|
Giderken kazanmak

“Kazanırken Alman, kaybederken göçmen oluyoruz” dedi Mesut, Alman Milli Takımı’nı bırakırken. Bugün Almanya’da Türkler’in üçüncü, belki dördüncü jenerasyonu yaşıyor. 60 yıla yaklaşan serüvende ilk gidenlerin yaşadıklarıyla, orada doğup büyümüş, vatandaş olmuş, dilini kültürünü benimsemiş gençlerin yaşadıklarının benzeşmesi, Avrupa’da bazı alışkanlıkların ara ara yeniden hortladığı manası da taşıyor. Mesut’un sözleri, olayın öznesi açısından yutkunacak ifadeler; “Kazanırken Alman, kaybederken göçmen oluyoruz...”

Ben çocuktum, yazları mahalleye “Alamancılar” gelirdi, genel isimleriydi Alamancı. Almanya’da yabancı, Türkiye’de Alamancı... Bir nevi arafta kalmaktı bu, belki de arafta bırakılmak. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra neredeyse yerle bir olmuş Almanya’nın yeniden inşaasında ve ayağa kalkmasında Türk iş gücünün yadsınamaz bir katkısı vardı. “Almanya’nın nimetlerinden faydalanırken iyi” gibi haksız eleştiriler de geliyor Mesut ve Mesut gibilere. Kimse kimseye bedelsiz bir nimet sunmadı. Babasının hayrına ekmek, su, para vermedi. Emeğinin karşılığını aldı insanlar. Tıpkı orada bileğinin hakkıyla üst düzey takımlarda futbol oynamayı hak etmiş Türk futbolcular gibi. Bu bir lütuf değildi. Mesut’un bu radikal, ayakta alkışlanacak ve saygıdeğer kararı, Almanya’da yaşayan Türkler’in edilgen olmadığını göstermek adına da çok mühim. Yani “Biz istersek överiz, yüceltiriz, sahipleniriz; istersek ezeriz, küçümseriz, dışlarız” gibi yaklaşımlarla, oradaki Türkler’in durumunu bazı Almanlar’ın tavrı belirlememeli. Hiçbir politik kaygı içermeyen, ülkenin Cumhurbaşkanı ile, futbol oynadığın ülkede verdiğin bir fotoğraf üzerinden uğradığın haksızlığa ses çıkarmazsan, duruş göstermezsen, yarın Mesut olma hayaliyle altyapılarda futbol oynayan onbinlerce çocuğu da edilgen hale getirirsin. Yoksa yeni Mesutlar’a, başarı halinde sahip çıkıp, başarısızlıkta “göçmen” muamelesi yapmaya devam edeceklerdi.

Statlara “No Racism” pankartları asan FIFA ve UEFA da bu konudaki samimiyetini Mesut meselesi üzerinden göstermelidir. Bu süreçte hamasi söylemlerden uzak durup, İlkay’a “Sen de bırak” baskısı yapmadan, soğukkanlı ve vakarlı hareket etmek gerekiyor. İş, Alman yetkillere düşüyor. Siyasi tarafını bilmem, ancak Alman futbolunu yönetenler, olayı kriz aşamasına gelmeden idare edemedikleri için gerekeni yapıp istifa etmelidir.

#Mesut Özil
#Almanya
6 yıl önce
Giderken kazanmak
MHP’nin teklifi, Davutoğlu’nun duruşu
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…