Marka deyip geçmemek lazım. Çünkü,
Bu nedenle, yani Türkiye'nin marka değerinin etkilediği alan çok geniş olduğu için,
Türkiye'nin ekonomide yaşadığı değişim ve dönüşüm, kişi başı gelirde meydana gelen artış, enerjide merkez ülke olma konusunda uluslararası alanda görünürlüğünün artması, Türkiye'nin marka değerinin yükselmesine karşılık geliyor.
AB ülkelerinden Almanya ve Hollanda ile son dönemde yaşadığımız sorunların arkasındaki temel neden Türkiye'nin büyüyen ekonomisiyle, bağımsız siyasi kararlarıyla ve özgüveniyle ilgili değil mi?
AB ülkelerinin referanduma hadleri olmadığı halde bu kadar dahil olmaları ve “Hayır” için çalışmalarının nedeni Türkiye'nin artan önemi ve stratejik konumu değil mi?
Hem enerji kaynaklarına sahip olan ülkeler hem de bu kaynakları tüketen ülkeler için Türkiye'nin vazgeçilmezliği, iki taraf arasında köprü olması ve enerjide ticaret merkezi hedefi, marka değerinin artmasıyla ilgili değil mi?
Tüm ülkelerinin ekonomik büyüme rakamları düşerken Türkiye'nin büyümesi ve hatta yaşadığı birçok ekonomik ve siyasi şoklara rağmen meydan okumasının anlamı, ülkenin marka değerinin artması değil mi?
Son dönemlerde fark ettiyseniz, yine ülke algısı ve Türkiye markası konusunda, özellikle de kredi notunun düşürülmesi ile olumsuz bir hava estirme çabaları alabildiğince hızlanmış.
Ancak Türkiye, bu sürecin aksine, yani verilen kredi notlarının bir anlamı olmadığını ve verilen notların ekonomik değerlendirmenin ötesinde siyasi bir değerlendirmenin olduğunu haykırırcasına, tarihinde görülmemiş büyük yatırımları hayata geçiriyor.
En son Cumartesi temeli atılan Çanakkale
,
açıkçası derecelendirme kuruluşlarına, yabancı bankalara ve ülke notu ile olumsuz algı oluşturan herkese güçlü bir cevaptı.
Arkasından gelecek birçok yatırım, Türkiye'ye verilen kredi notuyla ülkenin uluslararası piyasalardaki gerçek notunun çok farklı olduğunun somut kanıtı olacak. Dolayısıyla
Türkiye aleyhine oluşturulan olumsuz hava ve nafile çabalar ise, inandırıcılıktan oldukça uzak.