Hafta sonunda oynadığı derbiden hem skor hem de moral olarak yıpranmış olarak çıkan Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi maçında bu durumdan nasıl etkileneceği büyük merak konusuydu. Gerçi Beşiktaş hem üst düzey oyuncuları hem de son yıllarda Avrupa'da gösterdiği performansla bu maçları oynamayı fazlasıyla öğrenmişti. Maçın başlamasıyla birlikte Beşiktaş, görüntüsüyde 3 gün önceyi tamamen unutmuş ve ait olduğu ligin havasına girmişti. Bu da siyah-beyazlıların artık ne kadar beynelmilel bir takım olduğunun göstergesiydi. İlk 20 dakika geçildiğinde Beşiktaş golü bulmuş, Leipzig'i sahasına hapsetmisti. Öyle ki Alman temsilcisi ilk şutunu 25. dakikada atabildi. Hem kanat oyununu hem merkez oyununu kusursuz oynayan Beşiktaş'ta aksayan tek yan Talisca'nın savunma yönüydü. Beşiktaş ilk yarıda Caner-Babel kanadını öyle etkili kullandı ki Leipzig'in Hocası Hasenhüttl en etkili gol silahı Werner'i çıkartıp forvet almak yerine sağ kanadına Klostermann takviyesi yaptı ama nafile. Bu kez diğer kanattan atan Beşiktaş, Quaresma-Talisca resitaliyle skoru 2'ye getirdi.

İkinci yarıya oyunun merkezinde Kampl ile başlayan Leipzig uzun süre baskı kurdu. Bu dakikalarda baskıyı kıramayan Beşiktaş, kontrollü oyuna döndü ama bu oyun siyah-beyazlıların kadro yapısına pek uygun değil. Topa hükmetmeyi seven Beşiktaş skorun avantajıyla o dakikaları savuşturdu. Şenol Hoca, Tolgay hamlesiyle oyunu biraz öne taşıdı. Tabi bu dakikalarda tribünün Leipzig üzerinde kurduğu baskı da takdire şayandı. Porto'nun Monaco deplasmanında aldığı 3 puan, kendi puanını 6'ya çıkarmış Beşiktaş için biçilmiş kaftan oldu. Geceye dair söylenecek önemli detaylardan birisi ise şu; sahada bir hakem vardı!