|
Rusya ile yeniden başlamak
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’ya gerçekleştirdiği ziyaret, ticaret hacmini yeniden ve ilişkileri yeniden rayına oturtmak açısından önemli. Uçak krizi sonrasında iki ülke arasındaki ticaret hacmi azaldı ve
“enerjinin etkilenmemesi” yani koruma altında olması nedeniyle ticaret dengesi Türkiye aleyhine daha da bozuldu.
Dolayısıyla
Rusya ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Putin’in
ilişkilerin uçak krizinden önceki seviyeye ulaştığını ifade etmesi, açıkçası ticarette oluşan düşüşün telafi edilmesi açısından önemli.

Türkiye ve Rusya arasında 38 milyar dolar olarak en yüksek ticaret hacminin gerçekleştiği 2008 yılında ise, Türkiye’nin ihracatı 6,4 milyar dolar iken Rusya’nın 31,3 milyar dolar oldu. İlişkilerin düzeldiği bu dönemde ise, Rusya ile gerçekleşen ticaret hacmi yılın ilk 9 ayında
15 milyar dolar oldu
.
Bu dönemde Türkiye’nin ihracatı 1,7 milyar dolar iken Rusya’nın ihracatı 13,9 milyar dolar oldu.
Açıkçası ticaret dengesinde Rusya lehine çok açık bir durum var.
Bu nedenle, iki ülke arasında Türkiye aleyhine olan ticaret dengesinin yani ihracat-ithalat arasındaki farkın düzelmesi için
Türkiye’nin de Rusya’ya mal ihracatının önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor.
En önemlisi de iki ülke ticaret hacmi için hedeflenen 100 milyar dolar rakamında da Türkiye’nin payını yükseltmesi gerekiyor.
İki ülke arasında konuşulan yerli paralarla ticaret ve yeni Modern İpek Yolu Projesi bu rakama ulaşmak için en önemli yollardandır.
Diğer taraftan, Türkiye Rusya ile enerji alanında da stratejik projeler gerçekleştirmenin arifesinde. Yapımı devam eden
Türk Akımı doğal gaz projesi ve Akkuyu nükleer santral projesi bunların en önemlileri.
Türk Akımı doğal gaz projesi ile Rusya, hem Türkiye’nin enerji arz güvenliğinin sağlayıcısı hem de AB ülkelerinin önemli ve stratejik arz güvenliğini sağlayan aktörü konumunda
. Bu yüzden iki ülkenin son dönemde ticarette ve enerji konularında devam eden birlikteliği, bölgede de yeni birliktelikler, siyasi oluşumlar ve yeni ekonomik güç dengeleri için de önemli bir aşama.
İSTİHDAM ARTIYOR, İŞSİZLİK DÜŞÜYOR
Son dönemlerde en çok konuşulan konuların başında gelen istihdam ya da işsizlikte de olumlu gelişmeler söz konusu. 2017 yılında Türkiye ekonomisinde gerçekleşen yüzde 5,2 ve 5,1 oranındaki büyüme, istihdamı artırıyor ve işsizliği azaltıyor.
TÜİK tarafından en son açıklanan
ağustos ayı verilerine göre, geçen yılın aynı döneminde yüzde 11,3 olan işsizlik oranı yüzde 10,6 olarak gerçekleşti
. Diğer taraftan, geçen yılın aynı dönemine göre son bir yılda İstihdam edilenlerin sayısı 2017 yılının ağustos ayına göre 1 milyon 355 bin kişi artmış.
Yani, istihdam oranının 1,3 puanlık artış ile yüzde 48’e yükselmesi gerçekten iyi bir haber.
Aynı dönemde işgücü bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 266 bin kişi artarak 32 milyon 233 bin kişiye ulaşmış. Ayrıca, işgücüne katılma oranı ise 1,1 puan artarak yüzde 53,7 olarak gerçekleşmiş.
İstihdama yönelik bu gelişmelerin en önemlisi de kadınlardaki işgücüne katılımın erkeklerden daha fazla olmasıdır.
Dolayısıyla, işgücüne katılımın bu denli yükselişi istihdam artmasına rağmen işsizliğin azalmasını sınırlandırıyor. Ancak, ekonomik büyümenin en önemli kaynaklarından birisi olan
işgücünün ve hatta nitelikli işgücünün uzun dönemde artışı
hem ekonomik büyüme için hem de daha yüksek
GSYH için pozitif beklentileri artırmaktadır. Bu da uzun dönemde işsizliğin direncini de kıracaktır.
Son olarak, pazartesi günü yazdığım yazıda da belirtmiştim.
Türkiye’de üzerinde durulması gereken önemli konuların başında “genç işsizlik” ve “çalışmayan ve eğitimde olmayan”
gençler meselesi var. Türkiye‘de genç işsizlik oranı yüzde 20,6 ve toplam genç nüfus içindeki “çalışmayan ve eğitimde olmayan” payı yüzde 28 olmuş.
Bu meselelere odaklanmanın zamanı geldi…
#Türkiye
#Rusya
#Siyaset
#Ekonomi
il y a 6 ans
Rusya ile yeniden başlamak
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti