|
İslamist Zealotlar ve Modernist Herodianlar

Yüzyıllık İslam toplumlarındaki hegemonyanın egemenlik ve muhalefet ilişkileri zealotlar ve herodianların varlığı üzerine kuruldu. Bugün geldiğimiz noktada ne gelenekçi zealotluğun anlamı kalmıştır ne de modernist herodianlığın. İkisinin de bir anlamı yok.

Toynbee, büyük bir medeniyet tarihçisi. Dünyayı medeniyet perspektifiyle açıklayan en önemli isimlerden biri. Filolojiden tarihe, siyasetten ilahiyata kadar çeşitli alanlarda önemli birikimlere sahip bir İngiliz entelektüeli. İslam toplumlarının modernleşmesiyle beraber ortaya çıkan Batı ve İslam ilişkileri konusunda önemli görüşler ileri sürmekte. Bunlardan biri, İslam"ın Batı ile ilişkilerinin modern dönemde iki tarzda yürüdüğüne ilişkin görüşü oluşturmaktadır. Buna göre İslam toplumları modern tarihi dönemde batı ile iki tarz ilişki kurmaktadır: Zealot ve Herodian.

Zealot, Necid ve Büyük Sahra"nın steplerinde ortaya çıkan bir akımdır. Bilinmeyene karşı İslam"ı ilk biçimiyle dirilterek cevap verme çabası içindedir. Herodian ise İstanbul ve Kahire"de ortaya çıktı. Bilinmeyenin tehditlerine karşı korunmak için düşmanın silah ve tekniğiyle donanarak hareket eder. Tehdit görülenden etkilenerek hareket etmekten çekinmez. III. Selim ile başlayan II. Mahmut ile devam eden ve Mustafa Kemal ile zirveye ulaşan bir çizgidir bu. Kentte ortaya çıkıyor. Herodian, öykünmeci ve taklitçidir. Hiçbir üretkenliği ve özgünlüğü yoktur. Bundan dolayı insan uygarlığına kattığı hiçbir şey yok. Diğer bir zaafı da azınlık bir grubun(yani elitlerin) kurtuluşuna yoğunlaşmasıdır. Nitekim bu akımı temsil eden laik-liberal ve batıcı bütün rejimler sadece belli bir elit grubuna hizmet ettiler. Beyaz Türkler , beyaz Farisiler ve Beyaz Araplar icat ettiler.

Savaş, zühd, gayri kentlilik ve reddiyecilik

Zealot"luk en etkili biçimiyle Vehhabi hareketinin Batı modernliğiyle kurduğu ilişkilerde karşımıza çıkar. Vehhabiler, modernliğin bütün araçlarına ve verilerine karşıdırlar. Yenilik bid"attır ve küfre kadar yol verir. Asıl olan İslam"ı ilk "şekliyle" yaşamaktır. İslam dünyasının modern zaman kurtuluşu için de İslam"ı ilk "şekli" ile yaşamayı savunurlar ve bütün gelişmeleri ve yenilikleri reddederek tekfir ederler. Onlara karşı meydan okurlar.

Vehhabi hareket, başlangıçta bütün modern araçlara, teknolojilere ve kültürlere karşı çıkan bir çöl siyasal ve toplumsal hareketidir. Sert inançlar, zühd temelli hayat tarzı ve kentin ve uygarlığın dışındaki sosyolojik özellikler buna eşlik ediyor. Nitekim Osmanlı devletine ayaklanırken ve isyanlarda bulunurken bu sosyolojileriyle karşılaşıyoruz. Sert, kırsal, çöl… İbn-i Haldun"un deyişiyle bedevi sosyolojisinden gelen bu toplumsal hareket buna bağlı olarak sert ve her çeşit medeni gereçleri ve kuralları reddeden bir teolojiyi benimsiyor. Hanbeli ve İbn-i Teymiye İslam yorumlarını Muhammed Bin Abdulvahhab içinden yükseldiği sosyolojiye göre yorumluyor.

Vehhabiler, tıpkı Yahudi Zealotlar (Roma"da yaşayan aşırı gelenekçi mezhep adı) gibi bütün modern araç ve kültürleri reddediyorlardı. Osmanlı devletine isyan etmelerini de bu gerekçelere dayandırıyorlardı. Osmanlı batıdan çeşitli araçlar, bilgiler ve kültürler kullanıyordu. Onlara göre bunlar Osmanlıyı küfre götürüyordu. Bundan dolayı küfre karşı isyan gerekirdi. Bu davranış oldukça basit, sert, gayri medeni, zühd yaşamı temel alan, cihadist(savaşçı) ve dünya ötesine yoğunlaşır. Suud ailesinin siyasal ihtiraslarıyla bütünleşen bu yeni protest püritan ahlak, geniş bir hareket haline gelir. Osmanlı"yı Batı teknolojilerini kullandığı ve kurumlarını ihdas ettiği için tekfir eden ve zühd yaşamı savunarak varlığını ortaya koyan bu hareket, daha sonra nasıl oldu da Avrupa"nın bile çoğunda olmayan gökdelenleri Kabe"de bile yükseltmeye devam etti? Savaş, zühd, gayri kentlilik ve reddiyecilik bir dönüşüme mi uğradı?

Çatışma paradigması

Söz konusu dönüşümde iki büyük etkenin varlığından bahsedebiliriz. Birincisi petrol ikincisi ise Suud siyasetinin devletleşmesi. Petrol, Vehhabilerin toplumsal mekanına büyük bir ekonomik zenginlik getirdi. Geçim için talana, ganimete el koymaya ve kabile savaşlarına ihtiyacı ortadan kaldırdı. Sonuçta petrol ve siyaset el ele vererek Vehhabileri Herodian bir kültüre mecbur bıraktı, dönüştürdü ve eski söylemlerinden, yaşamlarından ve iddialarından büyük ölçüde uzaklaştırdı. Zühd, takva ve dünya ötesine dayalı yaşam terk edilmeye başlandı. Büyük gökdelenler, arabalar, uçaklar vs. batı teknolojileriyle yaşamaya başladılar. Batı medeniyetinin bütün silahlarına ve teknolojilerine ulaşmak için şehvete varan bir tutkuya yöneldiler. En kutsal mekanları bile, Ziyaeddin Serdar"ın ifadesiyle Las Vegas"a çevirdiler. Kabe"nin etrafında ne sahabelerin ne de Peygamber"in mescitlerini, evlerini ve konutlarını bıraktılar. Ucube binalar yükselttiler.

Gökdelenlere, çölü yaran asfalt yollara, gökyüzünde uçan uçaklara ve denizlerde gezen son teknoloji gemilerine karşın yine de Vehhabiliğin sert coğrafya, savaşçı ve reddiyeci teolojinin bileşimiyle oluşan ruhu belli çizgilerle varlığını sürdürüyor. İslam dünyasının farklı bölgelerinde cihadist diye tanımlanan bu hareketlerin ortak vasfı halen sertlik, reddiyecilik, zühd ve takvaya dayalı bir İslam anlayışına dayanıyor. Çatışma paradigmasına dayalı bir okumayı teolojilerinin merkezine taşıyorlar. Bugün yaşanan kaosların varlığında bu akımın önemli etkileriyle karşılaşıyoruz.

Öykünmeci modernlik

Heredion akım ise yüzyıllık rejimleri, ideolojileri, diktatörleri ve bütün batıcı modernlik gösterilerine rağmen bugün gelinen noktada büyük bir iflasla yüz yüze bulunuyor. Çünkü öykünmeci, asalak ve elitist bir modernleşmeyi temsil ediyorlar. Kemalizm"den Baasçılığa, Nasırcılık"tan Burgibacılığa kadar bütün bu modernist akım, İslam toplumlarını iflasın eşiğine getirdiler. Ürettikleri yüzyıllık mirasla ne dünyaya bir katkı sunabildiler ne de toplumlarını mutlu edebildiler. Bol bol hapishaneler, işkencehaneler, elitist ayrıcalıklar ve öykünmeci bir modernlik pratiğini ürettiler. Batı modernliği adına kendi toplumlarını fethetmeye kalkıştılar. Bunlardan her biri kendisini büyük bir kuruluş mitolojisi olarak inşa etti.

Yüzyıllık İslam toplumlarındaki hegemonyanın egemenlik ve muhalefet ilişkileri zealotlar ve herodianların varlığı üzerine kuruldu. Bugün geldiğimiz noktada ne gelenekçi Zealotluğun anlamı kalmıştır ne de modernist herodianlığın. İkisinin de bir anlamı yok. Çünkü Zealotlar, zamanı bitmiş bir formun içinde hareket ediyorlar ve sadece kaos üretiyorlar. Herodianlar da Batı modernliği içinde eriyorlar. Bu iki yöntemin kaderi fosilleşerek ve asimile olarak yok olmaktır. Kendi yokluklarına toplumları da katmak istiyorlar. Bütün İslam toplumlarında süren kavga bu iki akım arasında bunun için sürüyor. El-Kaide, Işid, Tekfir ve Hicre, Tevhid ve Cihat gibi akımlar Zealottur. Esad"lar, Saddamlar, Burgibalar, Enver Sedatlar vs. herodianlardı. Şimdi onların temsilcileri devam ediyor. Kavgayı sürdüren bu iki akımdan ne hayır ne ışık, ne de siyaset çıkar. Bunlardan katliamlar, kitlesel göçler, barbarlıklar ve kimyasal silahlar çıkıyor ancak…

Çözümümüz bellidir, nasipse bundan sonraki yazımızda çözüm stratejilerini ele alacağız.

İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
9 yıl önce
İslamist Zealotlar ve Modernist Herodianlar
Bu ‘krizden’ iletişim boyutunda AK Parti kârlı çıkar
Naylonlaşan hayatlarımız: Naylon faturadan naylon diplomalara
Dünyanın en kötü ülkeleri!..
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?