|
Koronavirüsün Türkiye’de toplumsal etkileri araştırması

Koronavirüs ile epidemik toplum ortaya çıktı. Yani salgının etkisiyle harekât eden bir toplum tarzıyla karşılaştık. Toplum buna göre refleksler veriyor. Kurumları, ev hayatı, dini yapısı ve gündelik yaşamı korona virüsün etkisiyle şekilleniyor. Bu toplum ile bir süre beraber yaşayacağız. O halde bu toplumu tanımak, tepkilerini görmek ve virüs toplum etkileşimini analiz etmek gerekir. Doç. Dr. Recep Yıldız, Öğretim Görevlisi Ökkaş Arı ve Muhittin Evren ile bir grup sosyologlar olarak “Epidemik Toplum: Türkiye’de Koronavirüsün Toplumsal Etkileri Araştırması”nı yaptık.

Araştırmayı tam da virüsün en etkin olduğu dönemlerde, 15 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdik. Epidemik toplum, Türkiye’de en yetkin biçimiyle bu dönemde göründü. Anketler, Türkiye genelinde 1254 kişiye uygulandı. Öğretmen, işçi, işsiz, esnaf, iş adamı, öğrenci, akademisyen gibi farklı meslek gruplarını kapsıyor. Çok ilginç verilere ulaştık.

Toplumsal yardımlaşma ve hayırseverlik artış gösteriyor. Epidemik toplum, bir yardımsever topluma sarkıyor. Örneğin yardım duygum arttı diyenlerin oranı %73,6. Yine STK’ların yardımlaşma destekleri %56,7 oranında algılanıyor. Yine dini değerlerin yardımlaşmada etkili olduğunu düşünenler %72,4. Salgın sürecinde Türk toplumunda ciddi bir dayanışma pratiğinin sergilendiği görülmektedir.

Salgın sürecinde hijyenik toplum haline geldik. Artık temizliğe daha fazla dikkat ediyoruz. Hijyene uyanların oranı %90,2. Yine ellerimi sıklıkla yıkıyorum diyenler %83,4. Maske takıyorum diyen %85,7 ve sosyal mesafeye uyduğunu söyleyen ise %80,5. Bu veriler alınan önlemlerin ve salgınla başa çıkmak için önerilen yöntemlerin davranışlarda belli alışkanlıklara dönüştüğünü gösteriyor. Epidemik toplumla beraber yaşama konusunda belli alışkanlıklar oluşmaya başlamış. Kontrollü sosyal hayatımız başlamış.

Araştırmada “güven” düzeyi az, ama “güvenlik” itimadı yüksek. Toplumsal korkular gözlemleniyor. İnsanların insanlara güveni ve insanların topluma güveni az. Topluma güvenim arttı diyen %44,5. Yine yoksulluğun artması, işsiz kalma ve ekonomik krizlerin yaşanması konusunda güven kaybı yaşanıyor. Yoksulluk artacak diyenler %63,3. Dünyada ekonomik kriz artacak diyenler ise %76,8. Öte yandan “güvenlik” algısı oldukça olumlu. Yani devletin toplumsal kontrol ve düzeni sağlamaya yönelik denetim ve yönetim faaliyetlerine inanç düzeyi yüksek. Devlete güvenim arttı diyeneler %64,2. Bilim ve teknolojiye güvenim arttı şeklinde görüş belirtenler ise %70,5.

Salgınla mücadele konusunda devlet ve hükümetin eş güdüm çalışmaları başarılı bulunuyor. Sağlık Bakanlığı’nın görevini yerine getirdiğini düşüneneler %83,6. Sağlık Bilim Kurulu’nu başarılı bulanlar ise %77,8. YÖK ve MEB’in online ve uzaktan eğitim faaliyetleri oldukça yepyeni bir durum arz ediyor. Belki de yükseköğretim ve orta öğretim yeni bir aşamaya geçecek. Bu konuda araştırmaya katılanların %76,5 oranı bu çalışmaları başarılı görüyor. Artık eğitim alanında dijital teknolojiye geçtik.

Epidemik toplumda, evde kalma politikası uygulanıyor. Bu açıdan da ailenin ve evin toplumsal gidişatı önemli. Evde neler oluyor? Aile içi iletişim güçlenmiş gözüküyor. Buna evet diyenler %72,5. Ortak yapılan ve bireysel yapılan faaliyetler var. Ortak faaliyet daha çok sohbet ve TV izlemek. Sohbet %78,6 oranıyla en yüksek. Ama aynı zamanda spor ve kitap okuma faaliyetleri de yapılıyor. Ancak bireysel faaliyetlerde internet ilk sırada yer alıyor. Öte yandan uzun süre, sınırlı bir fiziki ortamda yaşamak, sosyal hayattan ve iş rutinlerden mahrum kalmak da bazı sakıncalara yol açabiliyor. Nitekim şiddetin arttığını söyleyenlerin oranı %43,7.

Epidemik toplumda sık sık din üzerinde tartışmalar yapılıyor. Araştırma bulguları Türk toplumunda dinin salgınla başa çıkma hususunda destekleyici rol oynadığı görülüyor. Dayanışmayı güçlendiren, hayırseverliği destekleyen, manevi ve psikolojik sağlayan bir görev üstleniyor: Din manevi destek sağlıyor %75,4, dinin temizliğe verdiği önemi anladım %82, nimetlerin şükrünü hatırlattı %81,2, ibadetlerimi artırdım 54,4.

Kimi kesimler, Müslümanların salgınları sadece günahların cezası olarak gördükleri ve bütün dünyevi sebepleri inkar edip bilimsel çabaya da inanmadıkları yönünde algı üretiyorlar. Araştırma bulgularımız bunun tamamen yanlış olduğunu gösteriyor. Dindarlar günahlara karşı bir kefaret gördüğü gibi bununla başa çıkmak için hem dua ediyorlar hem de bilime önem veriyorlar. Örneğin %57,1 günahlara kefaret görüyor. Ama hem dindar olup hem de bilim insanlarına inancım arttı diyenlerin oranı %85. Sonuçta Türk toplumunda salgına karşı din makul, ilmi ve dini tepkiler veriyor.

Salgının sosyolojisini yaptığımızda hem Covid-19’un toplumdaki etkilerini anlıyoruz hem de onun olumsuz etkilerinden uzak durmak için toplumsal reflekslerin yönelimleri konusunda çeşitli sezgilere sahip oluyoruz.

#Koronavirüs
#MEB
#Müslüman
#Epidemi
٪d سنوات قبل
Koronavirüsün Türkiye’de toplumsal etkileri araştırması
Sağolasın Hasan Pulur
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…