Türkiye''den ve Avrupa''nın çeşitli yerlerinden gelen binlerce Türk futbolsever, Portekizli taraftarlarla birlikte emekliler şehri diye nitelendirilen Cenevre''yi, Rio''ya çevirdi. İki gün boyunca birlikte yiyip içen iki takım taraftarları arasında en ufak bir tatsızlık bile yaşanmadı.

Başlama vuruşuna bir buçuk saat kala Türk taraftarlar kendilerine ayrılan yerleri tamamen doldurdu. Türk tribünü görülmeye değerdi. Mehmet Arslan''dan, Cengiz Çandar''a, Hamdi Akın''dan, Serdar Erener''e kadar Türk tribünü oldukça renkliydi. Çukurova Grubu''nun patronu Mehmet Emin Karamehmet 90 dakika elindeki Türk bayrağını salladı, tezahürat yaptı. Karşılaşmayı stattan 29 bin 106 biletli kişi izlerken en az o bir kadar insan da dev ekranın kurulduğu eğlence parkında yerini aldı. Maçtan önce ve maçtan sonra konuşulması gereken en önemli şey fair-play yani arkadaşlık, dostluktu.

Takımlar sahaya ısınmak için çıktığında Türk Milli Takımı maçı kaybetmişti! İki takım oyuncuları ısınırken Türk Milli Takımı oyuncuları diğer tarafta Deco''yu ve Ronaldo''yu izlemekten maça ısınamadan başladı. Bu bile kafaca maça hazır olmadıklarının göstergesiydi.

Kalli haklı çıktı

Maça gelince Fatih Terim''in kadro seçimi yine bir fantezi ürünüydü. Bizden önceki Çek Cumhuriyeti-İsviçre maçında oturmuş iki takım mücadelesini izlerken, Portekiz ile yaptığımız karşılaşmada arayış içinde olan milli takım görüntüsü gördük. Yıllarca Hakan Şükür''le oynamaya alışmış olan milli takım daha önce Ersun Yanal''ın denediği fakat çok eleştirilen sisteme Fatih Terim''le döndü. Topa sahip olan bir takımın oynayabileceği bu sistem, bizim takım için uygun değildi. Portekiz takımı her alanda birden üstündü. Direkten dönen topları gol olsaydı facia kaçınılmaz olurdu. Yıldıray ve Halil''in kadrodan çıkarılması Türk basınında hiç eleştirilmezken bu konuda Terim''i tek eleştiren Karl Heinz Feldkamp oldu. Topla adam arasına çok iyi giren Halil ve 2002 Dünya Kupası''nın yıldızı Yıldıray bu turnuvada çok iş yapabilirdi.

Gerçek şu ki bu formatta milli takımın gol bulması çok zor görünüyor. Kendi takımında bile 90 dakika oynamayan Nihat ve milli takımda yeri olmadığını düşündüğüm Emre Aşık ile ay-yıldızlı ekibimizin EURO 96''da aldığı sonuçlardan daha ileriye gitmesi çok zor görünüyor.

Bir de Colin Kazım annesinin dediği gibi iki kişilik oynarken, annesinin yakışıklı oğlu Emre Aşık maç biterken ayakkabısını bağlamakla uğraşıyordu.