|
Biden’ın seçilmesi ne anlama geliyor?
ABD’de Biden’ın başkan seçilmesinin
küresel ekonomide, siyasette, bölge dengelerinde, enerji konularında ve daha birçok alanda
önemli değişikliklere neden olması bekleniyor.
Şöyle ki;
Trump döneminde içe kapanan ve önceliği kendi ülkesine veren
ABD siyaseti, Biden ile birlikte ABD’nin tekrar uluslararası alana döneceğine işaret ediyor.
Bu da tüm ülkeler ile yeni denge arayışları ve yeni politikalar demek.
Trump, Dünya Ticaret Örgütü’nden (DTÖ) çekileceği tehdidinde bulunmuş ve bu da ticaret
alanında ülkelerin gücüne göre dış ticaret kurallarını koyma ve ticareti kendine göre belirleme gibi bir durum ortaya çıkmasına neden olmuştu.
Yeni dönemde bunun değişeceğini söyleyebiliriz.
İran ile imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden devreye girme ihtimali
hem Ortadoğu’da yeni dengelerin oluşması açısından hem de İran’ın piyasalara olası petrol arzı artışıyla petrol fiyatlarının düşme ihtimali nedeniyle petrol üreticileri için zorlu bir dönemin başlangıcı olabilir.
Trump ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan resmen çekti.
Biden ile ABD’nin tekrar Paris İklim Anlaşması’na katılacağı ifade edildi. Bunun emisyonların azaltılması, temiz enerji yatırımların arttırılması için önemli bir ivme olacağını söyleyebiliriz.
Ortadoğu’da
Trump ile ayrı bir ittifak kuran Körfez ülkeleri için hiç de iyi bir dönem başlamayacağını öngörebiliriz.
Özelikle Türkiye aleyhine oluşan Körfez ittifakının İran ile ABD arasında başlayacak olası nükleer anlaşma görüşmeleri nedeniyle nasıl bir hal alacağı Türkiye ve bölge dengeleri açısından önemli.
ABD’nin Trump döneminde Çin ile yaşadığı ticaret savaşının
dünya ticaretini sekteye uğratmadan daha farklı bir yöntemle devam etmesi bekleniyor.
Trump tarafından önemi azaltılan
NATO’nun önemi Biden ile artacağı öngörülmektedir.
Bu da NATO’da önemli bir ülke olan Türkiye’nin önemini arttıracağı beklenmektedir.
Dünyanın en fazla doğalgaz üreticisi olan ABD’nin Doğu Akdeniz’de oluşacak yeni doğalgaz enerji denkleminde aktör olma arzusunun daha fazla olacağını düşünüyorum.
ABD’nin AB ülkeleriyle Doğu Akdeniz’de söz sahibi olmak için daha fazla işbirliğinde olacağı öngörülmektedir.
YENİ MERKEZ BANKASI BAŞKANI'NIN ZOR TERCİHİ
Son dönemde Merkez Bankası’nın kurlardaki artışı kontrol altına almak için iki tercih arasında sıkıştığı algısı var.
Birinci tercih Merkez Bankası’nın kurlardaki artışı önlemek için faizleri arttırması gerektiği konusundaki görüş. Bu tercih kısa süreli de olsa kurlardaki hareketliliği azaltan ve “dolarizasyonu” ve “altınızasyonun”
hızını azaltan bir adım olduğu gibi yeni yapısal adımların atılması için de zaman kazanılan bir politika.
Özellikle piyasa taleplerine uygun ve zamanında yapılacak olası faiz artışları etkili olabilir.
Ancak, dünyada tekrar artan vaka sayısı nedeniyle özellikle Avrupa’da başlayan karantinanın ekonomide beklenen
“V” tipi toparlanmanın “U” ya da “W” tipi toparlanmaya dönüşme ihtimali ekonomiler için çok maliyetli bir tercihi ifade ediyor.
Diğer bir tercih, ekonomide koronavirüs dolayısıyla daralan ekonominin toparlanması için kurlardaki artışa müdahale etmemek yani faizleri artırmamak.
Bu tercihte öncelik, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini ve
ekonomide “V” tipi ekonomik toparlanmanın gerçekleşmesini sağlamaktır.
Bu tercihin sorunu da, kurlardaki olası artışların üretim maliyetlerine hızlı yansıması
nedeniyle, mal fiyatlarındaki artış dolayısıyla tüketici enflasyonunun hızlı artmasıdır.
Hızlı fiyat artışları, fiyat istikrarını bozduğu gibi ekonominin enflasyon-kur- faiz sarmalına girmesine neden olur.
Dolayısıyla, küresel risklerin olduğu, belirsizliklerin devam ettiği ve dış finansmanın ülkeye girişinin kuruduğu bu dönemde
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal için kolay bir dönem olmadığı da açık.
#Biden
3 yıl önce
Biden’ın seçilmesi ne anlama geliyor?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’