforma, devlet nişanları, kıymetli eğer takımları, süslü şeritler ve benzeri nefis sanat eserleri üretiliyormuş. Sonraki yıllarda bir kısmı antikacılarda görülen gümüş telli, sırmalı veya kılapdanlı havlu, peşkir, yastık, yorgan örtüleri ve benzeri birçok nefis eşya hep işte bu Simkeşhane’nin mâmulatıdır.

Avrupa’nın bu türlü malzemeyi fabrikalarda bol bol üretip memleketimize sokması üzerine Simkeşhane mâmulleri de haliyle eski önemini ve özelliğini kaybetti. Devlet, bu müessese ile aynı akıbete doğru giden saraç, debbağ (dericilik) ve daha bazı sanat kuruluşlarını kurtarmak ve faaliyetlerinin devamını sağlamak için, her birini şirket haline getirmeyi düşündü. Bu arada Simkeşhane hakkında da bir nizamname kaleme alındı. Bu nizamname, Başbakalık Arşiv Umum Müdürlüğü’nde, Tanzimat Meclisi’ne ait 2 numaralı defterin 122. sayfasında kayıtlıdır. 1940’lı, ellili yıllarda bu Osmanlı yadigârı tam bir harabe halindeydi. Kapısının üst kısmında bir tuğra, onun altında da “Simkeşhâne-i Âmire” yazısı bugün de görülüyor. Granit taş üzerine gayet başarılı ta’lik hat ile kabartma olarak yazılmış olan bu yazı, hat sanatının şaheser örneklerinden biri olarak arz-ı endam ediyor. Simkeşhane’nin Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırıldığını Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nin 1.cildinde belirtiyor.

Simkeşhâne-i Âmire, günümüzde Halk Kütüphanesi olarak hizmet veriyor. Nasıl kütüphane yapıldığını da, buranın eski müdürlerinden birinin verdiği bilgilere dayanarak şöyle anlatabilirim: Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi’nin Müdürü Ayten Şan Hanım’ın Nisan 2010 tarihli BDK (Beyazıt Devlet Kütüphanesi) isimli dergide “Simkeşhâne-i Âmire’nin Kurtarıcısı Prof. Bedii Nuri Şehsuvaroğlu” başlığıyla yayımladığı araştırmada belirtildiğine göre, 1958’de Beyazıt- Aksaray yolunun genişletildiği sırada ne yazık ki, bu tarihi binanın giriş cephesi olan kuzey kanadı yıktırılıyor, 1964’de İstanbul Şehir Kütüphanesi’ni Kurma ve Yaşatma Derneği kurulana kadar bakımsızlıktan harabeye dönüşüyor. Bu derneğin kurulmasıyla binanın da kaderi değişiyor. Derneğin kurucusu, hem doktor, hem kültür adamı olan Prof. Bedii N. Şehsuvaroğlu’dur ve ihtisas alanı tıp tarihidir.

Simkeşhâne-i Âmire’nin restorasyonu da onun çalışma alanlarından biridir. Şehsuvaroğlu’nun maksadı, bu binayı ve çevresini bir kültür merkezi haline getirmektir. Bu maksadı gerçekleştirmek için Şehsuvaroğlu’nun öncülüğünde “İstanbul Şehir Kütüphanesi’ni Kurma ve Yaşatma Derneği” adıyla bir dernek kurulur. O zamanki İstanbul valisinden tutun merhum Turgut Cansever’e kadar birçok insan bu derneğin üyesidir.

O sırada Simkeşhâne-i Âmire binası İstanbul Belediyesi tarafından otopark yapılmak istendiği için Prof. Bedii N. Şehsuvaroğlu, belediye ile mücadeleye girmek zorunda kalır. Kütüphane mi? Otopark mı? Bu sorunun cevabının verileceği Belediye Encümeni toplantısının kararı çok önemlidir. Şehsuvaroğlu’nun eşi Leyla Hanım’ın verdiği bilgiye göre, toplantının yapılacağı gün Şehsuvaroğlu, erkence evinden çıkıyor. Eşine de o günün çok önemli bir gün olduğunu, gece hiç uyumadığını, verilecek karar dolayısıyla büyük heyecan yaşadığını söylüyor. Toplantının yapılacağı salonun kapısında beklemeye koyuluyor. Ne yazık ki, Şehsuvaroğlu encümen kararını öğrenemiyor. Yorgunluktan ve heyecandan fenalaşıp hastaneye kaldırılırken vefat ediyor. Yıl 1977’dir. Ve hoca 63 yaşındadır. Belediye Encümeni’nin kararı, Simkeşhâne-i Âmire’nin kütüphane olarak kullanılması yönündedir. Eşi Leyla Hanım, Şehsuvaroğlu için “Bu bina uğruna ömrünü verdi” diyor ki, doğrudur.

İşte bir Osmanlı eserinin hazin hikâyesi…

#Simkeşhâne-i Âmire
#Orhan Kemal
#Sultanahmet
#Kütüphane
4 yıl önce
Simkeşhâne-i Âmire’den Orhan Kemal Kütüphanesi’ne
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset