|
Hayırsız evlat futbol "Kış uykusu"nda

Hafta sonu Nuri Bilge Ceylan"ın "Kış Uykusu" filmiyle Cannes Film Festivali"nde aldığı ödül hepimizi gururlandırdı. Türk sineması devletten kısmi, toplumdan ise cüzi ölçekte aldığı desteğe rağmen son yıllarda uluslararası alanda önemli işler yaptı. Semih Kaplanoğlu, İsmail Güneş, Derviş Zaim, Reha Erdem, Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan gibi yönetmenlerle, memlekette "iyi film" yapılabileceğine dair kanaat günden güne yerleşiyor. Sinemada durum bu iken, içeriğine, sektörün yapısına sayısız itiraz mümkün olmakla beraber Türk dizi sektörü de son yıllarda ciddi anlamda "ihracatçı" konumuna geldi. Türk yapımcıların dizileri Orta Asya"dan Balkanlar"a, oradan Ortadoğu"ya kadar, birçok ülkede alıcı buluyor. Öyle ya da böyle klişe tabirle "ülke tanıtımına katkı" anlamında önemli işler bunlar.

Bir de futbol var tabi... Cumhuriyet"in kuruluşundan bu yana hatta daha da öncesinden beri devlet desteğini hep arkasında hisseden futbol ve kulüplerimiz. Stadyum inşaatı için kıyı kanunu, şikeden yırtmak için ceza kanunu değiştirtebilecek kadar ciddi bir toplumsal desteğe sahip kulüplerimiz. 12 Eylül darbesinin bile maçları sadece bir hafta iptal edebildiği bir alan olan futbolun devlet ve toplumdan aldığı destekle karşılığında ne verdiğini sinema özelinde mukayese etmenin tam zamanı aslında. İki yıldır "Süper Lig"in sponsoru devlet. Kulüpleri büyük oranda finanse eden yayıncı kuruluş da halihazırda TMSF"nin elinde. Yani nerden baksanız Türk futbolunu devlet finanse ediyor. Adına "Kulüpler Birliği" denilen yapı han isteyince han yapılıyor, saray isteyince saray. Onlar istemeyince yasa çıkmıyor, onlar isteyince çıkan yasa da bir gecede, üstelik meclis tarihinde ender görülecek bir mutabakatla çıkıveriyor. Dört büyük kulübün toplam borcu 1994 krizinde ülkenin ihtiyacı olan rakama dayandı neredeyse. Peki, karşılığında ne var? Her yıl Mayıs ayında yabancı gazetelerde "UEFA, Turkey, Match Fixing" içerikli haberler. Pardon bir de Katarvari transfer haberleri. "Devletin futbola gösterdiği ayrıcalıklar başka herhangi bir alanda olsaydı" diye düşünüyor insan... Bu haliyle futbol ailenin en çok ümit bağlanılan ama hayırsız çıkan mirasyedi evladı gibi; sürekli tüketiyor, tükettikçe daha çok istiyor. Hadi diyelim dışarıda bir hayrı yok, içeride gençlere çocuklara "erdem", "ahlak", "güzel" ve "iyi" gibi kavramları anlatma yolunda kaç örneği var "dünya markası" takımlarımızın?

Hayır meseleye salt "fayda-maliyet" analizli bakmıyorum elbette. Ama madem faydası yok o halde tek cümle ile özetleyeyim söylemek istediğimi: Devlet futbola yaptığı tüm ekonomik desteği geri çeksin. Hem belki bu şişirilmiş rakamlar olmazsa futbol gerçekten onu seven, ona aşık adamların eline geçer ve gerçekten bir "oyun" a dönüşür.

10 yıl önce
Hayırsız evlat futbol "Kış uykusu"nda
Bu ateş söndürülmeli
Efendimiz’in (sav) Zekâtı-2
Sinemada ihtiyarlara yer yok mu?
Seçerken, farkı fark etmek için…
İsrail ordusunun yabancı askerleri