|
Bugün bir babayım

Kızım 2017 Şubat ayında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Ar-Ge personeli olarak işe başladı. Orada İstanbul genelinde kadın, aile ve çocuklarla alakalı projeler yaptılar. Daha sonra sosyal inceleme personeli olarak sahada çalıştı. Kendisi çocuk gelişimi mezunu. Öncesinde anaokulu öğretmenliği, Aile Bakanlığı’na bağlı Aile Sosyal Politikalar’da sözleşmeli personel olarak çalıştı. Çeşitli STK’larda sosyal hizmet alanında görevler aldı. 7 senelik bir iş deneyimi var. İşi dışında da kendi arkadaş grubu ile birlikte gönüllü olarak çeşitli yardım faaliyetleri yapıyor.

Şubat 2020 tarihinde önüne bir sözleşme konuyor, yeni göreviniz şudur günlük çalışma ücretiniz 157 TL’den 112 TL’ye düşürülmüştür deniyor. İmzalamazsa işten kovulacağı söyleniyor, keza o sözleşmeleri imzalamayan 16 kişi son 3 aydır ücretsiz izinde ve evlerinde tazminatlarını bekliyor. Yıllarca sahada çalışmış tecrübeli insanlara birden gerekçe olarak sosyal hizmet mezunu değilsiniz deniyor. Fakat fark ediliyor ki bir ‘’tanıdık’’ bulanlar kendilerini daha sağlam bir yere aldırıp aynı maaştan işlerine devam ediyor. Kızım daire başkanıyla konuşup yapılan haksızlığı dile getiriyor, başkan kendisine yardımcı oluyor. Haklısın sana haksızlık etmişiz gözden kaçmışsın maaşını da diğerleri ile aynı yapacağız sabret diyor. Onu Roman ailelerin yaşam koşullarını iyileştirmekle alakalı bir proje ekibine alıyor. 2 ay o projede canla başla ve çok mutlu bir şekilde çalıştıktan sonra bir gün proje bitti seni buradan alıyoruz deyip süt dağıtımı görevine veriliyor. Bu arada Mart ayında sosyal hizmet mezunu olmadığınız için süt dağıtım ekibinde de olamazsınız deniyor, ama Eylül ayında o kural ortadan kalkıyor. 4 ay önce başkanın onayı ile diğer çalışma arkadaşlarıyla aynı maaşı alması için yapılacak sözleşme asla gelmiyor. Kızım kime gitse “başkan onay verdiyse 1 günde geçersin o kadroya” deniyor. Fakat sözleşme 4 ay sonra hafta başında önüne geliyor. Kızım 4 ay boyunca herkesle aynı işi yapıp 2000 TL. daha düşük maaşı aldı. Gözümüz yok. Derdimiz yapılan haksızlık. Kızım şu an diğer çalışma arkadaşlarıyla eşit maaşı alıyor ama eski maaşından 1200 TL daha az. Verilen haklar geri alınamaz kanununu kimse gözetmiyor ya da kızımla eşit eğitime sahip olan ama tanıdık bulan kişilerin neden kızımdan fazla maaş alıp daha iyi işlere konduğunun cevabını yine kimse veremiyor. Sosyal hizmet mezunu olup yine maaşı düşürülen ve vasıfsız görevlere gönderilen kişi sayısı epey fazla. Lise mezunu olup, tanıdık bulup 4 yıllık alan mezunundan fazla maaş alan ve daha iyi işler de yapan kime göre neye göre?

Benim derdim kızımın hak etmediği görevlere getirilip hak etmediği maaşları alması değil. Benim derdim kızıma ve çalışma arkadaşlarına yapılan adaletsizlik. Farklı sözler, farklı görevlendirmeler ve bizim defalarca istenmiyorsa tazminatı verilsin dememize rağmen bir sonucun alınamaması Aslında iş değişikliği, maaş düşürülmesi ve çalışma yerlerinin değişimi tamamen mobing uygulaması anlamına geliyor. Kadın haklarından bahsedenler, hak ve hukuk diyenler, hiçbir ayırım gözetmeden eşit davranacağız diyen yönetici nerede? Muhafazakârları da kucaklayacağım diyen İmamoğlu nerede? Ciddi bir statüyü temsil etmeyen bir yerde bile çalışılmasına gönlü el vermeyen zihniyet nedir? Bunlar mı eşit, özgür, katılımcı demokrasi ve kadın haklarını Türkiye’ye getirecekler? Bir yıllık yönetimi sürecinde binlerce insanı işten atan ve yine işi bırakıp gitmeleri için mobing uygulayarak işçi hakkı olan tazminatını ödememe çabasında olan bir yönetim nasıl işçi haklarına saygı duyabilir? Kadın hakları da, işçi hakları da, eşitlik de sadece kendi siyasetini benimseyenler için var sanırım.

Sosyolog Wright Mills, bir sosyolog her şeyden önce kendi sosyolojik gerçekliğinin farkında olmalıdır diyor. Ben de bir sosyoloğum ve ailemin sosyolojik gerçekliğini yazdım. Kendi sosyolojik gerçekliğim, diğerlerinin gerçekliğini anlamanın spesifik bir durumu. Kızımın hikayesi, “herkesi kucaklayacağız” diyen siyasetin ikircikli halini ortaya koyan bir örnek. Muhafazakâr gençlerin kendi siyasetlerinden kaçarak bizi de kucaklarlar diyen tutumlarının beyhudeliği. Muhafazakâr siyasetin CHP’ye eklemlenerek meselelerini çözemeyecekleri gerçekliği. Muhafazakâr siyasetin gençler neden bizden kaçıyorlar diye sorması ve düşünmesi gereken bir örneklik.

#İBB
#Personel
#Sözleşme
4 yıl önce
Bugün bir babayım
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi