Maçtan bir gün önce favori olan Beşiktaş’tı. Çünkü muhtemel 11’ini ve ne oynayacağını daha iyi biliyorduk. Ama kadrolar geldiğinde az pozisyonlu ve kuvvetle muhtemel berabere bitecek bir maç beklentisi oluştu. Henüz Fenerbahçe ile ilgili cümle kurmadık zira sarı-lacivertlilerle alakalı cümle kurmak zor... Zor çünkü her maç öncesi neyi nasıl oynayacağını tahmin etmenin neredeyse imkansız olduğu bir takım Fenerbahçe. Oysa en azından bize göre Şenol hoca tam da Fenerbahçe’nin isteyeceği şekilde çıkmıştı maça. Oğuzhan’ı en etkisiz olduğu yerde başlatmıştı mesela. Bu tercih sadece Oğuzhan’ı etkisizleştirmekle kalmıyor arkasındaki ikilinin de hücumla bağını koparıyordu. Ama Fenerbahçe orta sahası o kadar yavaş düşündü ki bu zaaflardan istifade edebilmek kısmet olmadı ev sahibi ekibe. Keza baskı yediğinde afallayan Beşiktaş savunmasını da az rahatsız etti Fenerbahçe. Bunu yaptığında da sonuç aldı ama skor değil. Derken Babel’in kendisine karşı zaten var olan saygıyı zirveye çıkaran golü geldi ve ilk yarının kazananı Beşiktaş oldu. Fenerbahçe’nin iyi bir takım olması için ilk yarıdaki kadroda kaleci dahil 9 kişinin Beniza ve Slimani’nin oyun aklına yaklaşması gerekiyor ama kabul edelim ki arada kapatılması gereken mesafe hiç az durmadı en azından 45 dakika boyunca... İkinci yarı başlarken her şey Beşiktaş’ın Leh’ine idi. Zaten naif Fenerbahçe savunması önde oynama zaruretinden dolayı daha fazla Lens, Babel ve Quaresma’ya alan bırakacak en önemlisi de gelebilecek ikinci bir gol Fenerbahçe’nin tribünleri de kaybetmesini beraberinde getirecekti. Aşağı yukarı beklediklerimiz oldu. Ama 70. dakikaya kadar sahasında 1-0 mağlup Fenerbahçe’nin hiç değilse reaksiyoner baskısını bile görememek şaşırtıcı idi. Tam da cümleyi yazarken geldi Fenerbahçe’nin orta kafa golü. İlk yarıda Beşiktaş ikinci devre Fenerbahçe oynamadan birer gol atmış ve son 20 dakika için maç yeniden başlamış oldu. Sonrası iki takım da hocalarını dinlemeyip Allah ne verdiyse oynamaya karar vermiş gibiydi. Orta sahalar çabuk geçildi, ve maç “atan alır” a döndü. Atan olmadı ve hemen herkes maç öncesi tahmininde haklı çıktı. “Bundan sonrası Fenerbahçe adına ne olacak?” sorusuna cevap arayarak bitirelim; Benzia yalnızlığını Benzia krallığına dönüştürme becerisine bağlı Fenerbahçe’nin geleceği. Bu hangi hoca ile mümkün onu bilmek zor...